Orhan Bursalı; Bu salt CHP’li belediyeleri boğmak değil, iktidar kendisine oy vermeyen millete karşı da hıncını dile getirmektedir. Çünkü en nihayetinde hizmet eksikliğinden etkilenecek olan milletin kendisidir.
Trabzon’un bir ilçesi CHP’ye geçti ya, oradaki AKP’liler utanmazca partisine ve Saray’a baskı yapıyor: Görevden alına, yerine kayyum atana!
Açık seçik, belediyenin gelirlerini paylaşacaklar, zıkkımları kesildi!
Esenyurt’ta ne oluyor; CHP’liler grup grup her gün belediye önünde toplanıp nöbetlerini sürdürüyor ve bir açıklama yapıyorlar. Haber merkezimiz öyle diyor. Fakat medyayı taradım son 10-15 günde oradan yükselen ciddi bir habere rastlamadım. Demek biraz daha farklı şeyler yapmalı.
Şunu vurgulamak istiyorum: Millet iradesine saygısı olmayan bir iktidar yapısı oluştu.
Onca Saray yap, yüz milyarlar harca, sonra başkaları, mesela CHP’liler gelsin otursun, bu kabul edilebilir bir şey değil.
AKP ilk dönemlerinde milli irade milli irade demekten kırılıyorlardı!
Evet 2015’e kadar ki seçimleri milli irade teraneleriyle aldılar.
Hep mağdur bir iktidar vardı milletin karşısında!
Öyle ki katıldığım TV tartışmalarında mesela anayasa ve yasalara uymayan politikalarını eleştirdiğimizde, iktidarın ekranlardaki muhafızları, millet beğenmiyorsa sandıkta değiştirsin efendim, bırakın milletin iradesi karar versin buna, ağızlarına yapışmış sözcüklerdi (eski laf, ağızlarında pelesenk olmuş).
Yani kendilerini iktidara getiren sistemi, anayasa ve yasaları hiçe saymak sıradan ve kabul görmüş bir uygulama olmuştu.
İktidar otoriterleştikçe ve tek adamlaştıkça, milli irade demek=AKP’nin sürekli iktidarda kalması anlamını kazandı.
Anayasa ve yasalar, aynı zamanda milli iradenin ta kendisidir, konuyu bu açıdan tartışmadık hiç. Çünkü bu kurumsal yapı, milletin oyuyla, benimsemesiyle ve onaylanmasıyla gerçekleşmiştir. Milletin iradesidir bu yapı.
Yerel seçimler bu yapının olmazsa olmazıdır ve milletin yerelde kendisini kimin yöneteceği konusunda eylemsel ve çok temel bir milli iradedir.
İktidar, yerel seçimler yerine başarabildiği kadar kayyum sistemini geçirmeye çalışıyor.
Bir punduna uyduruyorlar, ellerinde bir terör yasası suçlaması var ve bu iddiayı isterlerse herkese bulaştırabilirler.
Prof. Ahmet Özer hâlâ içeride tutuluyor.
Belediye önünde grup toplanmasının ateşi söndü.
Esenyurt halkının seçmeninin de sürekli olarak belediye başkanlarını sahiplenmeleri gerekir.
Belediyelere, “Silkeleyin” talimatından sonra uygulanmaya başlanan hacizler de aslında belediyelere bir başka tür, bu kez iş yaptırmazlık kayyum uygulamasıdır.
Bu salt CHP’li belediyeleri boğmak değil, iktidar kendisine oy vermeyen millete karşı da hıncını dile getirmektedir. Çünkü en nihayetinde hizmet eksikliğinden etkilenecek olan milletin kendisidir.
SGK borcunu vermiyor, inandırıcı olmayacak. Çünkü SGK’ye borç takanların yüzde 90’ı AKP’nin kolu kanadı altında semiren şirketlerdir.
SKK borcunu tahsil etmek istiyorsan eşit davranman gerekir. Sadece belediyelerin değil şirketlerin de tepesine binmek gerekir.
Borcunu ödemeyen herhangi bir yandaş şirkete haciz uygulamasına şahit olan var mı?
AKP’yi mağduriyet edebiyatı (kısmen doğru) güçlü bir iktidar yaptı.
Halkın bu konuda vicdanı var.
Önceki belediye seçimlerinde Ekrem Bey’i 800 bin oy farkla yeniden seçti İstanbul’un vicdanı.
AKP bunu görmüyor mu, görüyor.
AKP’yi ekonomik krizin yanında, yarattığı çok geniş mağduriyetler götürecek.
İki şartla:
1- seçimlerin yapılması ve çalınmaması (ki bu olasılık artık her geçen zaman büyüyor).
2- CHP’nin gerçekten bu durumu kullanabilme becerisi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
