Deprem yaralarının sarılması yerine deşilmesi yaşanıyor
Şükran Soner; Hızlı seçim süreci işe yarayacak gibi. Uzun dönemler içinde asla saklanamayacak ağır suçlar ile yüzleşmeme arayışları, bir iki günde tavan yaptı bile.
Kuşkusuz depremin ardından gelen sel gibi doğal felaketlerde, dünyanın emperyal ülkeleri ile tekelleşmiş yağmacı sermayelerinin suçlarının payları başı çekiyor. Ancak bizimkilerin, sermayede, yatırımda değil ama yağmalamada başı çekenlerinin, iktidar ortaklıkları, kirli rüşvetler, kayırmacılar içindeki suçları çok kabarık. İktidarlarının erkliğinde, kurulmuş çıkar ittifakları halkalarında sorumlulukları olanların işledikleri suçların oluşturduğu dağların aşılamaması bir tür güvenceleri olmuş.
Bilimsel teknolojik gelişmeler ile gelinmiş noktalarda, depremzedelerimizin başlarına gelenler ile, dünyanın en geri kalmış, yoksul ülkelerinde yaşananların çok ama çok gerilerinde ayıplı suçlardan sabıka rekorlarını üst üste kırmaktayız. “Asrın felaketi” algısı ile suçlarından sıyrılma çabalarına bile gerek duyulmayan noktalara geldik. Seller sadece yeni can ve mal kayıplarına yol açmakla kalmıyor. Depremzedelerin üzerlerine gelen seller ile giden canları, malları ile birlikte ağırlıklı suç kanıtları da sulu çamur selleri arasında akıp gidiyor.
Hızlı seçim süreci işe yarayacak gibi. Uzun dönemler içinde asla saklanamayacak ağır suçlar ile yüzleşmeme arayışları, bir iki günde tavan yaptı bile. Baksanıza koca koca bakanların hesap verememelerinden, çorap söküğü kirli çamaşır halkalarının sökülüvermesinden korkulmuş olunmalı ki... Ayıplı görev sorumlulukları üzerinden istifa etmeleri yerine, milletvekilliği güvencesi sağlanmak, milletvekili adayı olmak üzere istifa ettirilmek için sıraya alınıyorlar.
***
Seçimlerin yaklaştığı dönemlerde vatandaşın bireysel acılarının karşılığı sorumlularından hesap sorma, yaşayabilmek için yaşamsal içgüdüleri ile kaçınılmaz oy kullanabilmesini, açıkçası eski oy verdiği iktidarları erkinden vazgeçmelerinin kaçınılmazlığında şaşmaz bir seçim stratejisi daha gündeme sokulur. Uzun süreçler kulak tıkanan dünya haberleri, yandaşlık ilişkileri içinde de bizim medyada birdenbire ağırlık kazanıverir. Dersler çıkarabilsek çok yararlıdır. Ancak “dünya gibiyiz” algısının beslenmesi, işe yarayabileceği taktiği yadsınamaz. Vazgeçilemeyen önde taktikler arasında ise seçmeni umutsuzluğa, kaygıya çekmek, sandığa gitmekten vazgeçirmek şekil olarak gelişmiş demokratik ülkeler seçimleri için bile çok geçerlidir.
Amerika başta, yaşanılan çok boyutlu moral çöküşleri içindeki İngiltere, Kıta Avrupa’sı seçimlerinin sandıklarındaki düşük katılımın, toplumsal karşılığı, “Oyuyla yaşamını gerilere çeken düzeni değiştiremeyeceği umutsuzluğu, moral değerler çöküşü...” olarak açıklanır. Bizde çok geçerli taktiklerin içinde, başı “Güncel, yeni yaşam kaygıları, korkuları yaratmak...” olarak özetleyebiliriz.
Sokak söyleşilerinde hemen öne çıkan kaygıların öncelikleri arasında, geçmiş seçimler içinden örnekleri olanlar da içlerinde, “Sandıkların, verilmiş oyların çalınması” üzerinden olarak sıralayabiliriz. Bu kez ne yazık ki “Cumhur” cephesinin sürpriz gibi gündeme düşen yeni ittifakları üzerinden olanlarının ağırlığı üzerinden sorularla ilk günden yüzleşiveriyoruz... Gerçeğinin “Çaresizliğin ittifakı” olduğuna bile inanamıyorlar. Besbelli en çok oyunu değiştirme kararlığı olanlardan gelen sorular, kaygılar ile onları yıldırmak isteyen medyatik bombardıman arasında doğrudan bir ilişki var. Yoksa en çok korkanlar, hâlâ korkutarak kurtulabileceklerini mi sanıyorlar?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları