Tarih:
29.05.2017
Yargıya müdahaleye gerek kalmadı... Alçı, yanıldığını düşünür mü?
Nagehan Alçı şu algıyı yaratma peşinde: Medyaya bu operasyonun Cumhurbaşkanı ile ilişkisi yok, bu tamamen yargının yanlış değerlendirmesi.
Nagehan Alçı, son zamanlarda Cumhuriyet’e ve Sözcü’ye yapılan “FETÖ’cülükten..” uyduruk operasyonlara isyan halinde. En çok FETÖ’ye yarıyor, bu operasyonları kullanıyorlar, savcılara hâkimlere sesleniyorum... biçiminde yazılar yazıyor.Dahası, Cumhurbaşkanı’nın uçağından yazıyorum diyerek, bakın Cumhurbaşkanı’nın bu konuda onayı yok anlamı çıkartılabilecek bir sesleniş de yaptı “adalet”e!
Arkasından Oğuz Güven gözaltına alındı ve tutuklandı, sonra da Sözcü’ye operasyon patlamıştı.
Nagehan Alçı şu algıyı yaratma peşinde: Medyaya bu operasyonun Cumhurbaşkanı ile ilişkisi yok, bu tamamen yargının yanlış değerlendirmesi.
Acaba “yanılıyor olabilir miyim yoksa bunlar doğrudan iktidarın izni ile yapılıyor olamaz mı?” biçiminde düşünmüş müdür?
Bu olasılığı da göz önüne alarak yazılarında direniyorsa, aferin derim.
***
Gazetelere-medyaya bu operasyon, siyasal... Baştan sona yargıyı nüfuzu altına almış bir iktidar, hoşlanmayacağı, kendisini zor durumda bırakacak bu operasyonlara evet demez.
Bundan zerre şüphem yok.
Bu operasyonlar FETÖ’ye yarıyor, diye bir derdinin olduğunu da sanmıyorum. Önceki yazımda belirttiğim gibi, FETÖ’yü bir sopa-alet olarak kullanıyor.
Bir zamanlar FETÖ ile birlikte nasıl ordunun, muhalefetin, medyanın, iş dünyasının, yargının defterini dürüyorlardıysa, şimdi de FETÖ silahıyla muhalefeti susturuyor. En büyük FETÖ’cü dostları, yedikleri ayrı gitmeyen, başkalarına FETÖ’cüsün diye saldırıyor.
Onlara devlet ve toplumda terör estirmeleri için olanak yaratan, dahası, 250 kişinin canına kastedecek büyük bir darbe girişiminde bulunacak kadar tüm fırsatları sunan bir iktidar yüzsüzlüğü ile karşı karşıyayız.
Yargıya müdahale gereksiz
Yargıya müdahale edemeyiz, iktidardan gelen en son ses bu.
Hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı böyle dillendirdi.
Oysa bugüne kadar Cumhurbaşkanı’nın yargıya yaptığı müdahaleler, “kararlarını tanımıyorum”a varıncaya kadar, bir kitap bölümünü doldurur.
Ama şimdi adalete müdahale etmelerine gerçekten gerek kalmadı.
Çünkü hem tepeden tırnağa mekanizma yeniden siyasal olarak şekillendirildi, hem de “adalet” neyi nasıl yapacağını öğrendi.
Bir işaret tamam. Dahası eskisi gibi artık işarete bile gerek yok.
***
Cumhurbaşkanı’nın nerede olduğunu haber yapıp darbecilere yol gösterdi, gibi kargaların gak sesleriyle güldükleri bahaneyi, adaletin işgüzarlığı veya iktidara yaranma/göze girme veya bazı FETÖ’cü kripto elemanların kendilerini temize çıkarma gayreti olarak görmek, abesle iştigaldir.
Artık muhalif medyayı tam baskı altına alma-susturma işlemi aşamasına geldik gözüküyor.
***
İktidarın medyaya ne kadar büyük önem verdiğini herkes biliyor. Canlı yayında bile müdahalelere varıncaya kadar. Bir havuz medyasının oluşturulmasının öyküsü birkaç kitap eder.
Medyaya saldırılar en küçük fırsatta, en küçük bahane ile sürüyor. Bir bakmışsınız, sevilmeyen bir olguyu haber başlığı yaptı diye, bir haber sunucu topun ağzına konuyor.
Medya özgürlüğünde Türkiye dünyanın en karanlık ülkelerinden biri, tüm uluslararası göstergeler bunu gösteriyor. Bırakın bu endeksleri.. bizzat şimdi yaşananlar bile tüm göstergeleri patlatır.
Bu basit denklem, tutmaz
Bu açıdan bakıldığında, önümüzdeki 2-2.5 yıllık süreyi, tayin edici görüyor iktidar: Ne kadar susturursak, ne kadar kamuoyunu gerçeklerden uzaklaştırır ve manipüle etmeyi başarırsak, seçimleri o kadar lehimize sonuçlandırırız.
Mesela eyy Hitlerci Almanya, ey faşist Avrupa teraneleriyle, göbeğini kaşıyan adam olarak saydıklarından yüzde 1 oy devşirdiklerini belirtiyorlar. Referandum bitince, dediğimiz gibi, şimdi gel barışalım aşamasına geçtiler.
Buradan çıkardıkları sonuç “evet, seçmeni manipüle edebiliriz”dir.
O halde strateji, muhalif medyanın yayılmasını önlemek üzerine kurulmuş gözüküyor.
Basit bir denklem. Tutmaz.
Çünkü insanları yaşadıkları gerçek koşullarla aldatmanın olanaksız olduğunu düşünüyorum.
Yaşayacağımız çok ilginç süreçlerin başındayız...
***
RTE, Nagehan’ın yazdıklarına bıyık altından gülüyordur, sizce de öyle mi?
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI