Tarih:
25.01.2016
Davutoğlu’ndan RTE’ye: Yeni seçim istemiyorum
Orhan Bursalı; Davutoğlu üçüncü seçimi istemiyor, tamam. Ama RTE dayatırsa bunu nasıl engelleyebilecek?
Bunu beklemeliydik zaten: Saray’ın önünde, Başkanlık Rejimine geçiş için en geç önümüzdeki bir yıl içinde üçüncü bir seçim olasılığı önünde en büyük engellerden biri Davutoğlu, “istemem” dedi. Ama bunu engelleyebilir mi?***
Yeniden topa girmem gerekir. Üçüncü seçim olasılığı gazete köşelerinde ve siyaset kulislerinde iyice tartışılmaya başlanınca, Davutoğlu, hayır istemiyorum diye resmen ortaya çıktı: “Erken seçim iddiaları spekülasyondur. Böyle bir söylentinin yayılması doğru değildir.” Burada sorun şu, üçüncü seçimi engelleyebilir mi?
Davutoğlu, RTE ve çevrelerinin pompaladığı başkanlık rejimine de mesafeli. Bu açıdan bakarsak, RTE ile Davutoğlu arasında bir uzaktan elense çekişlerini rahatça görürüz.
Şimdi bunlara daha yakın bakalım:
1) Önce yeni anayasa konusu
RTE ve Davutoğlu’nun yeni anayasa anlayışları örtüşüyor mu? Bence hayır. Uzaktan bakınca ikisi de başkanlık sistemi diyor gibi. Davutoğlu bunu muhalefetle yaptığı son görüşmelerde de dile getirdi.
Ama önerisinde, öyle Türkiye’ye özgü, Meksika tipi bir şey yok. “Başkanı dengeleyecek” sistemleri yok. Parlamento (yasama) ve yargı sistemi ile dengelenmiş (denge-fren) bir başkanlık diyor. Yani başkanlık sistemi güçler ayrılığını gözetecek. Diğer partiler de bunu aslında tartışılabilir buluyor: Hele bir görelim, ne istiyorsunuz..
Davutoğlu’nun Meclis’te destekleyeceği sistemin bu olduğu görülüyor.
Peki, RTE ne istiyor? Bugüne kadar RTE’nin ne istediğini net olarak ortaya koyduğu görülmedi. Ağzında bir başkanlık rejimi var. Meksika’da arayışları ve “Türk tipi” lafları.
Peki, ne yok? Buna bakalım.
1) Mesela daha önce Gül’ün de, şimdi Davutoğlu’nun ve aklı başında anayasa hukukçularının da savunduğu, güçler ayrılığını gözeten, başkanı dengeleyecek fren sistemlerini de içeren bir anayasa tartışmasına hiç girmedi. Ağzından bir kez “tabii ki fren-denge gözetilecek...” gibi bir sözün zırnığı çıkmadı.
2) Buna karşılık, kendi adamlarının piyasaya sürdüğü başkanlık rejiminde adeta tam bir mutlakiyetlik var. Mesela Kuzu, ABD başkanının bile bazen zor durumda kaldığını söyleyerek, kendi sistemlerinde böyle bir durumu engelleyeceklerini belirtiyor: Yani başkan ne derse o olacak, istediği zaman parlamentoyu feshetme yetkisinden tutun, tek başına yasa çıkarmaya kadar her şey!
Kendini fuzuliye çıkarır mı insan!
Yani, Davutoğlu ile RTE, nasıl bir başkanlık konusunda anlaşamıyor.
Başbakanlığı bile öngörmeyen RTE sisteminde Davutoğlu, belki RTE kabinesinde bir memur bakan olabilir, o da dışarıdan. Başbakanlık gibi bir mevkiyi kendi eliyle yok edebilir mi? Bugün bol keseden sallayan Kuzu da, Başbakanlık’a otursa, RTE’nin başkanlık sistemine karşı çıkar.
Davutoğlu’nun daha önceki demeçlerinde parlamenter sistemi istediğini biliyoruz. RTE’nin siyasi gücü ve dayatması karşısında, kendi başkanlık sistemini dile getirmeye başladı.
Bu Davutoğlu’nun son sığınağıdır.
2) Gelelim erken seçime
Davutoğlu, erken seçim yok, 4 yıl sürecek hükümet, spekülasyon yapmayın diyor. Evet bu da anlaşılır ve yeni anayasa görüşleriyle örtüşen bir tutum.
Çünkü baskın seçim, RTE’nin kendine biçtiği başkanlık rejimini kabul ettirmenin koşullarını yaratma amaçlı olacak. Seçimi neden istesin ki?!
İki soru: Parlamentoda partiler, RTE’ninki değil, ama dengeli bir başkanlık üzerinde anlaşabilir mi? Ve RTE böyle bir anlaşmayı kabul eder mi?
Davutoğlu üçüncü seçimi istemiyor, tamam. Ama RTE dayatırsa bunu nasıl engelleyebilecek?
Çünkü RTE partisinin içinde bile bir “denge-fren sistemi” yok! Böyle bir sisteme temelden karşı olan bir muktedir, anayasada bunu nasıl ve neden kabul edebilir?
Davutoğlu hem kilitte, hem topun ağzında!
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI