‘Turbun büyüğü’ DDK yasasında
Orhan Bursalı; 2021 de DDK değişikliği AYM’ce iptal edilince 2024 belediye seçimlerine kadar beklendi. Bu seçim sonuçları iktidara yerelde çok daha büyük yenilgi getirdi.
Anayasa Mahkemesi’nce iki kez geri çevrilmiş, üçüncü girişim olarak önceki ay Meclis’te torba yasadan geri alınmış ve nihayetinde dördüncüsünde yasalaşmış Devlet Denetleme Kurulu yasasının değiştirilen altınca maddesi.
Bu madde aslında kanunlar üstü ve özel bir yasa niteliğine büründü.
Doğrudan cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluğunda, mahkeme vb. gerektirmeden seçilmiş ve atanmış herkesi, belediye başkanları dahil, bir soruşturmaya ve mahkemeye gerek kalmadan doğrudan görevden alabilecek DDK. Burada DDK bir ara araç, işlemi yap emri bağlı olduğu amirine ait, yani cumhurbaşkanına.
2021’de benzer değişikliği Anayasa Mahkemesi iptal etti. Cumhurbaşkanı kararnamesi ile getirilmek istenen yasa değişikliği anayasaya aykırı bulunmuştu.
Daha sonra yeniden torba yasaya konmuş, muhalefetin baskısıyla geri çekilmişti.
Nihayet, Cumhurbaşkanlığının/AKP’nin ısrarlı takibiyle, geçen hafta Meclis’te yasalaştı.
SARAY NEDEN İSTİYOR
Aslında yargıyı vb. tamamen kontrol ettiği için Saray devletle ilişkili hemen herkesin görevine son verme iradesini gerçekleştirebilecek durumda. Belediyelere kayyum atanmasından tutun, durup dururken çeşitli suçlar icat edilerek mahkemeler aracılığıyla üst üste cezalarla mesela belediye başkanlarını yasaklı duruma getirerek görevden el çektirme ve hatta hapse atma gözü karalığını gösterebilir.
Şimdi en önemli cumhurbaşkanı adaylarından Ekrem İmamoğlu’nun başı üzerinde sallandırılan Demokles’in kılıcı ile bunu yapabilirler. Hakkında sanırım 5’e yakın dava var. Uyduruk suçlamalar, hak hukuk adalet tanımayan uygulamalara dayalı peş peşe mahkumiyetlerle, İmamoğlu’nun mesela adaylığını seçim süreci içinde engelleyebilirler.
Ellerinde bu olanak varken ve süreç bu yolda aslında ilerlerken, neden Saray’a böyle bir yetki daha veriliyor?
2021’den beri bu yasada ısrarlı olmalarından yola çıkarak anlamaya çalışalım.
BÜYÜKŞEHİRLERE ELVEDA OLUNCA
Neden 2021? İktidar belediye seçimlerinde ilk büyük kaybını 2019 yerel seçimlerinde yaşadı, İstanbul ve Ankara dahil büyükşehirleri kaybetmeye başladı.
Seçim sonuçları, iktidarın bir daha bu kentleri geri almasının mümkün olmadığını gösteren sonuçlar, işaretlerle doluydu. Millet ittifakı devreye girmişti.
Saray bu mesajı halktan almıştı. Ve halkın iradesine gerektiğinde doğrudan cumhurbaşkanının müdahalesi söz konusu olabilmeliydi. Bunun denemelerini zaten kayyum atamalarıyla yapıyordu.
2021 de DDK değişikliği AYM’ce iptal edilince 2024 belediye seçimlerine kadar beklendi. Bu seçim sonuçları iktidara yerelde çok daha büyük yenilgi getirdi. Böylece aslında iktidar “bir daha bu kentleri geri almasının mümkün olmadığı” olgusunu bizzat yaşayarak öğrendi.
DDK değişikliği girişimi şimdi daha çok gerekli olmuştu!
Yerel seçimlerden sonra girişimlerini yeniden başlattılar ve bu yıl ocak ayında yasa değişikliğini gerçekleştirdiler.
BELEDİYELERLE İLGİLİ
Bu yasa değişikliğini birinci derecede belediye başkanlarıyla ilgili görüyorum.
Yasa değişikliği ile Saray’ın güttüğü DDK, yargı kararına, soruşturmaya vb. gerek görmeden, barolara, tabip odalarına (iki kurum da muhalif karakterli) bakanlıklara, valilik ve kaymakamlıklara, tabii ki belediyelere, ticaret odalarına, Kamu iktisadi teşebbüslerine varıncaya kadar devletle ilişkili her kuruma müdahale edebilecek, görevden alabilecek, yerlerine atama yapabilecek. Yargıya gerek duymayacak. Kurum eskiden sadece soruşturmalarını rapor edebiliyordu.
Yeni bir icra organı var Saray’ın elinde.Komik bulacaksınız, zaten bakanları vb. değiştirmiyor mu, tabii ki. Peki neden çifte yetki?
TARAFSIZ DDK İMAJI
Saray, gücü sonuna kadar seviyor. Bu yetki Saray’ı varolan yasaların üzerine çıkartıyor. Saray’a daha özel bir konum ve üstünlük yaratıyor.
Tabii politika ve iktidar pratiği açısından bakıldığında, ana mesele belediyeler.
Şimdi bakın İmamoğlu için mahkeme süreçleri muhalefeti ayaklandırıyor, günlerce büyük siyasi tartışmalara halk tepkilerine muhalefetin ayaklanmasına neden oluyor.
DDK’yi harekete geçirdin mi, şıp diye amacına ulaşıyorsun.
Üstelik mesela muhalif belediye başkanlarının yanına bir de iktidarın bazı valilerini bakanlarını rektörlerini ve bir iki de iktidar belediyesini katınca “tarafsız” DDK/Saray imajı yaratırlar: Bak gördün mü kendi adamlarını da görevden aldı, demek ki muhalif belediyelerde de var bir sorun!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları