Öğrenciler için
Melih Aşık; Beşikçioğlu’nun göreve başlarken öğrenci yurdu konusunu ele alması önemli. Ancak sadece Etimesgut’ta değil ihtiyaç duyulan tüm ilçe ve illerde öğrenci yurdu inşası acil öncelik olarak ele alınmalı...
Ankara Etimesgut’un ekranlardan tanıdığımız yeni belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu, en önemli ihtiyaca parmak bastı:
“Etimesgut’ta 3 tane üniversite var, ayrıca diğer üniversiteler de var komşu ilçelerde, ama Etimesgut’ta 1 tane bile öğrenci yurdumuz yok. Öğrenci yurdu açacağız” dedi...
Beşikçioğlu’nun göreve başlarken öğrenci yurdu konusunu ele alması önemli.
Ancak sadece Etimesgut’ta değil ihtiyaç duyulan tüm ilçe ve illerde öğrenci yurdu inşası acil öncelik olarak ele alınmalı...
Bir başka ihtiyaca bu sütunda daha önce değinmiştik...
O da öğrencilere ders çalışacak mekân sağlanması...
İstanbul’da gözlüyoruz...
Belediyenin açtığı güzel kütüphaneler var...
Ancak kitap okumaya gidenler kütüphanelerde yer bulamıyor
Çünkü öğrenciler buralara kitap okumaya değil ders çalışmaya geliyor.
Çünkü evlerinde veya yurtlarda ders çalışacak alanlar yetersiz
Ancak bu kütüphaneler de muhtemelen akşam 6’da veya 8’de kapanıyor.
Önerimiz şuydu...
Belediyeler kütüphanelere nöbetçi eleman koyarak gece örneğin 12’ye kadar açık tutsunlar. Böylece öğrencilere ders çalışacak alanı artırsınlar.
İBB’nin Müze Gazhane’deki Afife Batur Kütüphanesi örnek alınabilir.
Bu kütüphane 24 saat açık tutuluyor.
Öğrenciler gece boyunca çalışabiliyor.
Gençlere daha iyi koşulları mutlaka sağlamalıyız.
RANT
E. Gen. Ahmet Yavuz anımsatıyor:
“Belediye başkanları ilk günlerde büyük sevinçlerle, heyecanlarla işe başlarlar.
Halkla sıcak bağlar kurar büyük sözler verirler.
Ama bazıları sonradan ranta teslim olur...”
Evet... Belediyeleri bekleyen bir büyük tehlike budur...
Başkanlar ipleri sıkı tutmazsa kısa sürede kendilerini pis kokular içinde bulur.
O yüzden dikkat...
KADRO
Seçimden birinci parti olarak çıkan CHP’den beklentiler yüksek...
CHP’li dostumuz partide yıllardır var olan aksamalara değiniyor... Diyor ki:
“Parti örgütleri kapılarını uzun yıllardır dışardan gelecek olanlara kapatmışlardır. Uygun görmedikleri kişileri partiye almaz veya barındırmazlar. Bu düzen değişmeli. Parti Genel Başkanı örgütlere talimat vermeli. Üye sayısını her yıl diyelim yüzde 3 - 5 arttırmalarını şart koşmalı. Daha da önemlisi il ve ilçe başkanlarına yörelerini taramaları, nitelikli kişileri partiye kazandırmaları yönünde talimat vermeli. Partinin nitelikli kadrolar kazanması ancak böyle mümkün olabilir.”
MEKTUP…
SİNEĞİ ÖZLEMEK
Mahpushane nasıl bir yerdir. Uzun zaman yatanlar nasıl ruh halleri içine girerler?
Bunu bana en güzel, 2012 yılında yattığı mahpushaneden yazdığı mektupta Mahmut Alınak anlatmıştı...
Arşivi karıştırırken o mektup gözüme çarptı.
Aynı zamanda duygulu bir yazar olan siyasetçi Mahmut Alınak, bakın neler yazmış:
“Dışarıda bir sineği özlemek gelmez kimsenin aklına. Ama burada sinekler de özlenir. Birkaç gün önce kuşluk vakti pencereye bakan yatağıma oturmuş, dizimdeki çizgili deftere yeni romanımı yazıyordum. Gözüm bir an pencereye ilişti. Pencerede gençten bir sinek geziniyordu. Hasretle beklediğim bir misafir gelmiş gibi kalbim sevinçle attı. ‘Hey...’ dedim ona sitemle, ‘Nerelerdeydin şimdiye kadar? Hoş geldin.’ Beni duymadı, tasasız yolculuğuna devam etti.
Bizim malta ile komşu maltayı dokuz metre yüksekliğinde bir duvar ayırır birbirinden. Komşuyuz ama göremeyiz birbirimizi. Serçeler gelsin diye geçenlerde ben ve hücre arkadaşlarım o duvarın üstüne ekmek atma denemeleri yaptık. Birkaç hamleden sonra iki ekmeğimiz iki kuş gibi gidip duvarın üstüne kondu.
Maltamızın birkaç kulaçlık donuk göğü ertesi gün şenlendi. Şimdi sabahları kuş sesleri ile uyanıyoruz güne.
Dikenli bir tele takılan bir ipliğin ya da bir gazete parçasının rüzgârda sallanması dışarıda kimsenin dikkatini çekmez. Ama rüzgârda değişik figürlerle dans eden bir iplik ya da bir kağıt parçası F Tipi’nde büyük bir zenginliktir. Mahpus, hareket eden bir şey görmenin heyecanıyla durup o nefes kesen dansı uzun uzun seyreder.
Baharın müjdecisi sığırcıklar vefasız çıktı. Hâlâ ziyaret etmediler maltamızı.
Birkaç elma ve limon çekirdeği koydum pencerenin önündeki su dolu şişeye. Bakalım yeşerecekler mi? Ümitle bekleyeceğim.
Bizi sevenler rahat olsunlar. Bu mezarlıkta büyük aşklar yaşıyoruz firavunlara inat.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları