Bahçesinden fay hattı geçen okul
Murat Ağırel; Veliler milli eğitim, valilik ve okulun genel merkezine başvuru yapmış ancak okul yönetimi “Biz güçlendirme yapacağız” diyerek cevap vermiş.
Kahramanmaraş merkezli yaşanan deprem çok büyük acılara sebebiyet verdi. Aynı zamanda devlet kurumlarını yönetenlerin nasıl bir ihmalkârlık ve vurdumduymazlık içinde olduğunu da gözler önüne serdi.
Deprem sonrasında gördük ki plansız programsız, sadece rant için verilen imarlar neticesinde bir yeşil alan kalmamış. Evleri yıkılmayarak hayatta kalan yurttaşlar başını sokabileceği çadır ve o çadırı kurabileceği bir boş alan aradı.
Çadır satılmış, yeşil alanlar betonlaşmıştı.
Parklar diyerek geçiyoruz ya. Ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.
Deprem sonrasında çadır bulabilen şanslı kişiler veya çadır kurmak isteyen yetkililer hemen en yakın park için konuşlandılar. Ancak parklarda büfeler var, havuzlar var; tuvalet ve altyapı yok.
Parkta olmaz zaten diyeceksiniz ama olmalı. Bunu gördük. Her park sanki yarın deprem olacakmış gibi altyapısı hazır hale getirilmeli. Mahalle aralarında bulunan parkların hayat kurtarmada ne kadar önemli olduğunu gördük. Şayet park yoksa acilen kamulaştırma ile park alanları yapılmalı.
Deprem toplanma alanlarını imara açan beton sevdalısı bu zihniyet artık terk edilmeli.
İstanbul depreminde Bağcılar’da, Avcılar’da, Esenyurt’ta daracık sokaklardaki yan yana dizilmiş on binlerce 5 katlı ve daha fazla evin olduğu dar sokaklarda olacakları düşünmek bile istemiyorum.
Böyle bir tehlike olunca araştırdım. Sihirbaz olmaya gerek yok. Sayıştay raporlarına bakın. Alenen yazıyor. Mesela bir bulguyu size sunayım.
İmar planında park alanı olarak tespit edilen yerlerde belediye tarafından kiraya verilen ticari işletmelerin bulunduğu, yapıların imar mevzuatına aykırı olduğu ve bu alanların park alanı olma özelliğini yitirdiği görülmüş. (Bulgu 14)
Yani devletin park diye planlarda bildiği yerler artık park değil aslında.
Gördünüz mü? Park alanı ticari amaçla birilerine peşkeş çekilmiş. O peşkeş çekilen kişi hemen imara aykırı yapılaşma yapmış ve park denilen yer olmuş sana kafe, restoran, lokanta, düğün salonu...
Hangi belediye diye yazmayacağım çünkü olmayanları yazsam daha az yer tutar.
Diğer bir konu ise okullarımız.
Mesela değerli dostum Av. Uğur Tülü, Balıkesir’den yazdı.
Çocuklarının gittiği özel okul ile ilgili fotoğraflar gönderdi. Okulun bahçesinden fay hattı geçiyor. Okul 1999 senesi öncesi yapılmış. AFAD ve MTA raporlarına göre bahçeden fay hattı geçiyor. AFAD listesinde okul depremden ilk etkilenecek yapılardan olarak gösterilmiş.
Veliler milli eğitim, valilik ve okulun genel merkezine başvuru yapmış ancak okul yönetimi “Biz güçlendirme yapacağız” diyerek cevap vermiş.
Yani kısa vadede hiçbir çözüm üretmiyorlar.
İstanbul’da da durum aynı. Yine çok meşhur bir özel okul zinciri var. Alımı satımı yılan hikâyesine dönmüştü. Bu özel okulların bazı şubeleri okul binaları ile ilgili İTÜ’den denetleme istiyor. Denetleme yapılıyor. Tabii sonuç birçok okulun eğitime uygun olmadığı ve binaların zayıf olduğu sonucu çıkıyor.
Bunun üzerine bu özel okulların sahibi şirket raporun gereğini yapmak yerine herhalde Türkiye’nin yüz akı İTÜ çalışanlarına güvenmemiş olacak özel bir şirket ile anlaşıyor. Özel şirketin hazırladığı rapor ise binaların sağlam olduğu yönünde çıkıyor.
Veliler isyan ediyor haliyle. Sonra şirket yetkilisi yeniden değerlendireceğiz diyor. İşin tuhaf kısmı raporu hazırlayan mimarlık firması ile okulları yöneten firmanın adresleri aynı. Bu mimarlık firmasına analiz raporunu hazırlayan kişi analiz için getirilen numune ile binalardaki durum farklı raporlarımı resmi olarak çektim diye açıklama yaptı.
Fiyatlarına yüzde yüzden fazla zam yapan eğitimi bir ticarethane velileri de sağılacak meta gören bu özel okul sahipleri çocuklara reva gördüğü “tabutta eğitim” metoduna bakalım Milli Eğitim Bakanlığı ne cevap verecek?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları