Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e sesleniyorum
Murat Ağırel; Şehitlik mertebesinin Doğuş Caner Tüfekçi’ye verilmesi, hem ailesine hem de bu ülkenin evlatlarına olan borcumuzdur. Bu hak, onun fedakârlığını taçlandıracak ve benzer acıların önüne geçilmesi için dönüm noktası olacaktır.
Adı: Doğuş Caner Tüfekçi
1995 doğumlu profesyonel voleybolcu.
Spora olan tutkusu, onu çok genç yaşta lisanslı bir sporcu olmaya yöneltti. Kartal Anadolu Spor Kulübü ve Tuzla Gelişim Spor Kulübü’nde oynadı.
Tarihler 19 Aralık 2023 tarihini gösterdiğinde yeni bir kulübe transfer oldu.
Gerekli tüm sağlık kontrollerinden geçmişti. Tam bu başarısını kutlarken vatani görev zamanı geldi. Vatan sevgisi ve sorumluluk bilinciyle askerlik şubesine başvurdu.
Transferinin üzerinden daha bir ay geçmeden 6 Ocak 2024 tarihinde askerlik vazifesini yapmak üzere Burdur’daki acemi birliğine teslim oldu.
Alışmak için elinden geleni yapsa da birliğindeki sorunlar yaşamını zorlaştırdı. Kaloriferler çalışmıyor, kış şartlarında koşullar gittikçe sertleşiyordu. Piyade birliği olması nedeniyle eğitimler sıkıydı.
Hastalandı. Sağlık sorunları ilk olarak 24 Ocak 2024 tarihinde baş gösterdi. Ciğerleri patlayacak gibi öksürüyor, geceleri titreme ve yüksek ateş yaşıyordu. Koğuş arkadaşları bu duruma şahitlik etti. Komutanına bildirildiğinde, önce ciddiye alınmadı. Nihayet revire sevk edildiğinde, iddiaya göre revir doktoru fiziksel bir muayene yapmadan basit bir ilaç yazarak geri gönderdi. Ancak Caner’in durumu giderek kötüleşti.
Bir mesajda arkadaşına şunları yazdı: “Ciğerlerimi burada bırakacağım.”
Taburda kaloriferlerin çalışmaması nedeniyle birçok asker hasta olmaya başlamıştı. Bunun üzerine askerler CİMER’e şikâyette bulundular ve kısa süre sonra kaloriferler tamir edildi. Ancak Caner’in sağlık durumu artık daha da kritik bir hal almıştı.
Kışlaya geleli daha bir ay olmadan 2 Şubat 2024 tarihinde, durumunun ciddiyeti nedeniyle birliğinden ayrıldı. Arkadaşıyla birlikte Burdur Devlet Hastanesi’nin acil servisine gitti. Nöbetçi doktor, herhangi bir film veya tetkik yapmadan antibiyotik yazdı ve taburcu etti. Gece saati olduğu için nöbetçi eczaneye gidildi ancak ilaç temin edilemedi. Eczanede ilaç yoktu. O gece Caner, Ankara’daki usta birliğine gitmek üzere otobüs yolculuğuna çıktı. Ancak yol boyunca durmaksızın öksürüyordu.
Ankara’ya ulaştığında, sağlık durumu öylesine kötüydü ki merkez komutanlığında bulunan yetkililer hemen fark etti. Revirdeki doktorlar derhal GATA’ya sevk edilmesini sağladı. GATA’da yataklı tedavisine başlanıldı.
12 Şubat 2024 tarihinde yoğun bakıma alındı. Akciğerleri, mesajında bahsettiği gibi tamamen iflas etmeye yakındı.Bu süreçte Caner entübe edildi. ECMO adı verilen bir cihaza bağlanarak ciğerlerinin işlevi desteklenmeye çalışıldı. Ancak bu kez böbrekleri iflas etti ve diyalize bağlanmak zorunda kalındı.
Sporcuydu, güçlüydü, fizikliydi, antrenmanlıydı. Komando olacak yapıya sahipti. Ancak tüm müdahalelere rağmen Caner, 28 Şubat 2024 tarihinde yaşam mücadelesini kaybetti. Caner’in ailesi, genç bir sporcunun vatani görevi sırasında hayatını kaybetmesi nedeniyle hukuk mücadelesi başlattı. Asıl ıstırapları, şehitlik statüsünün kendilerine çok görülmesi oldu.
Anne, “Oğlumun şehit sayılması en büyük hakkımız” diyerek bu mücadeleyi halen sürdürüyor. Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) yaptıkları başvuru, şehitlik yönetmeliği kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Ailenin mücadelesi, şehitlik statüsü verilmesi için Ankara İdare Mahkemesi’ne taşındı. Milli Savunma Bakanlığı, mahkemeye gönderdiği yazıda, şehitlik yönetmeliğine aykırılık bulunduğunu ifade etti. Evet, TSK tüm gücüyle Türkiye’yi, bu toprakları, evimizi, ocağımızı korumaya devam ediyor. Fakat kışlaların büyük çoğunluğundaki fiziki koşullar 50-60 sene öncesinin imkânlarıyla idare ediliyor. İnsanlarımız ordusunu kutsal bahşettiği için bunlara göz yumuyor. Dayanırız şafak yaklaşıyor diyor.
Ama olmaz birilerinin de bunları söylemesi lazım. Askerimizi daha iyi fiziki koşullarda eğitmeliyiz. Yoksa o asker gözünü kırpmadan yağmurda çamurda, dağda bayırda, karda kışta canını vermeye hazır. Silahı olmasa yumruğuyla savunur, eli kolu olmasa vücudunu feda eder.
Ama sayın bakana sesleniyorum. Rica ediyorum bu duruma bir göz atın. Zaten şöyle 1 aylık bir incelemeyle bile ülkemizdeki bütün kışlaların gerekli eksiklikleri tespit edilir. Bütçede planlama yapılır, çoğu fiziki şartlar iyileştirilir. Gerekiyorsa 50 yıllık asbestli betonarme yapıları yıkıp ısı yalıtımı olan çelik kışlalar yapalım. Çok zor değil.
Caner gibi gençlerimiz, asker ocağında hayatını kaybetmeden onlara gereken değeri vermek hepimizin sorumluluğu.
Bu mücadele yalnızca bir ailenin değil, hepimizin vicdan mücadelesidir. Caner, vatani görevini yerine getirirken hayatını kaybeden bir gençtir ve onun anısı hepimiz için bir emanet olmalıdır. Şehitlik mertebesinin Doğuş Caner Tüfekçi’ye verilmesi, hem ailesine hem de bu ülkenin evlatlarına olan borcumuzdur. Bu hak, onun fedakârlığını taçlandıracak ve benzer acıların önüne geçilmesi için dönüm noktası olacaktır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları