‘Cumhur’un şantajı, ‘Millet’in umudu
Şükran Soner; Ülkemiz vatandaşlarının 23 yıl içindeki kayıpları ile dünyanın en gerisinde ülkelerin bile altına düşmeleri gerçeğinin örneklerini paylaşmaktan bile bıktık.
Sandığa gidecek seçmenin oyları belirleyici olacaktır. Her ne kadar “Erdoğan” kimliğine bir bağımlılık üzerinden açıklama yapanların varlığının altını çizenler de olsa. Kampanyaların bütünlüğü üzerinden “Cumhur”un korkutarak oy istemekte direttiği gerçeği saklanamıyor. Çıplak şantaj örneklerinin birinci seçim kampanyasında olduğu üzere, farklı boyutları ile yinelendiğinin örneklerinin bolluğu bir yana. Şantajların en sevimlilerinin “Erdoğan seçilemezse ülkenin güvenliği onarılmaz yaralar alır” içerikli yapılanları değil mi?
Aklın, bilincin, kendi geleceğinin öngörüleri üzerinden sandıkta oyunu kulanabilen özgür iradeli insanların elbette şaşmalarından söz edilemez. Ülkemizdeki seçmenin çoğunluğunun yüzde doksanları için geçerli olan dayanılmaz yaşam sorunları koşullarında değil dengeli bir dağılım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilebilmesi olasılığının uzaktan yakından mantıklı bir gerkeçesinin olabilmesinden söz bile açılamaz. 23 yıllık iktidarında umutların pazarlanabildiği ilk yılların ardından çok fazla sular akmış.
Gerçekçi, akla bilime dayalı veriler üzerinden durumlara bakılabilse haksız olarak Körfez depreminden doğrudan suçu olmayan Ecevitli koalisyon iktidarına ödetilen bedellerin ağırlığı artık çırçıplak ortalıkta. 1970’li yıllar sonrasının bilimsel birikimi ile çıkması gereken yasalar, liberal sivil iktidarların müteahhitlerle olan çıkar ilişkileri içinde ertelenmemiş, yani apaçık deprem suçları işlenmemiş olsaydı, en hafifi ile en az üçte birler oranında daha az yıkım, insan, can mal kaybı yaşanırdı. Üstüne bankalar krizi ile Ecevit hükümetine yıkılan ağır reçetelerin bedelleri binmiş.
MHP’nin bugün de başkanı olan iktidar ortağı, göz göre göre koalisyondan çok kritik bir noktada ayrılmış, Ecevit hükümetini fiilen düşürmüş. Üstüne çok çıplak Amerika’nın yinelenen taze Ortadoğu planları, BOP projeleri eklemlenmiş. Apaçık Güneydoğu Anadolu topraklarımızın üzerinde yeni ABD üsleri düşlenip yerleri bile ayrılmış. Yetmemiş İncirlik benzeri üstler düşü içinde, Irak işgali yalanları, gerekçeleri bir yana, askerlerin yerleştirilmesinin garantisi alınmış olarak, topraklarımıza askerleri bile indirilmiş... Yakın tarih üzerinden yinelemelerle zamanınızı almadan kamuoyu için o zaman sürpriz, Erdoğan liderliğinden Milli Görüş’ten keskin kopuşla Fethullah Gülen ittifakını anımsatmakla yetinelim.
Günümüzde Amerika’nın Irak, Afganistan, çaktırmadan Suriye işgallerinin, Irak’ın kuzeyi üzerinden aşiretlere oturtulmuş oyunları, yalanlarından ortaya çıkmamışı yok ki. Afganistan’da kendi kurdurduğu Taliban ile sonrasında karşıtlık üzerinden yıllar süren operasyonlardan sonra ülkeyi tekrar Taliban’a terk etmesi de ortada. Erdoğanlı başkanlık rejiminin dünyadaki en ucube örneği ile Meclis’in varlığını silinmiş; kararnamelerle Saray, tek adam rejimi üzerinden yakınmaların bile anlamı kalmadı.
Ülkemiz vatandaşlarının 23 yıl içindeki kayıpları ile dünyanın en gerisinde ülkelerin bile altına düşmeleri gerçeğinin örneklerini paylaşmaktan bile bıktık. Demokratik değerleri, Cumhuriyet kazanımları ile gelinmiş noktalardan bugünlere, yaşam ölçeklerinde geriye çöküşü de sayabilmenin anlamı kalmadı. Seçmen içine düşürüldüğü koşullarda aklını başına devşirebilse Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hâlâ oy verebilir miydi? Demokrasilerde sandıktan böylesine çarpık bir sonucun çıkabilmesinin olasılığının bir başka örneği verilebilir mi?...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları