Nereden çıktı bu ümitsizlik
Murat Ağırel; Kılıçdaroğlu’nun tacizci ve huzur bozan milyonlarca kaçak göçmeni geri göndermek konusunda çok daha vurgulu ve net mesajlar vermesi gerekiyor.
Şevket Süreyya Aydemir’in Remzi Kitabevi’nden çıkan İkinci Adam kitabının birinci cildinde Atatürk ile İsmet İnönü’nün bir sahnesi anlatılır.
Bu hikâyenin aslı bizzat Atatürk tarafından anlatılmıştır.
Anadolu’ya geçmeden önce Mustafa Kemal, Şişli’deki evine davet ettiği İsmet Bey’e danışmak ister.
Bu sırada masanın üstüne bir harita açar. Sağ elini Anadolu’nun üstüne basıp sorar:
- Mesela hiçbir sıfat ve selahiyet sahibi olmaksızın Anadolu’ya geçmek ve orada kurtuluş çarelerini aramak için en müsait mıntıka ve beni o mıntıkaya götürecek en kolay yol neresi olabilir?
İsmet Bey, Mustafa Kemal’in yüzüne biraz uzunca bakar:
- Karar verdin mi?
Mustafa Kemal:
- Şimdilik bundan bahsetme. Bana memleketi, halkı ve orduyu anlamış, vaziyeti yakından görmüş, tehlikenin büyüklüğünden şüphesi kalmamış bir arkadaş gibi cevap ver!
İsmet Bey masanın kenarındaki bir sandalyeye ilişir. Mustafa Kemal ayakta sigarasını içmektedir. Düşüncelidir. Nihayet İsmet Bey ayağa kalkar. Her zamanki çocuksu gülümseyişiyle cevabını verir:
- Mıntıkalar çok! Yollar çok!...
Pazar gecesi seçim sonuçlarını görünce yaşanan umutsuzluğu anlamakta güçlük çekiyorum.
Yukarıda aktardığım diyalogları gerçekleştiren iki insan, iki lider, iki dost; o günlerde Suriye Cephesi’nde İngilizlerle boğaz boğaza savaşmış, binlerce evladını, askerini kaybetmiş, karış karış Osmanlı topraklarını savunmuş iki büyük komutandı. Öyle ki Mustafa Kemal bir ara Halep’te bedeviler tarafından sıkıştırılmıştı.
Sonuçta bu konuşmanın geçtiği günlerde İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilmiş haldeydi.
Tabii ki bugün Türkiye bu halde değil.
Fakat baktığımızda umutsuzluğumuz o günkü insanların umutsuzluklarından büyük.
Kabul etmiyorum.
Farkında mısınız? Recep Tayyip Erdoğan 21 yıllık iktidarında ilk defa yenildi. Seçilemedi. Artık yeni mazbatasını alabilene kadar hükmü kesin bir cumhurbaşkanı değil.
Tabii alabilirse.
Sosyal medyanın kendimizi kandırmasına da izin vermeyin. Nasıl seçimden önce zafer şarkıları söyleniyorsa şimdi olduğu kadar da büyük bir kayıp yaşanmadı.
Twitter’a kalsa Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 55-60’la kazanıyordu. Şimdi de sosyal medyaya kalsa Erdoğan büyük bir zafer elde etti. İkisi de değil. İktidar propagandası ikinci tur için zemin hazırlıyor.
Erdoğan’ın apar topar balkon konuşması yapmasının nedeni de böyle bir hava yaratmaktı. Balkon konuşmasında bile kesin bir zafer ilan edemeden sahneden ayrıldı.
Yaşanan duygu yoğunluğunu anlıyorum; 21 yıllık bir beklentinin, gündoğumunun eşiğindeyiz. Fakat biliyoruz ki günün en karanlık saatleri güneşin doğuma en yakın olduğu zamandır.
Olayları geniş açıyla, süreci uzun vadeyle değerlendirmek gerekir. Günlük, anlık olaylara duygusal tepkiler vermek doğru değil.
Halbuki göremiyoruz. Erdoğan ilk defa iktidar olamadı. Ve ikinci turda da ne kadar yüzde 49’luk bir oy da alsa zayıf olan taraf. Mesele süreci yönetememekten kaynaklanıyor.
Sinan Oğan’ın açık bir şekilde Kılıçdaroğlu’na destek vereceğini düşünüyorum. Millet İttifakı’nın kaçak göçmenleri, Suriyelileri göndermek konusunda verdiği mesajların zayıf kaldığını daha doğrusu vatandaşlar nezdinde tam hissedilemediğini de sonuçlardan görüyoruz.
Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun tacizci ve huzur bozan milyonlarca kaçak göçmeni geri göndermek konusunda çok daha vurgulu ve net mesajlar vermesi gerekiyor.
Bu talebin toplumdaki karşılığını, hem Sinan Oğan’ın yüzde 5’ten fazla oy alması hem Zafer Partisi’nin yüzde 2 oy almasıyla ölçebiliriz. 1 oyun bile önemi olan seçimlerde bu oranlar az değil.
Ben sadece Sinan Oğan ile değil Muharrem İnce ile de bir anlaşma sağlanması taraftarıyım. Aday olmayan İnce bile yüzde 0.45’lik bir oy aldı.
Kullanılan 1 milyon oy geçersiz sayıldı. Yüzde 10’dan fazla seçmen sandığa gitmedi, gidemedi. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasındaki oy farkı ise sadece 2 milyon 500 bin oy. Bakın geçersiz sayılan, Muharrem İnce’ye verilen, Sinan Oğan’ın aldığı oylardan bağımsız söylüyorum. Sandığa gitmeyenlerin yarısı oy vermeye gitse bile durum değişiyor.
Toparlarsak... Daha net söylemler, daha sert politik bir çizgi, patates soğan söyleminden vazgeçilerek Erdoğan’ın seçilmesi halinde insanların nasıl felaket bir yoksullaşma ile karşı karşıya olacaklarını anlatmak gerekiyor.
Umutsuz olmak için bir sebep yok. Mesele biraz da kendine inanmaktan geçiyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları