Orhan Bursalı; Peki yıllardır bu böyle de niye bu tiyatro sahnesinde Türk-İş rol alıyor çünkü bir kolu iktidarla. Sonuçta 22 bin liraya sinirleniyor, tepki olarak da artık komisyona bizi çağırmasınlar oluyor.
Bir Asgari Ücret Komisyonu varmış. Türk-İş vb. de bu komisyona üyeymiş. İki de toplantı yapmışlar. iktidar ve patronlar ağırlıktaymış. Yıllardır burada hep hükümetin kararı geçerli olurmuş. Ama Türk-İş ve diğerleri bu komisyona hep katılırlarmış. Bu kez iktidar komisyonda hiçbir rakam açıklamamış. Peki ne yapmış? Gece yarısı asgari ücreti ilan etmiş: 22 bin lira.
Komisyonda bile rakam/oran tartışılmamış asgari ücreti küt diye açıklaması, aslında iktidara yakışan davranıştır, komisyon üzerindeki şalı çekip almış ve masada aslında birtakım heykellerin oturduğunu tüm millete göstermiş oldu.
Peki yıllardır bu böyle de niye bu tiyatro sahnesinde Türk-İş rol alıyor çünkü bir kolu iktidarla.
Sonuçta 22 bin liraya sinirleniyor, tepki olarak da artık komisyona bizi çağırmasınlar oluyor.
Gidersiniz. Maaşlarınız tıkırında. Temsil ettiğiniz çalışan kitlesinin yaşam hakkını bile savunamayacak bir kurumsunuz. Buna tepki olarak çalışanlarınızı üyelerinizi bir protesto mitingine bile çağırma yüreğiniz kalmamış.
Asgari ücret bu yılın ortalarında aslında açıklanmıştı. IMF ve uluslararası finans kapitalin insanı bakana söylemişlerdi, ülkenizi ucuz tutun, enflasyon oranında zam yatırıma kapınızı kapatır.
İhracatçı patronlar da yılın ikinci yarısından itibaren ağlamaya başlamışlardı: Doları serbest bırakın, uçsun; asgari ücreti sıkı tutun, ihracat yapamıyor, para kazanamıyoruz.
Döviz açığını bir türlü kapatamayan (on yıllardır) iktidar, ülkeyi sürüklediği ekonomik uçurumun bedelini tabii ki bu millete ödetecekti. Çalışanlar üç kuruş alacak, emekliler sürünecek ve ağlaşacaklardı. Ülkede kurulu ekonomik düzenin kuralları buydu.
Adamlar krize çare olarak üç yıl önce “mucize formül” bulmuşlardı, dünyaya yeni bir ekonomik model öneriyorlardı: Faiz enflasyonun nedenidir. Bu nedenle faizi düşürdüler. Dini dogmaları vardı: Nas. Her yıl milyarlarca dolar ve TL içeriye ve dışarıya, aldıkları borçların karşılığı faiz ödemiyorlarmış gibi. En büyük aldatma böyle başladı ve iki yıl içinde ekonomi gümledi.
Bu arada doları tutmak için dövize bağlı kur korumalı mevduat hesapları açarak, birkaç trilyon lira bu hesapların sahiplerine aktardılar. Hâlâ ödüyorlar. Ödedikleri asla faiz veya nas değildi.
Üç yıl içinde halkın büyük oranı sürünüyor ve para babaları dolar ve TL milyardarlığına terfi ediyordu. Eşitsizlik tepe yedi kat gök yüzüne vurdu.
Kim söylemişti Allah ile aldatma diye?
Eğer böyle bir korkuları olsaydı, bunlar olmazdı.
Cumhurbaşkanı grup konuşmasında tabii ki asgari ücret konusunda bir şeyler söyleyecek.
Çalışanları milleti enflasyona ezdirmedik diyecek, konuşmasına dua ile başladı.
Enflasyon yıllık yüzde 80, TÜİK gibi kurumları bile yüzde 45 diyor.
Yüzde 30 zamla milleti enflasyona ezdirmemiş oluyorlar.
Sonra uzun uzun Suriye zaferi hikâyeleri...
Ne demişti Fransız kraliçesi halkın açlığı konusunda, ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin.
Hiç olmazsa onlara pasta düşüyormuş.
Bize Suriye düştü...
Ye babam ye.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
