Başkanlık rejimine ‘Alışamadık’a alışmamak
Şükran Soner; Sayıları bir avuç kalmış yandaş baroları çıkarın 76 baro başkanının ortak açıklamasında, “Ucuz enerji herkesin hakkıdır” tezinin, hukuksal gerekçelerine ayrıntıları ile yer veriliyor. Sürüp gitmekte olan hukuksuzluklar zicirinin halkaları sıralanıyor.
Seçim süreci, seçimlerin yapılmasına ilişkin yargı kararları, yargının tarafsızlığı, seçim sonuçları.. Çok ama çok tartışmalı, dünyada bir benzeri, örneği olmayan partili başkanlık modeline geçişimizin ardından etkin bir protesto kampanyasını anımsıyor musunuz? “Alışamadık” afişli, sloganlı eylemler uzun soluklu olmuştu. Ancak toplumsal karşı duruşa, eleştiriye tıkalı kulaklar aldırmayıp, dişe dokunur bir sonuç da alınamayınca zamanın törpüsü işlemiş, bal gibi de alışılmış bir tablo ortaya çıkmıştı..
O günlerden bugünlere köprülerin altından çok sular aktı.. Dünyada bir örneği, benzeri söz konusu olmayan, partili başkanlık rejiminin icraatları ile Saray’dan, tek adam rejimi olarak yaratılan yürütmenin içinden, ülkenin kanun yerine, kanun gücündeymiş gibi kararnameler ile yönetildiği bir düzen üretildi. 15 Temmuz’un dramatik, halktan insanların sokaklarda ölümü göze almaları, ölmeleri karşılığı amacına ulaşamayan bir FETÖ darbesinin sonrası, Meclis’in başkanlık rejimlerindeki kadar güçlü, işlevsel yürütme gücüne egemen olması beklenmese bile, gücünün sıfırlara indirgenebileceği hiç ama hiç beklenmemişken.. bugünlere gelindi.
“Alışamadık” diye diye alışmış olmanın bedellerini ödüyor olmalıyız. “Bu kadar pahalı ödeyeceğimizi öngörebilmiş olsaydık da alışır mıydık” sorusunu sormak için çok geç kaldığımız ortada. Gelin görün ki artık yandaşlık duyguları, görevleri, çıkarları gereği bile olsa üzerlerine düşenleri, elbette kendilerine dönük haksız, hukuksuz kayırmalar, kazançlar karşılığı yapanların bile, bu yollarla yaşam standartlarını çok ama çok yükseltmiş olanların bile.. Yeni yaşam bedellerinin ağırlığında eziliyor olmanın ağırlığı ile seslerini yükselttikleri günlere gelmiş bulunuyoruz..
Yine ne yapıp edip, bir yol bulup, özetle “Muhalefet yaparken, siyasi stratejileri yanlış” gerekçelerini üretmedeki ustalıkları kıvamında olsa bile, güncelde öne çıkmış elektrik faturalarından başlayarak, benzin, doğalgaz fiyatlarına hepsinin birden dudak uçuklatan kendi ceplerine de dönük maliyetlerine isyan etmek noktasındalar. Sadık desteklerinden vazgeçmemiş olarak tek adam rejimine, halkı avutacak kimi önlemler alması yolunda uyarı üzerine uyarı yapıyorlar..
Kılıçdaroğlu’nun, elbette tek tek çaresiz fatura sahiplerinin “ödememe” bireysel kararlarının suç olmadığını söyleye söyleye, elektriği kesileceklerin başına gelecekleri anımsatma adına, Kılıçdaroğlu’na protesto için mum gönderme eylemi düzenlemeyi seçiyorlar..
***
Sayıları bir avuç kalmış yandaş baroları çıkarın 76 baro başkanının ortak açıklamasında, “Ucuz enerji herkesin hakkıdır” tezinin, hukuksal gerekçelerine ayrıntıları ile yer veriliyor. Sürüp gitmekte olan hukuksuzluklar zicirinin halkaları sıralanıyor.
Bu arada DİSK’in sadece son bir ay içinde halkın, yurttaşların bütünü için geçerli olan, yaşayabilmenin tüm alanlarına dönük zamlar, ödetilen bedellerin sonucunda, üretimin geriye püskürtülmesi ile ortaya çıkan işsiz sayıları veriliyor. Bir ayda toplam 314 bin yeni işsiz yaratmışız. Genç işsiz artış oranı yüzde 18’lik artış oranı ile 8 milyon 365 bine yükselmiş.
İzmir’den gazeteci milletvekilimiz Atila Sertel, bakanlığa verdiği gensoru önergesinden gelen verilerle ülkemizde yaşlı, engelli, evde bakım aylığı alanların sayısında 1 milyon 533 bine ulaşıldığının altını çizmiş. Söz konusu artık sadaka değeri bile kalmamış ayda 842 liralık yardımla, bu insanların nasıl yaşayabileceklerini sorgulamış.
Sıcak haberlerin taze verileri ile 2005 yılında 25 TL ile bir gram altın alabilen yurttaşımız, 17 yıl sonra bugünün fiyatları ile bir tavuk dürüm alabilecek noktaya gelmiş. Buzdağının görünen yüzünden sonra gerçek boyutuna bakıldığında ise özelleştirmelerin kurbanı olduğumuz gerçeği çıplak ortaya çıkıyor. “Özelleşsin güzelleşsin sloganı ile” devletin sanayi, ticaret, mesken tüm yaşam alanlarına dönük paylarının toplamı, 2004 yılından bu yana bile 15 kat olarak gerçekleştirilince, devletin o tarihlerde yüzde 31.86 olan payı da yüzde 16.5’e düşürülünce, yurttaşın yoksunlaşma, yoksullaşması yaşamın tüm alanlarına dönük olarak beş altı kat kayıplar yaşamış.
Yağmaların bireyseli, toplumsalındaki patlamalar da eklemlenince.. Özel örnek Merve-Ravza Kavakçı kardeşlerin bir tek Erdoğan yönetimindeki İstanbul Belediyesi kadrolarından aldıkları haksız, hukuksuz kayırmacı burslarla Amerika’da yazdıkları tezlerdeki karşılıkları, Atatürk-İnönü düşmanlıklarına, Hitler, Mussolini benzetmelerine dönüşmüş. İktidarlarının süper projelerinin sadece beşi üzerinden yapılmış listeye göre bir yıllık pandemi kapanma süreci içindeki kârları ise sadece 252.1 milyarcık oluvermiş..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları