loading
close
SON DAKİKALAR

CHP, Godot’yu beklemesin; Godot CHP’nin kendisidir; tek yolu, resmen adayı ile seçimi başlatmaktır

Orhan Bursalı
Tarih: 21.01.2025
Kaynak: istanbulgercegi.com

Orhan Bursalı; Özgür Özel’in kızgınlık ve adeta çaresizlikle yaptığı “CHP’ye bir savaş açılmıştır ve biz bu savaşı görüyoruz” açıklamasını dinleyince ben de kızgınlıkla düşüncelerimi ve naif çözüm önerimi yazmak istedim.

Özgür Özel, cumhurbaşkanını seçime çağırıyor bir süredir. 

Herkes biliyor ki Erdoğan kendi istediği zamanda seçime gider. Takvimi bellidir.

Diyelim ki 100 bin, 500 bin ve giderek artan sayıda seçmen alanları doldurdu, uzun süre seçim için baskı yaptı, o zaman cumhurbaşkanı zorunlu olarak kabul eder mi seçimi, tartışmalı konudur. 

CHP’nin bu kalabalıkları seferber etme yeteneği var mıdır, veya yurttaş kendiliğinden alanları hemen seçim için doldurur mu?

Bunun için nasıl bir kıvılcım gerekir, kimse bilmez. Gezi’yi düşünün.

Godot’yu mu bekleyecek CHP.

Hayır, Godot CHP’nin kendisidir ve üzerindeki yoğun baskıdan kurtuluşunun ve meydan okuyuşunun tek yolu, resmen seçimi başlatmak ve adayını açıklamaktır.

MEYDAN OKUMA NEDİR?

“Seçimi açıkla” bir meydan okuyuş değildir.

“Tarihini açıkla, adayımız hazır bizim” demek de öyle.

Erdoğan adaylığını açıklamıştır, seçim tarihi de aşağı yukarı bellidir.

Seçim sürecini ilan etmiş ve harekete geçmiştir.

Daha neyi bekliyorsunuz? 

CHP’yi zerre kadar anlamıyorum, ayak sürtüyor ve inisiyatifi sürekli iktidara veriyor, o da oyununu oynuyor.

Adayını açıklamamakla Ekrem İmamoğlu’nun da her açıdan zorluğunu artırıyor. İşte hakkında bir soruşturma daha açıldı.

Erdoğan’ın karşısındaki bir belediye başkanıdır.

Ama Erdoğan’ın karşısında cumhurbaşkanı adayı olsa, çok daha farklı bir siyasal durum yaratılacaktır.

Aday açıklanınca neler olması gerektiğini, arkadaşım Müfit Akyos şöyle anlatıyor. Biraz özetleyerek aşağıya alıyorum.

GENİŞ TOPLUMSAL DESTEK

Özgür Özel’in kızgınlık ve adeta çaresizlikle yaptığı “CHP’ye bir savaş açılmıştır ve biz bu savaşı görüyoruz” açıklamasını dinleyince ben de kızgınlıkla düşüncelerimi ve naif çözüm önerimi yazmak istedim.

Aslında savaş CHP’ye değil, uzunca bir süredir doğrudan Cumhuriyetimize, geleceğimize, toplumumuza açılmıştı ve geçmişin “sürekli devrim teorisi” gibi “sürekli darbe” biçiminde devam etmekteydi. Yanıtı da toplumca olmalı. Önce Kürtlerle. Bir süredir telaşla ve zorlamayla “üç kişi” tarafından bu yönetimle işbirliği içinde yürütülmeye çalışılan “çözüm süreci” çabalarının, DEM’den ve tabanından da kopuk (veya ilgisiz) ve fakat “yetmiş iki milletçe” Suriye üzerinden yürütülen emperyal çabalarla ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır.

İŞTE İLK NAİF BEKLENTİM

DEM’in ve aklı başında Kürtlerin, “Gerçek sorunumuz bu yönetimledir. Türkiye’nin hepimiz için insanca yaşanabilir bir ülke olması için birinci öncelik bu yönetimden kurtulmaktır. Başta CHP olmak üzere Türkiye’nin bütün demokrat, ilerici, sosyalistleriyle koşulsuz birlikte mücadeleye varız” diyebilmeleridir. Bunu onlar düşünemiyor veya diyemiyorlarsa CHP’nin DEM’e ve tabanına bunu hatırlatması ve öncü olması gerekir.

İKİNCİ NAİF BEKLENTİM

Yaşananlara pek bir steril duran Türkiye “solu”nun demokrasi mücadelesine çağrılmasıdır. Hedef bellidir; “demokratik, insan haklarını esas alan bir ülkenin inşası”. Yeterince ortak bir payda değil midir, her gün yeni bir kötücül atakla inşa edilen otokratik İslamcı rejime karşı? Elbette ön görüşmeleri hızlı ve samimi bir şekilde yürüterek çağrıyı yapacak olan CHP’dir.

ÜÇÜNCÜ NAİF BEKLENTİM

CHP’nin “savaşı” önce kendi tabanına, sonra yukarıda işaret edilen taraflara hızla anlatarak “kurucu parti” olarak, kurulmuş olan değeri korumak üzere -diğer her şeyi arka plana atıp- yola çıkmasıdır.

Eğer CHP yönetiminin tespiti, CHP dışı sol kesimin sloganı, “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz” olmuş ise yolun yarısı alınmış demektir.

Sonrası için yapılacaklar ise naif bir umut olarak yukarıda ifade edilmiştir.

***

Akyos’un bu düşüncelerine katılmayacak var mı?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları