Beynimize uzanan ahtapottan kurtulma, aklımızı başımıza alma...
Şükran Soner: Ne yazık ki gözümüzün içine baka baka, bu yasaklar çok ağır boyutlarda bu yerel seçimler boyunca da çok ağır ayaklar altına alındı.
Ülkemiz ve dünya gazetecilik örgütlenmelerinin, basın özgürlüğünün simgesi olarak, insan beynine uzanmış ahtapot gibi bir elin amblem olarak çizilmesi elbet boşuna değil.. İster siyasal otoriterleşmenin diktatoryal modellerinin yaşama geçirilmiş olmaları yoluyla, isterse sistemde güçler ayrılığının göreceli korunduğu başkanlık rejimleri, parlamenter rejimler içinde de, insan hakları, çoğunluk çıkarlarının, hak-hukuk- adalet- demokrasinin katledilmesinin en etkin yolu, aracı, medyatik güdüleme..
Basın özgürlüğünün simgesi; günümüzde doğrudan, açık diktatörlük rejimleri boyutlarında tehdidin, hak-hukuk-adalet, demokratik düzeninin, sandık biçimsel var olsa da gerçekten işleyebilmesinin yolunun, ancak medyatik güdülemeden arındırılmış özgür basın düzeninden geçmekte olduğu gerçeğini anlatabilmek için..
Emperyal, yerel, güçlü çıkar odakların kirli ittifaklarında, başı çektiğinin kanıtı, çağımızda medyatik güdüleme, iletişim araçlarının tekelleşme, kârlılık güçleri değil mi? Son Yeni Zelanda terör eyleminin sosyal medya üzerinden canlı yayınının yıkıcı gücü karşısında, öfke, önlem arayışları yeterince ders verici değil mi? En güçlülerin doğrudan silahlı, çok kanlı güç savaşlarından sonra, çağımızda terörün kullanılabilir sınır tanımaz boyutlarında alınmış yollardan sonra kaygılandıran gelecek tartışmalarının henüz başındayız.
***
Ancak bir ülkede hak-hukuk-adaletdemokrasinin işleyişinde günümüzde sandığın varlığının tek başına hiçbir anlam taşımadığı gerçeğini çoktan öğrendik.. İlk çarpıcı büyük ders kuşkusuz Hitler’in iktidara gelişi sayılabilir. Günümüze gelene kadar dünya ve ülkemiz ölçeğinde yaşanan gelişmelerde ise, evrensel kazanılmış, tartışılamaz öğretinin alfabesinde, sandık güvenliği, özgür seçim düzeni, seçmenin özgür iradesi ile oyunu kullanıp kullanamadığı gerçeklerinin ölçümlenmesinin ilkeleri yazılı..
Sandık güvenliğine ilişkin hak-hukukdemokratiklik sorgulamasında ülkemiz seçimleri çoktan sabıkalarıyla resmi raporlara girmiş konumda. Tek tek bildik uluslararası raporları yeniden saymaktan çok anımsatmak, önümüzdeki seçimler için daha özenli, sağlıklı bir denetim güvenliği anlamına gelebilecek mi? Kesin yanıtımız yoksa da en azından muhalefet cephesi ağırlıklı özenli itirazlar, çabalarla daha bir güvenli sandık ortamı için umutlar var.
Tek başına sandıkta hilenin yapılmaması önemli ama, seçmenin sandıkta güvenli, özgür iradesi ile, kendi çıkarları, gerçekleri için bilinçli olarak oy kullanabileceği anlamına hiç gelmiyor. İşte tam da bu nedenle ulusal ve evrensel geçerliliği olan ölçümlemelerde, bizim de hukukumuzda özünde var olan düzenlemeler, önlemler var. Başta bu dünyanın en otoriter Tekadam, Saray rejimi için de uyulması zorunlu olmazsa olmaz hukuk düzenlemeleri, yasakları söz konusu..
Ne yazık ki gözümüzün içine baka baka, bu yasaklar çok ağır boyutlarda bu yerel seçimler boyunca da çok ağır ayaklar altına alındı. Sayısız hak-hukuk-anayasal haklarımızın ihlali suçları, soluksuz sürekli işlenerek, bağımsız seçimlere bir kara leke olarak yazılmak ve Cumhur İttifakı ölçeğinde kalmamak üzere, kamu erkini kullanan pek çok kurum ve kişileri de kapsayacak biçimde pervasız işlenerek, doğal hakmış gibi algılatma boyutlarında işlendi durdu.
Öyle sınırsız, pervasız boyutlarda ihlal suçları dayanışması, işbirliğini gerçekleştirme boyutlarına vardırıldı ki.. Yüzde doksan beş üstü ele geçirilmiş güdümlü medya, sosyal medya, kamu gücünü kullananlar ittifakları halkalarında, çok net hükümleri olan seçim yasakları günlerinde de, tekmili birden kamu kaynaklı yayınların kullanılmasında ayıp olmayacak ölçekli kimi dengelerin kurulmasına bile gereksinim duyulmadı..
Saray, Tekadam rejimi bağımsız seçimlerin yasaklarının çiğnenmesinde, kara leke olarak yazılacak suçların göz göre göre işlenmesinede son seçim yasakları sürecinde kimi önlemleri almak yerine, göz yummayı neden seçmiş olabilir?
Cumhur İttifakı içinde ne pahasına olursa olsun yerel yönetimlerin her kademesi, artı muhtarlık seçimleri de içinde, kamu gücü, erklerinin açık açık, en yukardan en aşağı Tekadam, Saray rejimine bağlanması isteniyorsa..
Gücün tutkusunda işlenmiş suçları, bizim öngördüğümüz, görebildiğimizden çok daha ağır sonuçlarının, kendi yandaş gördükleri seçmenlerin içinde de çok derin kırılmaları üretmiş olduğunun paniği mi? Açık açık demokrasinin kırıntılarına tahammülsüzlük ilanı noktasına mı gelindi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları