Patates soğan düzeni
Murat Ağırel; Uyuşturucu kaçakçılarının peşine düşüp karaparanın takibini yapmaya çalışırken daha patates soğanda takılıyoruz. Gariban vatandaş ne yapsın... Ömrümüz boğuşmakla geçiyor.
Yoksulluğun özeti gibi bir olay anlatacağım. Hem de tam olarak hepimizi ilgilendiren bir konu. Patates ve soğandan bahsediyorum.
31 Mart yerel seçimlerinin hemen öncesinde Tarım Kredi Kooperatifi, tedarikçilerden 50 bin ton soğan ve 100 bin ton patates aldı. Neden?
Çünkü seçimler öncesinde “En azından patates soğanın fiyatını düşük tutalım da milletin öfkesi sandığa yansımasın” dendi.
Tarım Kredi Kooperatifi, soğanı tedarikçilerden 9 TL’ye alıp Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) 12 TL’ye, patatesi de 18 TL’ye alıp yine TMO’ya 20.90 TL’ye sattı. Tarım Kredi kooperatifi bu satışta soğandan 125 milyon 500 bin TL, patatesten 250 milyon TL kazanç sağladı.
TMO ise zincir marketlere soğanı 6 TL’den, patatesi ise 9 TL’den sattı. TMO’nun 1 milyar 425 milyon TL zararı oluştu. Aslında TMO’nun vatandaşın lehine zarar etmesi anlaşılabilir bir durum. Ama öyle olmuyor.
Elde ürünler kalıyor. Bu sefer tedarikçilere dönüp “Elde kalan ürünü alın” diyorlar. Tedarikçiler almıyor. Onlar almayınca tedarikçilerin teminatlarını yakıyorlar. Tek bir teminatta 36 milyon TL’den bahsediyoruz. Bakın bu süreç seçimin hemen öncesinde yaşananlar. Hem kamu zarara uğramış hem de zincir marketler haksız kazanç elde etmiş.
İş savcılığa gidiyor. Zarara uğrayan TRK Agro şirketi başvurusunda, “Kamu kurumu niteliğindeki davalının taahhüt ettiği soğanları almayarak iç piyasaya sürmeyip çürümeye terk etmesi kamu zararına yol açması görevini kötüye kullanma suçunun oluşması için yeterlidir” diyor. Yetmiyor CİMER’e de başvuruyorlar. Sonuç? Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı veriyor, CİMER’de de düz bir açıklamayla konu kapatılıyor.
Çarpık düzene bir örnek daha vereyim.
Tarım girdilerinin fiyatları o kadar arttı ki çiftçi ürettiği ürünü satamıyor çünkü üretim maliyeti, ürünün satış fiyatlarından daha fazla hale gelmiş durumda.
Pandemi döneminde artan fiyatlar nedeniyle, un fabrikalarına ucuz hammadde verilerek ucuz un piyasaya sürüldü ve ekmeğin maliyeti düşürülmeye çalışıldı.
Verilen taahhütler karşılığında TMO tarafından piyasa fiyatının neredeyse yarı fiyatına buğday satışı yapıldı. TMO, un fabrikasında yapılan üretimi belgelemek üzere fabrikanın elektrik tüketimini gösterir fatura ile üretilen unun fırınlara ve imalathanelere satışının yapıldığına dair faturaların ibrazını istiyor.
BUĞDAY OYUNU
Bu koşullarda Mill Star isimli firma adına yetkili H.Ş., taahhütleri vererek TMO’dan ekmeklik buğday alıyor. Savcılığa ulaşan evraklara göre Mill Star’ın resmi kayıtlar nezdinde şişirilmiş ve gerçeği yansıtmayan buğday stokları var. Mill Star üreticiden satın almış olduğu buğdayı Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı ve fakat üretim yapmayan çiftçiler üzerinden gösterip bunu satmış. Bu çiftçiler dosyada şüpheli olarak yer alıyor. Bu yöntem ile Mill Star’ın resmi kayıtlar nezdindeki buğday stokları şişirilmiş. Mill Star TMO’dan satın almış olduğu ekmeklik buğdayı H.Ş., G.Ş. ve M.Ş., AGRO’ya aktarmış.
Esas itibarıyla Mill Star’dan anılan kişilere aktarılan buğday TMO’dan alınan ekmeklik buğday olmakla birlikte, Mill Star’ın kayıtlar nezdinde şişirilmiş ve gerçeği yansıtmayan buğday stokları olması nedeniyle şirket stoklarından böyle bir buğday çıkışı yapılması muhasebesel anlamda mümkün olduğuna dikkat çekilmiş. Mill Star tarafından H.Ş., G.Ş. ve M.Ş., AGRO’ya aktarılan bu buğdayların satışı direkt olarak piyasaya, yahut lisanslı depolar aracılığıyla Türkiye Ürün ve İhtisas Borsası (TÜRİB) üzerinden yapılmış. Mill Star, TMO nezdinde imzalanan taahhütnamenin aksine bir un üretimi yapmamış ve fakat bu üretimi yapılmış gibi göstermek adına fırınlara gerçek bir mal alış ve satışını yansıtmayan sahte faturalar düzenlemiş.
Özetle, bahsi geçen isimler tarafından kamu kurum ve kuruluşları zararına nitelikli dolandırıcılık suçu, bu kapsamda ilgili kuruluşlara ibraz edilen belgeler bakımından belgede sahtecilik ve un satışı yapılmış gibi gösterilerek de sahte fatura düzenleme suçları işlenmiş. Hatta savcılık şüpheliler tarafından örgütlü olarak kamu kurumları zararına nitelikli dolandırıcılık suçu işlendiğini bile iddia etmiş.
Uzatmayayım... Size bu çarpık düzeni iki olayla göstermek istedim. Her şey günlük kararlar, kişisel kararlara bağlı işliyor. Ne bir sistem var ne de kural, hukuk düzen... Biz kapitalizmin zararlarını anlatmak isterken vahşi kapitalizmin karanlık yüzüyle her defasında karşı karşıya kalıyoruz.
Uyuşturucu kaçakçılarının peşine düşüp karaparanın takibini yapmaya çalışırken daha patates soğanda takılıyoruz. Gariban vatandaş ne yapsın... Ömrümüz boğuşmakla geçiyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları