loading
close
SON DAKİKALAR

Tartışılan bilirkişinin tartışmalı raporu

Murat Ağırel
Tarih: 01.02.2025
Kaynak: Murat Ağırel - Cumhuriyet

Murat Ağırel; Suat Toktaş ve diğer meslektaşlarımız, sadece bir iddiayı araştırdı, muhatabına söz hakkı verdi ve kamuoyunun doğru bilgilenmesini sağlamak için gazetecilik yaptı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Saraçhane’de “Turpun Büyüğü” başlığıyla basın açıklaması yaptı. Bu satırlar yazılırken de Çağlayan Adliyesi’ne giderek ifade verdi. Halkın desteği bu ülkeye olan umutlarımı tazeledi.

Cumhurbaşkanının “turbun büyüğü” diyerek yaptığı açıklamalara karşı İmamoğlu, basın açıklamasında, S.B. isimli bilirkişinin Esenyurt ve Beşiktaş belediyelerine yönelik yürütülen soruşturmada da bilirkişi olarak atandığına dikkat çekti.

İmamoğlu, “Eğer bir konu İBB’yi ve Ekrem İmamoğlu’nu ilgilendiriyorsa, savcıların konuyu bize bağlama arzusu varsa, bilin ki maharetli bilirkişi S. Bey de o dosyaya eklemleniyor. Adeta ‘Alo S. Bey’ deniyor, o da hemen imdada yetişiyor. ‘Şak’ diyorlar, ‘tak’ diye rapor çıkıyor” sözlerini dile getirdi.

Bu iddia ve iddia edilen kişi merak uyandırdı tabi. Gazeteci Barış Pehlivan önce kişiye ulaştı ve sorular sordu sonra da Yeni Şafak gazetesi ulaşıp sorular sordu.

Barış Pehlivan’ın yaptığı röportaj için bahse konu bilirkişi kendisini hedef göstermek ve röportajın izinsiz kaydedilip paylaşıldığı gerekçesi ile suç duyurusunda bulunuldu. İktidara yakın Yeni Şafak gazetesi için hiçbir şey yapılmadı. Akabinde jet hızıyla gözaltılar oldu ve röportajın yayımlandığı Halk TV Genel yayın Yönetmeni Suat Toktaş, “kaçma şüphesi” ile tutuklandı.

Yeni Şafak röportajını okudum. Adının açıklanması dahi “Kamu personelini hedef göstermektir” diye açıklama yapılan durumda, Yeni Şafak gazetesindeki meslektaşlarım açık açık bilirkişinin adını soyadını yazmış, sorular sormuş. Yeni Şafak’a basın özgürlüğü var ama iktidarı eleştiren gazetecilere yok.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, taraflı rapor vermekle suçladığı S.B., Yeni Şafak’taki röportajında da “Hukukun gereği neyse onu yaparım” demiş ve “Yarası olan gocunuyor. 2010’da AK Parti ve MHP belediyeleri hakkında da olumsuz raporlarım oldu. Ancak kimse ses çıkarmadı. Bunların yarası büyük. Aba altından sopa gösteriyorlar” diye konuşmuş.

Sordum soruşturdum. Mahkeme dosyasına ulaştım. Neler olduğunu anlatayım.

Başakşehir Belediyesi’nce düzenlenen bir ihale var. İhale yapılıyor ve sonuçlanıyor. Ancak ihale ile ilgili ihaleyi takip eden başka bir güvenlik firması tarafından Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na itiraz ve şikâyet geliyor. Konu savcılığa intikal ediyor.

2014 /34954” numaralı soruşturma dosyası kapsamında ihalenin incelenmesi için bilirkişi Ahmet Taş atanıyor. Bilirkişi inceleme sonunda raporunu hazırlıyor ve raporunda ihaledeki kamu zararından ve ihalenin mevzuata aykırı olduğundan bahsediyor.

Bunun üzerine şüpheli konumdaki firma yetkilileri ve avukatları bilirkişi raporuna itiraz ediyorlar. Yeni bir bilirkişi atanıyor. Yeni atanan bilirkişi, Ekrem İmamoğlu’nun basın toplantısında belirttiği S.B., dosyayı inceliyor ve raporunu sunuyor. Sunduğu rapor ilk bilirkişi olan Ahmet Taş’ın tam tersi bir rapor oluyor ve savcılık bu bilirkişi raporunu dikkate alıyor. Firma yetkilileri ayrıca ilk bilirkişi hakkında da görevini kötüye kullandığı gerekçesi ile suç duyurusunda bulunuyor.

Ahmet Taş hakkında iddianame hazırlanıyor ve dava açılıyor. Hatta Taş’ın hazırladığı rapor uygun mu diye üçlü bilirkişi raporu hazırlanıyor. Raporda Taş’ın raporunun uygun olduğu belirtiliyor.

Yargılama sonucunda Ahmet Taş beraat ediyor ve karar kesinleşiyor.

Bunun üzerine Taş kendi raporunun tam zıttı rapor hazırlayan S.B. hakkında İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığı’na dilekçe sunuyor. Dilekçede de şu ifadeleri kullanıyor:

“Bilirkişi olarak atanan kişi S.B.’dir. Sayın bilirkişi benim raporumun yanlış olduğunu, bilim kurallarına aykırı rapor düzenlediğimi beyan ederek raporu düzenleyip savcılık makamına tevdii etmiş. Bunun üzerine ihaleyi kazanan şirket ortaklarından birisi savcılık makamına benim görevimi kötüye kullandığım konusunda şikâyette bulunmuş. Yargılama yapıldı ve yargılama sonucunda beraat ettim. Bu raporu düzenleyen yani benim görüşümün aksine ‘herhangi bir suç unsuru yoktur’ şeklinde rapor düzenleyip yargıyı yanıltan sayın bilirkişi S.B. gerçeğe aykırı rapor düzenleyerek adaleti yanıltmıştır. Bu nedenle S.B’yi kurulumuza şikâyet ediyorum.

(…) Bilirkişi S.B’nin bilirkişilik vasıflarını taşımadığı şüphesi bende oluşmuştur. İşbu sebeplerden dolayı adı geçen bilirkişinin hakkında inceleme yapılmasını, inceleme neticesinde varılacak olumsuzluk tespiti gereğince dava dosyasına sunduğu raporun iptalini ve bundan sonra bilirkişilik yapmamasına dair yetki belgesinin iptal edilmesini istiyorum.”

Sonuç olarak AKP’li belediyenin kamu zararı oluştuğuna dair yargılamasına “Kamu zararı vardır” diyen bilirkişi Ahmet Taş pasifize edilirken, S.B. “Kamu zararı yoktur” diyerek davaya dahil oluyor ve yargılamanın seyrini AKP’li belediye lehine değiştiriyor.

Herkese eşit işlemesini beklediğimiz yargılamalar, siyasetin aracı haline öyle bir getirildi ki artık ortada ne terazi kaldı ne de adalet. Basın özgürlüğüne değinmiyorum bile.

Halbuki medya, gelişmiş ülkelerde iktidarı, kamu yararı adına denetleyen 5. güç olarak benimsenirken bizde yasama, yürütme, yargı, medya ve ordu anayasayı değil, tek bir kişiye bağlı iktidarı koruma amacıyla dizayn ediliyor.

Yazacak çok şey var; berbat bir ekonomi, varlığı kalmamış bir anayasa, rahat rahat yürünemez hale gelmiş sokaklar, içerisindeyken öldüğümüz evler, yerken zehirleniyor muyuz diye şüpheyle baktığımız raf ürünleri... Saymakla bitmez. Hepsi birbiriyle bağlantılı. Suat Toktaş ve diğer meslektaşlarımız, sadece bir iddiayı araştırdı, muhatabına söz hakkı verdi ve kamuoyunun doğru bilgilenmesini sağlamak için gazetecilik yaptı. Ne küfür etti ne iftira attı ne de hakaret etti. Açık açık söyleyelim: Eğer gazetecilik suç sayılıyorsa asıl mesele, gerçeği öğrenmek isteyen bir toplumun susturulmasıdır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları