Cumhuriyetin yüzyılı yerine Saray’ın yüzyılı planları
Şükran Soner; Çıkışları, saldırganlıklarını artırma çabaları bile zorlama, sırıtıyor... Korkudan çok verebildikleri kişilere dönük zararlarıyla ancak ses getiriyorlar.
Kusura bakmasınlar ama sevgili Nasrettin Hoca’mızın göle maya çalması, gülmece öyküsünü çağrıştırıyor. En koyu, daha doğrusu çıkarlarını kaybetme korkusu ile seslerini çıkaramayacak, koro halinde destek verme çabalarını sürdürecek yandaşlarının yüreklerinde bile umut ışığı yaratabildiklerine inanamıyorum. Çıkışları, saldırganlıklarını artırma çabaları bile zorlama, sırıtıyor... Korkudan çok verebildikleri kişilere dönük zararlarıyla ancak ses getiriyorlar... Aralarda hak-hukuk çiğneme saldırganlıklarında, zorunlu cezalandırmalarla yüzleşmek zorunda kalınıyor olunmasının nedeni bu.
Elbette çok çıplak suçlulukları ortaya çıkarılanların gerçekten cezalanacakları, huk-hukukun gereklerinin onlar için işleyebileceği umudunu elbette taşımıyoruz. Sadece çok çıplak suçüstü yakalanmışlar için vitrinde birtakım yasaların işletilmesi zorunluluğu doğduğunda yapılan işlemlerin, kamuoyunun dikkatleri dağıldıktan sonra askıya alınacakları, daha önceki sayısız suçüstülerin sonuçlarında yaşanmış gizli afların işleme girmiş olmalarının sayısız örnekleri ile kanıtlıdır.
Seslenmemiz, hak-hukuk arayışlarında yorulmamaya, umutsuzluğa kapılıp caymamaya ilişin olmalı. Çoğunluk tembelliği, moral bozukluğunu seçiyor olsa da ülkemizin hiç yorulmadan, yılmadan hak-hukuk arayışlarından vazgeçmeyen deneyimli ihtiyarlarını örnek almış, her kesimden dinamik bir genç kuşağımız da arkadan derslerini çalışmış olarak geliyorlar...
Cezaevlerini en çok hak aramada dirençli sınavlar vermiş ihtiyarlarla doldurmak, hukuku ayaklar altına almış olarak inatla içeride, ölüme terk etmek, yuvarlanan yıllara bakıldığında umdukları, bekledikleri gibi işe yaramıyor değil mi? Arkalarından durmadan genç yaşlardan direnen, hak arayanların, haksız-hukuksuz, apaçık talimatlı kadroları eliyle tutuklanmalarına nokta konulamıyor. Toplumun susturulabilmesinin tek çözüm yolu gibi gerçekleştirilen hak-huk suçlulukları kabardıkça, yılgınlık yerine direnme gücünün beslendiğine tanıklık etmek, öfke ile hukuksuzlukları, baskıları artırma arayışlarını artırıyor.
Doğrusu günlük haberler üzerinden hangilerinin hangi boyutlarda yaşanmakta olduklarını en iyi izleyenlerimiz bile tam kavrayamadan, yeni haksız-hukuksuz uygulamalarla çözüm üretme adımları atılıyor. Gözleri kararmış, korkuyla bisikletinin frenini akıl bile edemeyen, kan ter içinde pedallara basmayı sürdüren sürücü, bisikletçi gerçeği ile yüz yüzeyiz. Kendi var oluşlarını sürücünün fren yapmamasına bağlamış yandaşlar korosu için, aklını kulanabilme gibisinden bir şans kalmamış gibi ruh hallerinde, koro halinde alkışlayıp, desteklemek gibi bir tablo yaşanıyor...
Pirus zaferi tablosunun sırıtıyor olmasına uyanmak Hak getire...
Doğrusu çoğunluğun içine yuvarlandığı yaşam gerçekleri. Türkçesi insanca yaşayabilme gerçekliğinden kopuş ile gelen kendileri, en sevdikleri, koruyamadıkları için yaşatabilme, ayakta kalabilme kaygıları öylesine hızla ağırlaşıp, geriye uçuruma doğru bir sürüklenişi getirdi ki. Saray erki, artık acımasızlıktan olduğunu hiç sanmıyorum, kendi yanlışlarının batağında, altında kalmış olarak çözüm üretemez hallere düşmekten gelen zorluklar nedeniyle önleyemediği, durduramadığı gidişi şaşkınlıkla, belli etmemeye çalışsalar da içlerinden panik içinde izlemek konumundalar. Yani uzaktan seyreden hallerdeler..
Bir günü unutun, yıllarla, binlerle kez dediklerinden dönmüş, caymış olarak, en azından yandaş tabalarını kandırabilme düşü içinde bazen günübirlik, saatler içinde bile kendi kendileri ile çelişir konumlara düşüveriyorlar. Öfke çaresizliği, çaresizlik öfkeyi besliyor... Gierek daha çok can yakma gereksinmelerinde patlama yaşanıyor...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları