Can-mal kaybını artıran icraatlar iktidar erkinden
Şükran Soner; Otoriterleşmenin dur durak bilinemeyen, en küçük bir özeleştiriye yanaşılmayan, Meclis’in işletilmesini, yasama gücünün bir kez dahi gerçek işletilmesine katlanılamayan, kararnamelerle yönetme alışkanlığında, tükenmiş bu düzen, daha ne kadar zaman böyle yürütülebilecek?
En çok insan eliyle işlenmiş suçlar yüzünden bozulan dünya dengeleri, üst üste yaşanan doğa felaketleri, seller, orman yangınları, depremler, virüsün önlenemeyen dalga dalga patlamaları..gerçeği.. Ülkemiz özeline geçildiğinde, nedense hepsinde birden, can-mal kayıplarını artıran verilerle, sayısız bile bile lades doğaya inat işlenmiş suçlarla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Yetmiyor, ülkemizde yaşanan en uzun soluklu iktidarları erkinin icraatlarıyla yüz yüze kalmaktan kurtulamıyoruz..
En yüksek ölümlü, binaların çöktüğü Bartın, Sinop, Kastamonu sel facialarında da akıl almaz boyutlarda daraltılmış dere yatakları üzerindeki betonarme yüksek yapılaşma, köprü inşaatları, sayısız bilime, doğaya aykırı işlenmiş suçlar ve aflarla yüzleşmiş oluyoruz. Başkan Erdoğan, dün de can ve çok ağır maddi kayıpları olan bölge halkına seslenişinde, bir kez daha yaraların en kısa zamanda sarılacağı sözünü veren konuşmasını yaptı.
Benzerleri yaşanan sayısız sel felaketinden kaçında, dere yataklarında inşaat yapılmaması uyarısını yaptığını saymış değiliz, ancak bugünlere kadar yaşananlar üzerinden çıplak görüntüleri ile yüzleştiğimiz suç yapılaşmaların sorumluları, süreçleri üzerinden yapılmış hiçbir anlamlı sorgulamayı, hesaplaşmayı öğrenebilmiş değiliz. İnadına yapılmış kaçak yapılaşmalara dönük imar afları üzerinden dahi hiçbir sorgulama, bilgiye ulaşılmasını sağlayacak tek bir çalışma duyulmuş değil.
Önceki günün akşam saatlerinde okuduğum TMMOB Şehir Plancıları Odası’ndan basına ulaştırılan “Yangınlar bir şey daha söylüyor!” başlıklı uyarıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü ormanlarımızda yangın riskini artıracak, yangınla mücadeleyi zorlaştıracak, can ve mal kayıplarını artıracak iktidarlarının son yönetmeliği hâlâ yürürlükte. Akdeniz’de odaklanan orman yangınları artışları gerçeğinde, ülkemizde en büyüğü, en yıkıcısı yaşanan son orman yangınlarının acısı çok sıcak yüreğimizde iken uzmanlar, meslek örgütleri birçok kez gündeme taşımış olsalar da Başkan Erdoğan’dan gelen yaraların sarılacağı sözünün ne kadarı ile gerçekleştirileceği bilinemese de..
***
“Ormanlarımızda yangın riskini artıracak, yangınla mücadeleyi zorlaştıracak, can ve mal kaybını artıracak yönetmeliğin iptal edilmesi gerekiyor.” 6831 sayılı Orman Kanunu’nun ek 16. maddesi kapsamında, orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ilişkin yönetmeliğe dair meslek örgütlerinin görüşleri kamuoyu ile paylaşılmakla yetinilmemiş, TMMOB’ye bağlı diğer birçok oda, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının açtıkları davalar ile konu yargıya da taşınmıştır. “Orman alanlarımızı paramparça edecek, orman ekosisteminin ayrılmaz parçalarını orman sınırı dışına çıkaracak, ormanlarımızda yapılaşma ve kullanım baskısı yaratacak bu yönetmenlik iptal edilmelidir” çıkışlarına dönük Erdoğan liderliğindeki iktidardan çıkmış tek bir söz yok.
Başkan Erdoğan’ın ağzından çıkan sözler, yaraların sarılması, yanan ormanların yerine yapılaşmanın yaşanmayacağı ile sınırlı. Oysa yine bağlantılı gelen açıklamalarla daha önceki orman yangınlarının sonrası verilmiş benzer sözlerin aksine, yanan alanların yapılaşmaya açıldığının pek çok belgeli, bilgili, görselli açıklamaları yapıldı durdu. Gerçekler saklanamadı, yalanlanamadı. Yönetmelik çıkarılmadan işlenmiş bu suçlar ortada iken kapkaç çıkarılmış yönetmelikle benzer suçların işlenmesi, kolaylaştırılması kafaya koyulmuş..
Deprem gerçeği bu kadar sıcak can yakıcı ülkemizi kuşatmışken, depremsiz dahi inşaatların çökmesi gerçeği bile azımsanmayacak kadar çok can yakmışken, inadına imar affında direnen kafa, orman yangınları için de yönetmelikle felaketlerin önünü açmaktan çekinmemiş. Acil yanlışından, suçundan dönme kararı vermek yerine yanan yapıların yerine TOKİ’ye yeni evler yapılması görevini veriyor. Üstüne üstlük TOKİ’nin depremzedelere yaptığı son binalarda kendiliğinden yeni yıkımlar ile yüzleşildiği günlerin sıcağında bütün bu gelişmeler yaşanabiliyor.
Otoriterleşmenin dur durak bilinemeyen, en küçük bir özeleştiriye yanaşılmayan, Meclis’in işletilmesini, yasama gücünün bir kez dahi gerçek işletilmesine katlanılamayan, kararnamelerle yönetme alışkanlığında, tükenmiş bu düzen, daha ne kadar zaman böyle yürütülebilecek?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları