loading
close
SON DAKİKALAR

Halkçı Belediyecilik Ahmet İsvan Sergisi

Şükran Soner
Tarih: 03.04.2021
Kaynak: Şükran Soner-Cumhuriyet

Şükran Soner: Çıplak gerçekçi örnekleri ile eski Londra, Berlin, köyden çıkma Bonn dahi merkezleri ile hep aynı korunmuşlardır.

Virüs salgınının korkutucu boyutları, ekonomik-sosyal-siyasal sorunlar yumağında yaşamsal sorunların karabasanında “20 Haziran’a kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sergi Salonu’nda açık kalacak, en yüksek oyla İBB Başkanlığı’na seçilmiş, halkçı belediyecilik algısının parlak örneklerini vermiş Ahmet İsvan sergisini kaçırmayın” desem acı bir gülümsemeyle geçer misiniz?

Yaşamımda yer etmiş anılar nedeniyle duygusala bağlamış olarak önermiyorum. Tam tersi özellikle ve de öncelikle, halkçı belediyecilik anlayışı üzerinde hiç kafa yormamış, bilmediği için özlem duyamamış, Ahmet İsvan içinde omak üzere, toplumsal tarihimizde özel iz bırakanlar ile bırakacak olanlar da içinde, insanlara, sorunlarına dokunabilmenin ne kadar değerli olduğunun algılanabilmesi adına öneririm.

Kentleşme, belediyecilikte, halka kirlenmeden dokunma ile kirlenerek vurgun rant üzerinden dokunma arasında beyaz siyah kadar sert renk ayırımı vardır. Daha da kötüsü kentleşme ne kadar hızlı rant, vurgun üzerinden büyütülüyorsa, belediyeler üzerinden kirli, otoriter iktidarlara yürümenin yolları o kadar hızlı açılır.

Çıplak gerçekçi örnekleri ile eski Londra, Berlin, köyden çıkma Bonn dahi merkezleri ile hep aynı korunmuşlardır. Tanınmaz gökdelenlerle, amip gibi büyümeler zengin ülkeler için geçeri değildir. Tam tersi sömürgeleşmede geriye çekilen ülkelerde, kirli rant, vurgun düzeni patlaması sayesinde otoriterleşmenin önünü açma aracıdır köy-kentleşmeler. Tek istisna Amerika’da bile gökdelenlerle övünülürken, kent merkezleri korunmuş, gökdelenlerle yeni alanlar yeni merkezler yaratılmıştır.

Gazeteci olarak İstanbul’da halkçı belediyecilik ile ilk yüzleşmem, Bursa’dan İstanbul’a gelen Haşim İşcan ile başlar. Halkçı belediyecilik, kentleşmenin tüm uzmanlık alanları içinde olarak, planlamadan başlayan çağdaş kent yaratılmasında tüm meslek örgütleri ile kucaklaşmak da demektir. Elbette günümüze uzanan halkalar içinde insanları depremde ölünmeyecek yapılara taşımaktan başlayan devasa bir örgütlenmeler yumağıdır..

***

1973 - 77 İBB’ye ayağının tozu ile ayak basan Ahmet İsvan’ın ilk adımı, kentin sorunları, kaynaklarının dört koldan saptanması olmuştu. Belediyenin kaynakları, arazilerine el konulmuş olması verileri üzerinden basın toplantısı çok gürültü koparmıştı. Fabrikaların arazi taşmalarının listesine işveren cephesi büyük tepki vermişti. Haberin listesinin yayımlanması bile gazetecilik suçu sayılmıştı. İsvan’ın baskılara ne kadar güçlü direndiğinin tanığı olaylar sergiye de fotoğrafları ile de yansımış. Halkla, mağdurlarla kucaklaşmada Halk Ekmek inşaatı, Hamidiye suyu, gecekondu bölgeleri ıslah çalışmaları da var..

İsvan’ın anılar kitabının başlığı, “Başkent Gölgesinde İstanbul” alt başlık “Vesayet altında yerel yönetim” vurgusu ile daha da anlamlı kılınmış. Gelişmelerine ayrıntılı tanıklık ettiğim bir toplu iş sözleşme öyküsünü, sizlerle de paylaşamazsam çatlarım.. İBB’de örgütlü, toplusözleşme yapan sendika Genel -İş’in başkanı da Abdullah Baştürk’tü. Genel-İş yolunu üyesi olduğu Türk-İş ile ayırmış genel kurul kararı ie DİSK’e geçmişti. Bir önceki sözleşmenin süresi 1976’da sona erecekti. Ancak Demirel, iktidar erkinde Ankara bir biçimde yeni dönem sözleşme yetkisinin verilmesini engelliyordu. Yeni sözleşme hukuken yapılamayınca, diğer maddelerine dokunulmaksızın sözleşmenin ücret artışı ile uzatılması formülü bulunmuştu. Dönemin en yüksek ücreti olan Tekel sözleşmesinin ücreti ile yapılmış sözleşmenin iki yıllığına uzatılmasının görkemli töreninin fotoğraf karesinde Kemal Türkler, Abdullah Baştürk, Ahmet İsvan kalabalığın ortasındalar..

Sergide göremediğim kafamda kazılı özel bir fotoğraf karesi ise 1976 İstanbul Taksim’de ilk yapılan 1 Mayıs kutlamasından. Meydana üç koldan saatlerle giren kalabalıkların karşılanmasındaki basamaklı kürsü, tam da Gezi Parkı girişinin merdivenlerine dayatılmıştı. Kemal Türkler, eşi işçilerin Sebahat Ablası, yanlarında Ahmet-Reha İsvan çifti, diğer sendika liderleri.. Bir yıl sonraki kanlı 1 Mayıs 1977, 1978’de kürsü zorunlu güvenlik zorlamasında otelin terasında bu kez Başkan Abdullah Baştürk yine Ahmet-Reha İsvan, sendika siyaset liderlerinin arasındalar.

Ahmet İsvan’ın 12 Eylül sonrası DİSK davası sanığı yapılması 1 Mayıs’lara katılma yanında, DİSK’i kayırma suçlamasından 27 ay hapis yatmıştı. Reha İsvan unutulmamış, Barış davası sanığı olarak çok daha uzun süreli tutuklu kalmış, yargılanmıştı. Aslında büyük eğitimci Halis Kurtça’nın İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü zamanında, Perihan Ergun özel okullar, Reha İsvan yurtlar müdürlüğünde, sorunlara ilişkin taramalarından yayımlanmış çok özel yazı dizilerimi anımsıyorum. Ne içten, özlemi yansıtan cezaevi görüşmelerinden fotoğraf kareleri var?..

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları