loading
close
SON DAKİKALAR

Daron Acemoğlu, anlattıklarında Türkiye vardı

Orhan Bursalı
Tarih: 15.10.2024
Kaynak: Orhan Bursalı - Cumhuriyet

Orhan Bursalı; Kendini adeta yoksulluğun kaynaklarını anlamaya ve analiz etmeye adadı. Klasik büyüme ve kalkınma teori ve modellerine farklı bir perspektifle yaklaşıyor.

Türkiye ile bağı çok derin, ülke ekonomisini çok yakından izliyor ve sık sık uyarıcı konuşmalar yapıyor. En son İş Bankası’nın “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” konferansının da seçkin konuşmacılarından biriydi. Konuşmasında dünyada 6 akımın “yapay zekâ, eşitsizlik ve istihdam; yaşlanan nüfus; iklim değişikliği; makroekonomik dengesizlikler; dünya ekonomi düzenindeki değişimler; demokrasi krizi”nin dünyayı etkileyeceğini, geleceğin çok çalkantılı geçebileceğini ve tüm ülkeler bu akımların sonuçlarını öngörmeli ve hazırlıklı olmalı, dedi. Bu 6 konuyu da anlattı.

Daron Acemoğlu, Türkiye ile ilgili değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye aktardığım bu akımlara ve teknolojinin getirdiği sonuçlara hazır mı? 100 yıl önce hayatta en hakiki mürşit ilimdi ama şimdi bir tek ilim değil. O ilmi alıp teknolojiye uygulamak gerekiyor. Buna hazır mı? Hayır, ne yazık ki hazır değil. Çünkü Türkiye, aynı dengesizlikleri çok daha ciddi bir şekilde yaşıyor. Türkiye, hiçbir zaman Çin, Güney Kore, Tayvan, Singapur gibi bir büyümeye ulaşamadı. Gelecek 20 yıl kritik bir süreç. Bu 6 akım dünyayı değiştirecek ve buna hazır olmayan ülkeler daha da geri kalacaklar. Türkiye’nin ekonomik olarak, bilimsel olarak, siyasi olarak bu akımlara hazır olması lazım ve bence bunun şu anda başlaması lazım” dedi.

Şüphesiz, iktidarın ekonomi politikalarının yanlışlığını hep gösterdi Acemoğlu.

Yaptığı araştırmalarla da Ekonomi Nobel Ödülü ile onurlandırıldı. Ödülü aynı konularda beraber de çalıştığı Simon Johnson ve James Robinson ile paylaştı.

‘ULUSLARIN DÜŞÜŞÜ’ HARİKULADE ARAŞTIRMA

Dünyada ülke ülke kıta kıta neden bazı ülkelerin ileri gittiğini ve bazılarının geri kaldığını açıklıyordu. Küresel eşitsizlik ve bu eşitsizliğin nasıl giderilebileceğini, geri kalan ülkelerin ne yapmaları gerektiğini tüm yayınlarında dile getirdi. Güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, demokrasi, kurumsal yapıların varlığı ekonominin gelişmesi için de olmazsa olmazlardı. Küresel eşitsizliği ve refah farklarının nedenleri, başlıca konularıydı.

Türkiye’de iktidarın, politikacıların kendi ülkesinden çıkan bu dünya çapındaki insanın çalışmalarından öncelikle ders çıkarması gerekirken Acemoğlu’nun söylediklerinin tam tersini uyguladılar. Sonuç ortada... Akıllarına gelen ise Davutoğlu zamanında Daron Bey’e Avrupa’da büyükelçilik önermekti!!!

Dr. Acemoğlu, ödül açıklandığında Atina’daydı. Orada “Sömürgeciliğin iyi mi kötü mü olduğunu sormaktan ziyade, farklı sömürge stratejilerinin zaman içinde varlığını sürdüren farklı kurumsal kalıplara yol açtığını belirtiyoruz” dedi. O zamanki sömürge stratejilerinin ve sömürücü kurumlarının (siyasal iktidarların ve kurdukları düzenin) bugün de kontrolü ellerinde tutmak için kendilerine kısa vadeli çıkarlar sağladığını, oysa ancak kurumların ülkeleri uzun vadeli refaha giden bir yola sokabileceğini belirtiyor Acemoğlu.

Ne kadar Türkiye’deki durumu net anlatıyor. Bu noktada Acemoğlu, demokrasi olmayan ülkelerin ekonomik ilerlemeyi hızlandırmak için ülkenin kaynaklarını hızla kullanmak da dahil olmak üzere büyümeye giden yollara seferber etmesine de işaret ediyor. Ama otoriter ekonomik büyümeyi ise “genellikle daha istikrarsız ve daha az yenilikçi” olduğunun da altını çiziyor.

YOKSULLUĞUN KAYNAKLARINA ADADI

4 yıl önce Bahçeşehir Üniversitesi’nde Nobel bekleyen 3 bilim insanımız üzerine konuşmamda, şüphesiz Acemoğlu da vardı. Dünyada da beklentiler yüksekti. MIT başkanı 4 yıl önce Acemoğlu’nu MIT profesörlüğünden enstitü profesörlüğüne yükseltmişti. Bu en yüksek onurdu. Ve Nobel komitesine de Daron Acemoğlu’nun adayları olduğunu üstü açık veya kapalı ilan etmişti. Şöyle demiştim:

İLGİ ALANLARI: Yüzlerce makalesi şu konuları içeriyor: Siyasal ekonomi, ekonomik kalkınma, ekonomik büyüme, gelir ve ücret dengesi eşitsizliği, beşeri sermaye teorisi, işgücü ekonomisi... Kurumların ekonomik gelişim ve siyasal ekonomideki yeri. Gelir ve ücret eşitsizliği, ağ ekonomisi, yenilikçilik...

Kendini adeta yoksulluğun kaynaklarını anlamaya ve analiz etmeye adadı. Klasik büyüme ve kalkınma teori ve modellerine farklı bir perspektifle yaklaşıyor.

Muazzam bir çalışma var ödülünün ardında. Helal olsun.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları