loading
close
SON DAKİKALAR

Cumhuriyetin direnci, gücü, hak-hukuk yolu demokrasiden geçer

Şükran Soner
Tarih: 29.10.2019
Kaynak: Şükran Soner-Cumhuriyet

Şükran Soner: Laik Cumhuriyet, kurtuluş, kuruluş savaşlarına, Atatürk devrimciliğine yönelik ülke içinden de keskin çıkışları, elbette Amerikan’ın Irak işgali, BOP kapsamlarında, “ılımlı İslam, yeni Osmanlıcılık” vitrinli siyasetlerin içinden yaşadık...

Laik Cumhuriyet değerleri, kurtuluş, kuruluş savaşları, Atatürk devrimleri algısından sapmalar, ülkemizdeki askeri- sivil darbelerin kimlikleri, güçleri, emperyal odaklara bağımlılıkları, özellikle de siyasal İslamcı kimliklere dayalı siyasetleri ile bağlantılı dalgalanmalarla yaşandı durdu. Bir başka rengi ile de, aynı siyasi lider kimliğinin, iktidar erkinin değişik süreçlerinde sandıktan çıkabilme yolu olarak Laik Cumhuriyet, Atatürk devrimciliğine, dahası hak-hukuk, demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerine, sosyal devlet, işçi hakları, paylaşım düzenlerine, bakış açısındaki uç sapmalara da tanıklık ettik, ediyoruz..
Anımsayabildiğim çelişkiler yumağında Menderes’i iktidara getiren çok partili düzenin seçim ilkelerinden başlayıp, iktidar icraatlarında yıl yıl hızla otoriterleşmeye geçişinin, Amerika’nın Kore’de askeri gücünü oluşturma gönüllüğüne gidişi de var. Kullanılıp, işe yaramaz noktaya geldiğinde götürülüşüne tanıklık edince, işçilerin 1 Mayıs Bayramı’nı kutlama ve de Rusya ile sonuçsuz kalmış görüşme çabası da..
Sağ siyasetin en uzun ömürlü liderlerinden Demirel’in galiba da yeri geldikçe, şapkasını alıp gidebilme yeteneği ile de bağlantılı çizdiği çok zikzaklı duruşlardan sonra, cumhurbaşkanı olarak üstlendiği son kimliğin taze örneklerini anımsatmalıyım.. İlk çıkışları aslında 12 Eylül derslerinden sonrasındaydı. Taksim toplantılarında demokrasinin ilkelerine sımsıkı sarılmak istediğini kanıtlama içerikli söylemlerini, cumhurbaşkanı olduktan sonraki pek çok söylemi ve eylemi ile de çağdaş uygarlığın evrensel değerlerinden yana simgesel etkinlikleriyle kanıtlama çabası içinde oldu.
Özal, liberalizmin ideolojik cephesinden siyasetçi kimliği baskın, 24 Ocak kararlarının uygulanmasının Demirel liderliğinde silahlı darbesiz gerçekleşemeyeceği öngörüsü sonrası, 12 Eylül askeri darbesinin de ekonomik mimarı, danışmanı olarak, ideolojik bağlarından kopuşu hiç yaşamadı. Cumhurbaşkanı iken de “Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı” sloganı ile Zonguldak büyük işçi direnişinde boşuna hedef tahtasına alınmadı. Sonuç alınamamış son atağı da galiba, Ortadoğu’da Amerikan projesi olarak, daha sonraki yıllarda çok katı uygulamaya sokulacak BOP’un öncüsü sayılabilecek, Kerkük-Musul petrolleri hesaplarıydı..

***

Laik Cumhuriyet, kurtuluş, kuruluş savaşlarına, Atatürk devrimciliğine yönelik ülke içinden de keskin çıkışları, elbette Amerikan’ın Irak işgali, BOP kapsamlarında, “ılımlı İslam, yeni Osmanlıcılık” vitrinli siyasetlerin içinden yaşadık.. Büyük Kürdistan Projesi ile Ortadoğu, İslam dünyasına yönelik mezhepleri, günümüz dünyasında arisi söz konusu olamayacak, elbette dil, kültür kimlikleriyle çok değerli ırkları birbirine kırdırarak, emperyal çıkarların en katısı tek kutuplusu, hepsi de çok acıtan çok kutuplu dengelerde yaşananlarıyla..
Amerikan’ın özünde İsrail siyaseti ile Ortadoğu’da ektiği tohumlarda, proje düşlerinin en başlarından tek başına bırakılamayacağı gerçekliği de içinde BOP da vardı. İngiltere çaktırmadan Lozan’da Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık sözleşmesine çomak sokmada etkin rol alırken, Amerika Lozan’a imza atmadı. Dahası Osmanlı, Abdülhamit döneminden Boğaziçi Üniversitesi’nin bugünkü arşivlerinin geçmişteki belgelerini içinden de, BOP projesi haritaları çıkmıştı.
Sözün özü her kim ki geçmişte, günümüzde, bilinçli, bilinçsiz, aldatılmış, bilerek Amerika ile startejik ortaklık sözcüğünü ağzına alıyorsa, ülkemizin bütünlüğü gerçekliği bir yana, Yüce Divan’lık anayasal suç işlemekte. Bu yılın Cumhuriyet Bayramı kutlamaları etkinliklerine “iki ayyaş” söylemini rafa kaldırmış olarak, laik Cumhuriyetin olmazsa olmazlarını yadsımadan girebiliyor olmak sevinçli bir adım.
Daha da sevindirici boyut ise toplumsal tabanda karşılığı olduğunun kanıtları, coşkulu, anlamlı, amacına dönük, ülke çapında, birbirinden renkli, yaratıcı etkinliklerin ardı arkasının olmaması. Elbette gardırop Atatürkçüsü askeri darbecileri unutmadığımız gibi, Laik Cumhuriyet, Atatürk’ün adını kullanarak, siyasi iktidarlarının, siyasal İslamcı kimliklerini pekiştirmek adına kullanabileceklerini sananları da unutmayacağız..

 
 

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları