Tarih:
26.01.2016
‘Milli iradeden korkuyorlar’: Seçimin ilk işareti mi?
Orhan Bursalı; Sözün içinde Başkanlık rejimi var, sandığın diğer adı olan milli irade var. Ve bir meydan okuma var, korkanlar, korkaklar...
Cumhurbaşkanı sanki ilk kez seçim işaret fişeğini attı gibi: “Başkanlık anayasasına karşı çıkanlar milli iradeden korkanlardır” dedi. Hoppala! Fol da var yumurta da var, ama erken değil mi bu salvo? Sözün içinde Başkanlık rejimi var, sandığın diğer adı olan milli irade var. Ve bir meydan okuma var, korkanlar, korkaklar...Bu sözlerin rastlantısal olarak bir cümlede bir araya geldiğini mi düşünelim?
Ben işkilli adamım, duyargalarım son derece açık, düşünmem!
Meclis’in ve siyasetin ana konusu Yeni Anayasa iken!
Tabii bunlardan öte, RTE gece gündüz her fırsatta ve muhtarlarla (*) birlikte başkanlık rejimi ile yatıp kalkarken!
Bu durumu irdeleyelim biraz.
Davutoğlu’na da bir yanıt
Cumhurbaşkanı bu cümleyi, tam da Davutoğlu’nun “4 yıl seçim yok. Seçim spekülasyonu yapmayın” demesinden sonra kurdu.
Şüphesiz bu cümle Davutoğlu’na da dokunuyor (acaba esas ona mı?!).
Ve Başkanlık rejimini anayasada görmek istemeyenlere de dokunuyor.
Yani hemen hemen bütün muhalif partilere...
Mesajda meydan okuma var dedim, mesajın arkasına bakalım:
Eğer başkanlık rejimi konusunda uzlaşmazsanız, seçim sandığı orada duruyor, millete başvururuz, ama siz millete gitmekten ve çıkacak sonuçtan da korkuyorsunuz...
Bu kendi seçmenine de mesajdır, seçmene şimdiden seslenmeye başladı, seçmeni psikolojik olarak, sırtını sıvalayarak hazırlıyor. Onu her şeyin yüce karar vericisi mertebesine yükseltiyor:
Bunlar, başkanlık olsun mu olmasın mı konusunda, bu konuda karar verecek olan millete, yani sana başvurmaktan korkuyorlar.. Bunlar milletten korkan partilerdir, liderlerdir... Biliyorlar ki sandık kurulursa yenilecekler.
Seçmeni ön plana çıkartan konuşmalarına bundan sonra daha sık karşılaşacağız.
TSK ile ortaklık
Bu arada HDP kongresinde Demirtaş, yeni anayasa görüşmelerine ilişkin ilginç yaklaşımlarda bulundu. Yanındakiler ve KCK yöneticileri, başkanlık rejimini ikide bir lanetleyip, tek adam diktatörlüğü diye nitelerken...
Demirtaş ise demokratik anayasa isteyene gönlümüz de kapımız da açık, diyerek Anayasa Komisyonu’na üye verdi.
Demirtaş’ın “Türkiye ortak vatanımız, Türkiye’nin felaketi hepimizin felaketi olur” sözleriyle ve barış masasının yeniden kurulması için güven tesis edileceği gibi, Türkiyeci politikasına bir geri dönüş yaptığını gözlemledik.
AKP-HDP arasında, daha önce de belirttiğim gibi, anayasa, hele hele başkanlık anayasası üzerine, komisyonda veya Meclis’te, “al gülümver gülüm” bağlamında bir ittifak anlaşması yapılma olasılığını çok çok az görüyorum. Neredeyse sıfır.
AKP + (üniter devlet konusunda son derece duyarlı) ordu ittifakının tümüyle geçerli olduğu şu süreçte, böyle bir geri dönüş mümkün olmaz.
Dünkü RTE’nin, kendilerinin dışında neredeyse kurumsal ve toplumsal, üstelik dışsal, sıfır ittifakının bulunduğu ve en büyük yalnızlığı oynadığı bu süreçte, TSK ile ortaklığı altın değerindedir! Anlayan anlar!
‘Halkı inandırırım’
Özetle, RTE seçimden korkmuyor. Hele şu “anlaşmazlık çıksın”(**) Meclis’ten... Elindeki kamuoyu verilerine göre hemen harekete geçecektir.
Anketlerde, başkanlık rejimine desteğin yüzde 30-35’lerde bulunması onu engellemeyecektir.
Meydanlara çıkınca, bu desteği, çoğunluğu alabileceği bir orana yükseltebileceğine inanıyor!
Kim bilir bunun için de ekstradan neler yaşayacağız.
(*) Muhtarlara maaş artışı “rüşveti” verildi, kafakola alma tam da buna denir!
(**) Meclis’ten çıkacak tek sürpriz bir “başkanlık anayasası” anlaşması, dengefren sistemini öngören, güçler ayrılığını gözeten, başkanın elini kolunu da bağlayacak olan bir sistem olur. Davutoğlu- Kılıçdaroğlu bu konuda anlaşırlar mı?
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI