Nedir Cumhuriyet?
Sinan meydan; Dile kolay! Kurulduğundan beri içeriden ve dışarıdan gizli açık birçok saldırıya uğrayan bağımsız, üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında...
“Çağdaş bir cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, insanca yaşamanın neye bağlı olduğunu öğrenmesi demektir.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Dile kolay! Kurulduğundan beri içeriden ve dışarıdan gizli açık birçok saldırıya uğrayan bağımsız, üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında...
Dün, her zaman olduğu gibi yine cumhur (halk) Cumhuriyetine sahip çıktı. Cumhuriyet Bayramımızı ulusça çok büyük bir coşkuyla kutladık.
İNGİLİZLERİN SUYA DÜŞEN HAYALİ
Kurulduğunda, bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Cumhuriyetimiz, 101 yaşında… Evet, evet yanlış okumadınız! Kurulduğunda bazı İngiliz yetkililer Cumhuriyetimize sadece iki yıl ömür biçmişlerdi.
Örneğin, İngiltere Yüksek Komiser Vekili Henderson, 20 Kasım 1923’te Londra’ya Lord Curzon’a gönderdiği bir raporda şöyle diyordu: “Ben bugünkü Büyük Millet Meclisi’nin iki yıllık ömrü olacağını ve Ankara’nın da en az iki yıl başkent kalacağını sanıyorum…” (Bilal Şimşir, Ankara, Bir Başkentin Doğuşu, s.268)
İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi R. Lindsay, 24 Mayıs 1925’te, Londra’ya gönderdiği bir raporda aynen şöyle diyordu: “İngiltere ve Batılı devletler Ankara’ya karşı sistematik olarak direnirlerse Türkiye’deki yeni rejim (cumhuriyet) ve Mustafa Kemal devrilebilir.” (Şimşir, s.232, 336)
Dönemin emperyalist İngiltere’sinin çokbilmiş diplomatlarının beklentisi ve hayali boşa açıktı. Türkiye Cumhuriyeti, Şeyh Sait İsyanı gibi gerici, bölücü kalkışmalara rağmen ayakta kalmayı başardı.
ATATÜRK’ÜN ESERİ
Kim ne derse desin, Cumhuriyetimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün eseridir. 1920’lerde Türkiye’de meşruti monarşiden cumhuriyete geçilecek ne siyasal, ne de sosyo-kültürel ortam vardı. En açık görüşlü aydınlar, devlet adamları ve askerler, -Atatürk’ün silah arkadaşları da dahil- en fazla yeniden meşruti monarşinin kurulmasını hayal edebiliyorlardı. Atatürk, bir plan dahilinde, son derece akılcı bir stratejiyle adım adım Türkiye’yi cumhuriyete taşıdı. Yeri ve zaman gelmeden “cumhuriyet” sözcüğünü kullanmadı; ısrarla “milli irade”, “hâkimiyeti milliye” kavramlarını kullandı. Kendi ifadesiyle “Cumhuriyeti vicdanında milli bir sır olarak sakladı.” Dönemin koşullarında buna mecburdu.
Cumhuriyet, 29 Ekim 1936
Atatürk, siyasal rejim olarak cumhuriyeti “millet egemenliği” ve bazen de “demokrasiyle” eş anlamlı olarak kullanıyordu. Şöyle demişti: “Demokrasi ilkesi, egemenliğin millette olduğunu, başka yerde olamayacağını gerektirir. Bu suretle demokrasi ilkesi, siyasi kuvvetin, egemenliğin kaynağına ve meşruiyetine temas etmektedir. Demokrasinin tam ve en belirgin hükümet şekli cumhuriyettir.” Atatürk için siyasal rejim olarak cumhuriyet, kutsal nitelik kazandırılmış, babadan-oğula geçen saray saltanatın yerini kayıtsız şartsız millet egemenliğinin almasıdır. Atatürk için cumhuriyet “Ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık, korku ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.”
Atatürk için cumhuriyetin, siyasal rejim olmanın ötesinde çok daha geniş bir anlamı vardı. Atatürk için cumhuriyet, Türkiye’de siyasetten hukuka, eğitimden ekonomiye, kadın haklarından kültür-sanata her alanda çağdaşlaşmak, yine kendi ifadesiyle “muasırlaşmak” demekti.
CUMHURİYET NE MİDİR?
Cumhuriyet, her şeyden önce “millet egemenliğine” dayanan bir siyasal rejimdir. Gücünü Tanrı’ya dayandıran, sarayın, sultanın değil, gücünü çağdaş hukuktan alan milletin egemenliğidir cumhuriyet.
Aklın, düşüncenin ve vicdanın özgürlüğüdür cumhuriyet.
Akıldır, bilimdir, çağdaş uygarlıktır cumhuriyet.
Kulun yurttaşa dönüşmesidir cumhuriyet.
Çağdaş hukuk önünde yurttaşların eşitliğidir cumhuriyet.
Soyadına sahip özgür bireydir cumhuriyet.
Tüm yurttaşların din ve ırk farkı gözetilmeksizin ay yıldızlı bayrağın gölgesinde ulus olabilmesidir cumhuriyet.
Bacası tüten fabrikadır cumhuriyet.
Ekili tarla, bozkıra dikili ağaçtır cumhuriyet.
Okula giden kız çocuğudur cumhuriyet.
Bir zamanlar Anadolu’nun kuş uçmaz, kervan geçmez köylerindeki tek katlı ilkokuldur Cumhuriyet.
Kadının medeni ve siyasal haklarına kavuşmasıdır cumhuriyet. Çalışan, üreten, yöneten, sanatla, sporla uğraşan, hayata katılan, eşit ve özgür kadındır cumhuriyet.
Halkın aydınlanmasıdır cumhuriyet.
Atatürk’ün deyişiyle “Bilhassa kimsesizlerin kimsesidir cumhuriyet.”
Özgür ve bağımsız, insanca, uygarca yaşamaktır cumhuriyet.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN AYIRICI ÖZELLİĞİ
101 yıl önce Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin en önemli ayırıcı özeliği laikliğidir. Atatürk, Cumhuriyeti adım adım, aşama aşama laikleştirmiştir. Bu nedenle 1923’te kurulan “Cumhuriyet” 1937’de laikliğin anayasaya girişiyle tamamlanmış ve “laik Cumhuriyet” olmuştur.
Laik Cumhuriyet, her şeyden önce aklın, vicdanın ve kadının özgürlüğüdür.
Türkiye’de;
- Ulusal egemenliğin ve demokrasinin,
- Düşünce ve vicdan özgürlüğünün,
- Bilimde, sanatta, kültürde gelişmenin,
- Toplumsal aydınlanmanın,
- Tam bağımsızlığın,
- Yurttaşların eşitliğinin,
- Ulusal birlik ve bütünlüğün,
- Kadın haklarının,
- Sosyal hukuk devletinin,
- Uygar yaşamın garantisi laik Cumhuriyettir.
Bu nedenle Türkiye’de laik Cumhuriyete düşmanlık ulusal egemenliğe ve demokrasiye, düşünce ve vicdan özgürlüğüne, bilime, sanata, toplumsal Aydınlanmaya, tam bağımsızlığa, ulusal birlik bütünlüğe, kadın haklarına, uygar yaşama düşmanlıktır.
Cumhuriyet 101 yıldır dışarıdan emperyalist, içeriden gerici ve bölücü saldırılara uğramaktadır. Bazı konularda derin yaralar almıştır. Cumhuriyetimizin ruhu, kalbi durumundaki laikliği olabildiğince aşındırılmıştır, aşındırılmaktadır. Siyasal rejim olarak cumhuriyet, başkanlık sistemi ile uygulamada bir tür meşrutiyete dönüşmüştür. Şimdi de anayasa değişikliği ile Cumhuriyetimizin çimentosu ulus bilinci ve üniter devlet yapısı hedef alınıyor.
Cumhuriyetin 101. yılında Türkiye Cumhuriyeti’ni gerçekten seven bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak Atatürk’ün şu isteğini yerine getirmenin gururunu yaşıyorum: “Cumhuriyeti, onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Cumhuriyet ilkelerini sevdiriniz. Bunu kalplere yerleştirmek için hiçbir fırsatı ihmal etmeyiniz.”
Yaşasın laik Cumhuriyet! Nice 101 yıllara...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları