Orhan Bursalı; Hiç sıkılmadan tüm bunların alacaklarını, ödemelerini de dolara Avro’ya bağladınız. Çünkü bu iflas halini ta o zamandan biliyordunuz. Hani siz dolarla alışverişi yasaklamıştınız ya...
Birtakım AKP milletvekilleri veya benzerleri dolar 14 TL’ye dayandığında “Dış güçler operasyon çekiyor bize” dediklerinde gözümü Beştepe’ye diktim, uzaydan Saray’da olağanüstü bir hareketlilik, işgal durumu falan mı var merak ettim. Yoksa Kaçak Saray işgal mi edilmişti?
Hayır, her şey yerli yerinde, zaten MB Başkanı liderinin yanına gidip kısa bir açıklama için icazet alınca Türkiye’de her şey olması gerektiği gibiydi.
Evet, TL’ye bir operasyon çekiliyordu ama bunlar dışarıda değil, içeride oturuyorlardı.
Operasyon tabii ki esas olarak TL kullanan, maaşını TL ile alan, ödeme yapan, artık düne kadar yüzüne bakılmayan 5-10 kuruşu bile tedavüle sokan millete çekiliyordu. Parasına, gelirine, maaşına, benzinine, evine, aşına, bebeğine, peynirine, zeytinine, sebzesine, meyvesine, okuluna... uykusuna, aile huzuruna...
Ülkeyi, “Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” siyaset üçkâğıtçılığı ile milleti kandıranlar yönetiyordu.
Ülkede fabrika çarklarının dönmesi için ülke dışından hammadde, ileri teknolojiler dahil tonlarca kalem malın girmesi gerektiğini, bunlara Avro veya dolar ödendiğini, ülke çarklarının yüzde 60-70 ithalata bağımlı olduğunu... nasılsa seçmeninin bilmesine gerek olmadığını düşünüyorlardı. Ülkenin dolarla ne işi olabilir ki!!!
At yalanı, nasılsa “Reise desteğe devam, gerekirse soğan ekmek yeriz” diyen, ülkeyle de ilgisiz troller devreye girerdi.
Paralar suyunu çekince Türkiye’nin aslında cahiliye yönetiminde yaşadığı kabak gibi ortaya çıkmıştı.
Trilyonlar aktığında ülkeye, kendini bilmezce har vurup harman savurdular. Ülkenin 20 yılını yiyip bitirdiler trilyonlarla birlikte. Taşını, toprağını, fabrikasını, akarsularını, göllerini, en değerli kent arsalarını... Tam 72 milyar dolar Cumhuriyetin kurulu üretim güçlerini...
Milletin elinde yiyeceği, şaşaalı politik propaganda aracı olarak köprüler otoyollar, tüneller kaldı; ekmek bulamıyorsanız ey beş milyon işsiz, bunları yiyin! Bu yaptıklarınızın, ancak beş milyona iş aş da yaratabildiğinizde, 21 milyonu yoksulluktan kurtarıp gelirlerini insanca yaşama düzeyine yükselttiğinizde bir anlamı olabilir.
Hiç sıkılmadan tüm bunların alacaklarını, ödemelerini de dolara Avro’ya bağladınız. Çünkü bu iflas halini ta o zamandan biliyordunuz. Hani siz dolarla alışverişi yasaklamıştınız ya...
“Cebimizden hazineden kırk kuruş çıkmadı tüm bunlar için, biz ekonominin kitabını yazdık, biz büyük ekonomistiz” diyorsunuz ya, tüm bu palavraların ardında da bu yap-işlet-devret kazığının giderek daha büyük olarak hazineye ve millete sokulduğu gerçeği duruyordu.
Bu şirketlere milletin hazinenin ödeyeceği paralar, dolarla birlikte 900 milyar TL artıyor (Evet dokuzyüzmilyar TL, Prof. Uğur Emek’in hesabı, Şehriban Kıraç’a açıklaması) ve hepsini bu yoksul halkın sırtına bindiriyorsunuz.
Bir sevinecek şu kalmış size: Çin 53 milyon dolarlık beyaz eşya yatırımını Eskişehir’de yapıyor. Artık iç pazarı, yerli üretici şirketlere dar edip yabancılara teslim etmek için de gerekli önlemleri alırsınız. Yazık...
Tabii ki erken seçime gidecek yüz yok. 2015 Kasımı’nda seçimi dört yıl erkene alırken demek ki ülke bir kabile devletiydi! Tabii ki gitmezsiniz, daha batırılacak çok şey var ülkede!
Yine aynı mavra, her kapıyı çalacaksınız.. Çalın çalın, milletin kapısını da çalmayın da!
Evet, AKP adamlarına göre, dış güçler ülkeye çökmüş millete operasyon yapıyor!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
