Cumhuriyet Bayramı Saray’da değil sokaklarda kutlandı
Şükran Soner; Hani Bayrak Yasası yasağı gerekçe yapılarak, Atatürk fotoğraflı bayraklarla yürümek yasaklanmıştı ya.. Bu yılki bayram kutlamalarında katlanmış ölçeklerde bir patlamayla binalara asılmalarını, ellerde taşınmalarını engelleyebildiler mi?
Saray cephesinin yerinde olsam, yeni dönemlerin siyaset stratejilerini belirlerken, 29 Ekim 2019 Cumhuriyet Bayramı gününü başlangıç (milad) ilan ederek, sil baştan işe koyulurdum.. Çok övündükleri iktidarları erkinin ittifakının adını değiştirerek işe başlamaları zorunluluk (farz) değil mi?..
Sahi üç gün önceki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, seçim ittifaklarının adına da esin (ilham) kaynağı oluşturan seçmenleri (cumhurun bireyleri) nerelerdeydiler?..
Cumhuriyet Bayramı’nda, geleceğe umutla bakmak isteyen seçmenler, on binler, yüz binler, milyonlar, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları etkinliklerinde, hangi özgür iradelerine dayalı seçimleriyle, duruşlarıyla, seçtikleri sloganlar, haykırdıkları şarkılar, marşlar, ellerine aldıkları bayraklar, fotoğraflarla, hangi alanları, sokakları, meydanları, simgesel alanları doldurmuş olarak.. Duruşlarıyla, Cumhuriyet Bayramı’nın anlamının içini doldurmak üzere, kendilerinin, çocuklarının geleceği adına, yeni, yaşanılası, daha umutlu bir dünya, kurulabilmesi düşlerinde, bugünden sonrası için güvenilecek, yürünecek yollardaki yol haritalarında, en güçlü, hangi ortak seslenişlerle haykırdılar?..
Saray’ın şeyhülislamı işlevi dayatılmış Diyanet, yine bir formül bulmuş, Cumhuriyet Bayramı resmi açıklamaları, belgelerinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçirilmemesi, laik Cumhuriyet’in anlamının, devrimlerinin anlaşılamaması yolundaki işlev, görevlendirmelerin gereklerini eksiksiz yerine getirmişti.. Yetmemiş haksız, hukuksuz yasaklamaların geçerli olamayacağını sandığımız en göz önündeki büyük kent merkezlerinden, en kenar köşede kalmış, atamalı icracıların istedikleri gibi at koşturabildikleri yerlerde, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında halkın kendi özgür iradesi ile seçtiği katılımların içerikleri, anlamlarının boşaltılması yolunda akla hayale gelmeyecek yasaklamalar, engellenmeler gündeme sokulmuştu..
Birinci elden belgeli tanıklıklarla Cumhuriyet Bayramı kutlaması, etkinliği düzenleme hakları olan siyasal partiler, meslek örgütlenmelerine konan yasaklamaların haberleri, yasakların izansız, kasıtlı boyutları, kaçınılmaz yandaş medya habercilerinin de, televizyon yalakalarının da gündemlerinde eleştiri konusu yapılmak zorunda kalındıkça, kamuoyunda da algıya, bilince kazınmış oluyor... Siyasi partilerin, muhalefet cephesi sayılan tüm demokratik örgütlenmelerin, akılcı, ısrarcı uğraşıları ile belgelenip, itirazlarıyla, yasal yollardan hak hukuk arayışlarıyla geri dönülmek zorunda kalınanları cabası.. Biz sonuca bakalım, ülkenin her köşesinde, Anıtkabir gibi simge olmuş alanlar, gelenekselleşmiş Gazi Meclis yürüyüşleri, ülkenin her köşesinde çok kalabalıklara, umutlu gönüllülüklerle giderek işlevleri, toplumsal etkileri güçlenen fener alayları, her türden sportif gösteri, uzun yürüyüşler, birbirlerine eklemlenen görkemli, işlevsel değeri katlanan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları..
Hani Bayrak Yasası yasağı gerekçe yapılarak, Atatürk fotoğraflı bayraklarla yürümek yasaklanmıştı ya.. Bu yılki bayram kutlamalarında katlanmış ölçeklerde bir patlamayla binalara asılmalarını, ellerde taşınmalarını engelleyebildiler mi?
Hani “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı, faşizmin, askeri darbelerin çağrıştırılması aracı, suç yapılmıştı? Yıllarla İslamın bir mezhebi üzerinden gönül dünyalarında fazlaca dindar olanlar, cemaatler örgütlenmelerini demokrasi, özgürlük alanı olarak ilan edip, başka mezhepler, dinler, cemaatler üzerinden inananlara da düşmanlık yapanlar bu ülkenin yaşamında çok fazlası ile egemen, baskıcı olmuşlardı ya..
15 Temmuz, işi bitirilmiş, kullanılmış kadroların Amerika adına bir darbe ile gönderilmeleri acı deneyiminden de dersler çıkarılmamış olarak, hak-hukuk-özgürlükler-demokrasi düzeninde buluşmak, güçler ayrılığı ekseninde çözümde birleşme ittifakı yerine, bir kez daha en ilkel boyutları ile, üstüne üstük cepheleştirme, başka cemaatlere dayanma arayışlarında direnmelerden öte, her yolun geçerli sayılması neyin nesi?
Sizler adını “ulus” olarak kabul edemeseniz de, “Cumhur” İttifakınız içinde saydığınız, yıllarla oylarını alarak iktidarda kalmayı başardığınız içtenlikli Cumhuriyetçiler, Atatürk’lerine, kurtuluş, kuruluş savaşları devrimlerine gönülden bağlılıklarını kanıtlamak üzere meydanlarda, olmaları gereken her yerde, sokaklardaydılar..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları