Zonguldak’ta termik santral insandan değerli
Melis Alphan: Hava kirliliği, Covid-19’un ölümcül olmasına yol açan sağlık sorunlarını artırıyor. Ama nüfusa göre en çok Covid-19 nedenli ölümün olduğu Zonguldak’ta termik santral hâlâ zehir saçıyor.
ABD, Avrupa ve İngiltere’de yapılan araştırmalar, kirli havaya uzun süre maruz kalmış insanlar için hava kirliliğinin Covid-19 kaynaklı ölüm oranlarını artırabileceğini ortaya koyuyor. Dünya Bankası’nın geçtiğimiz günlerde yayımladığı ve Hollanda’da hava kirliliğinin Covid-19 ile ilişkisini irdeleyen bir araştırma, hava kirliliğinde yüzde 20’lik bir artışın Covid-19 vaka sayısında yüzde 100’lük bir artışa neden olacağını ortaya koyuyor.
Geçmişte hava kirliliğine maruz kaldıkları için kronik hastalıklar yaşayan ya da kemoterapi gibi tedaviler gören milyonlarca insan, Covid-19’a karşı savunmasız halde. Zira hava kirliliği, Covid-19’un daha ciddi seyredip ölümcül olmasına yol açan diyabet, kanser, astım, akciğer ve kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarını, bu sorunlar da virüsle enfekte olmuş kişilerin hastaneye yatış oranları ile ölüm riskini önemli ölçüde artırıyor. Uzmanlara göre, hava kirliliğinin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisiyle enfeksiyon riski artarken, enfekte kişilerde solunum semptomları hava kirliliği nedeniyle kötüleşiyor.
Yeni bir hastalık olduğu için Covid-19’a dair bilinmezlik çok ama mevcut bilgiler dahilinde, hava kirliliğine maruz kalmanın hastalığın yayılımında etkili olduğu söylenebilir.
“Ülkemizdeki 81 ilin yüzde 99'una yakını Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) önerdiği limitleri aşan kirlilikte hava soluyor” diyen Temiz Hava Hakkı Platformu Türk Tabipleri Birliği Temsilcisi Dr. Gamze Varol, kömürlü santral yakınında yaşadığı veya madende çalıştığı için kronik solunum hastalığı olan kişilerin yoğun olduğu il ve ilçeler başta olmak üzere tüm Türkiye’de acilen hava kirliliğini azaltacak yapısal önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.
ZONGULDAK YILLARDIR SOLUNUM YOLU HASTALIKLARIYLA CEBELLEŞİYOR
Covid-19 nedeniyle 30 büyükşehrin yanı sıra Zonguldak’a da kısıtlamaların getirilmesinin nedeni, bu ilde yaşayan insanların uzun süredir hava kirliliğine maruz kalması. 1848’den beri kömür üretimi yapılan Zonguldak’ta insanlar, uzun yıllardır kömür tozu solumaya bağlı akciğer ve solunum yolu hastalıklarıyla cebelleşiyor. Son 20 yılda yapılan birçok farklı araştırma Zonguldak’taki hava kirliliğinin kaygı veren boyutlarını farklı açılardan ortaya koydu. 2004 tarihli bir çalışma, Zonguldak’ta SO2 (kükürtdioksit) ve kirleticiler ile semptomatik astımlı çocuk sayıları arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösterdi. 2006-2009 yılları arasında Zonguldak’ta solunum yolu hastalığı şikâyetiyle hastaneye başvuranlar tek tek incelendiğinde, astım, bronşit, KOAH ile havadaki PM 10 ve SO2 kirleticileri arasında güçlü bir bağ tespit edildi.
2014’te Zonguldak il merkezinde yaşayan 71,630 kişiyle yapılan başka bir çalışma, KOAH’nın (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) çok belirgin bir halk sağlığı sorunu olduğunu gösterdi.
Çevre Mühendisleri Odası’nın (ÇMO) 2018’de hazırladığı Zonguldak-Çatalağzı hava kirliliği raporu, mevcut termik santralların tam kapasite ile çalışmaması durumunda bile, mevzuatlarla belirlenen tüm sınır değerlerin aşıldığını belirledi. Çatalağzı’ndaki PM10 kirletici değerinin yıllık ortalaması Ulusal Sınır ve AB Sınır Değerleri’nin neredeyse iki katından fazlayken, SO2 değeri ise Ulusal Sınır ve AB Sınır Değerleri’nin 7 kat üzerinde seyretti.
NÜFUSA GÖRE COVID-19 NEDENLİ ÖLÜMLERDE ZONGULDAK 1’İNCİ SIRADA
Zonguldak’ın halihazırdaki Covid-19 kaynaklı ölüm rakamlarına bakıldığında yıllardır süregelen hava kirliliğinin Zonguldak insanını diğer hastalıklara ne kadar kırılgan hale getirdiğini görmek mümkün. 81 il içinde nüfusa göre en çok vaka ve ölüm olayının yaşandığı yer olan Zonguldak, Covid-19 ölümlerinde 1’inci sırada ve İstanbul’u da geçti. Vaka yoğunluğu bakımından da İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Sakarya'nın ardından 6. sırada bulunuyor.
Şu anda Zonguldak’ta 7 ünitesiyle aktif olarak çalışan termik santral var. Bunlara ilaveten son 10 yıl içerisinde 5 adet daha yenisi yapılmak istendi. Yaşam savunucularının direnişi sayesinde bu 5 ünitenin yapılması durduruldu. Zonguldak’ta hava kirliliğinin DSÖ’nün ortalama değerlerinin üç misli fazla olduğunu söyleyen Tema Vakfı Zonguldak İl Temsilcisi Berran Aydan, bu kirli havayı yaşlısı, genci, çocuğu, herkesin soluduğunu, bu nedenle Zonguldak’ta herkesin stres içinde olduğunu söylüyor. “Büyükşehir olmamamıza rağmen bütün yasaklar bizler için de uygulanıyor. Ama hâlâ daha kirli hava solumaya devam etmek tabii ki insanı çok üzüyor” diyor Aydan, “Termik santralların en azından bu salgın tehlikesi geçip hayat normale dönene kadar ya çalışmalarını durdurmaları ya da kapasite düşürme yoluna gitmeleri gerekirdi. Yöneticiler, karar vericiler mutlaka bu konuyla ilgilenip tedbir almalı. Çünkü biz yaşam hakkımızı korumak zorundayız.”
2019’DA ZONGULDAK’TA İNSANLAR 188 GÜN BOYUNCA KİRLİ HAVA SOLUDU
ÇMO’nun geçtiğimiz hafta açıkladığı 2019 Hava Kirliliği Raporu, Zonguldak’ta hava kirliliği sorununun artarak sürdüğünü gösteriyor. Zonguldak’ta PM2,5 miktarı, Dünya Sağlık Örgütü ve AB ortalamalarının üzerinde. PM10 oranlarına baktığımızda, Zonguldak’ta insanların yılın yarısından fazlasında kirli hava soluduğunu görüyoruz. Hatta bu kirlilik 2019’da daha da artmış. Termik santral ünitelerinin yoğunlukta olduğu Çatalağzı’nda, 188 gün boyunca sınır değerler aşılmış. 2019’da çok ciddi bir SO2 kirliliği de dikkat çekiyor. Çatalağzı’nda 108 gün boyunca SO2 sınır değerlerin aşıldığını görüyoruz.
ÇMO Genel Başkanı Baran Bozoğlu, Zonguldak’ın havasındaki PM2,5, PM10 ve SO2 kirletici maddelerin ağır metalleri de taşıyabildiğini, dolayısıyla kanser de yapabildiğini söylerken şöyle diyor: “Özellikle SO2 gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde hâlâ bir kirlilik parametresi. SO2 parametresi aslında bir geri kalmışlık göstergesi. Bu parametre bize Türkiye’nin kalkınma pratiği ve biçiminin, ekonomisinin geri kalmış, fosil yakıtlara ve eski teknolojilere dayandığını, yeterince kontrol ve denetim olmadığını, önlem alınmadığını, çözüm odaklı bir planın uygulanmadığını gösteriyor.”
Bozoğlu’na göre burada büyükşehir belediyelerine de görev düşüyor: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ölçüm yapması ve fabrikaları denetlemesi yetmiyor. Belediyelerin de planlamalarını, ulaşım planlarını buna göre yapması, ısınma kaynaklı kömür dağıtımlarını kaldırıp farklı destekler sağlaması gerekiyor. Bütün paydaşlar bu konuda çok atıl durumdalar. Somut hiçbir politika, bırakın uygulamayı, söylem dahi göremiyoruz.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları