loading
close
SON DAKİKALAR

Erdal İnönü’den güncele yararlı demokrasi dersleri

Şükran Soner
Tarih: 10.06.2023
Kaynak: wwww.istanbulgercegi.com

Şükran Soner; Erdal İnönü, demokrasiye saygılı, önce SODEP sonrasında SHP başkanlığı dönemlerinde de titizliğini sergileyen uygulamalarıyla ünlüydü.

Seçimler sonrası çorbaya dönen, kimin ne dediği, daha doğrusu gerçekte neyin peşinde koştuğunun hiç de açık olmadığı haberlerin karmaşasında, ne zamandır üstün matematik zekâsı ile yalana dolana hiç sapmadan, hiç de alışık olamadığımız “doğrucu Davut” kimliği ağır basan Erdal İnönü’den kimi satır arası tanıklıkları paylaşmak istiyordum. 3 Haziran günü son nefesini verip 5 Haziran günü toprağa verilen Ergun Göknel’in haberleri ile sanki biraz daha gereklilik kazandı. Unutmayı seven toplumumuzun bireyleri olarak, unutmuş ya da hiç duymamış olan okurlarımız için, satır açıp anımsatmam gerek..

Erdal İnönü, demokrasiye saygılı, önce SODEP sonrasında SHP başkanlığı dönemlerinde de titizliğini sergileyen uygulamalarıyla ünlüydü. Elini asla öptürmemek, kimselerin önünde eğilmesine izin vermemek titizliği ile de elbette uzun boyu ile ortaya çıkan görüntülerin katkılarıyla da karikatürcülere görüntü yaratmış olmaktan da hiç gocunmazdı. Bir adım ileri 12 Eylül ile gelen katliam boyutunda yasakları, ağırlıklı kazanılmış işçi haklarının gaspı karşısında duruş sergilemek sorumluluğunu duyunca da yanıltılmamak üzere öncelikle kendisinin çalışması gereğini, sorumluluğunu apaçık göstermekten de hiç çekinmemişti.

Sabahtan akşama, saatler süren bilimsel toplantılarda elinde kâğıt kalem not tutmaktan bile hiç gocunmazdı. Sosyal demokratlığın, doğruyu yapma sorumluluğunda, kendisi için yabancı gelen konulara dönük bilgilenme çabalarını kamuoyu önünde yapmaktan esirgemezdi. Sorumluluk duyduğu iktidarları döneminde yaşanan, sosyal demokrat belediyeler üzerinden kimileri gerçek, kimileri sağ siyasetin tuzak ve oyunlarının sonuçlarından canı çok yanmış olmalı ki..

***

Siyaseti bıraktıktan sonra yakalandığı sağlık sorunları bağlantılı yurtdışına çıkmadan önceki bir karşılaşmamızda, yaşanan o dönemlerin gelişmelerini bir daha açıklamak isterken kullandığı cümleler içimi acıtmıştı. “Parti içinde demokrasi kapılarını sınırsız açarsam doğrular ve yanlışların kendi içlerindeki çatışmalarının sonuçlarından doğru sonuçların doğacağına, en azından dengelerin sağlanacağına inancım vardı. Yıllarca iktidardan uzak kalmış, demokrasinin unutulduğu koşullardaki kadrolar içindeki eksiklikler, açlığın yaratabileceği olumsuzlukların boyutlarını atlamışım, aldanmışım” benzeri cümleleri anımsıyorum..

Çok farklı bir konu, Eskişehir’de tankların sokağa çıkması üzerinden bir söyleşide yaptığı açıklamada ise olayı, tüpün dibinde kalmış dişmacunu ile anlatmayı seçmesi de bir o kadar dikkat çekiciydi. Siyasal katı çıkarlar üzerinden yapılan kasıtlı abartmaların, kasıtlı, kötü niyetli çıkışlara toptan eleştirinin altını çok incelikli bir benzetmeyle özetleyivermişti. Dipte kalan macunu basınçla dışarıya çıkardıktan sonra, biraz beklendiğinde macunun hemen geriye çekiliverdiğini anımsatarak kent sokaklarına çıkan tankların da hemen geriye çetkilivermelerinin üzerinden başkaca bir söze gerek duymamıştı..

Elbette günümüzde yüzleştiğimiz gerçeklerin, acıların boyutları, toplumsal olarak nüfusumuzun yüzde 90’larına varan çoğunluğu için içine düşülen acımasız yaşam koşullarından gelen basınçlar çok sert. Yanılmaları, riskleri, haksız, yanlış adımlara yönlendirmelerin koşullarını yaratmak için çok daha kolay bir ortam, karmaşa, kaosun içindeyiz. Yine de aydınlık bir bilim birikimi, insanlık değerleri ile yola çıkanlar ile bireysel çıkarlara, hırslara, kirli çıkarlara teslim olanları ayırt etme çabası işin ilk adımı, arayışı olabilmeli değil mi?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları