Her şey 2000’ler sonrası Kırmızı-Turuncu darbelerle başladı
Şükran Soner; Ukrayna’nın Turuncu darbesini başarmış ünlü lideri Yuşçenko ile Soros’un bir otel odasında çekilmiş fotoğraflarının tarihi 1 Haziran. 7 Haziran’da Ankara’yı ziyaret ederek Erdoğan ile buluşmuş. İstanbul’da Fener Rum Patriği’ni ziyaret tarihi ise bir gün sonra, 8 Haziran.
Ecevit Hükümeti, Amerika’nın Türkiye üzerinden Irak işgaline onay vermemesi yüzünden düşürülmüş, yeni hükümet kurulana kadar görevde. 2002 10 Ocak tarihi üzerinden, Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak, bizim için iş güvencemizin kutsalı sayılan “212 sayılı” yasamızın elimizden alınması projesine karşı, medya patronlarının yürüttükleri projeye karşı, 1960’ın benzeri direnişlerimizi yineliyoruz. Bir bölümü o dönemde de yaşamış çizerlerimiz içinde “Basın” gazetemizi yinelemiş, günümüz yaşayan çizerlerinin topluca katıldıkları vilayete yürüyüş eylemimiz atlanmamış..
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu yönetiminden bir heyet yanımızdalar. Gelmeden başkanlığın Türki cumhuriyetlere dönük gazetecilik eğitimlerine TGS’nin öncülük yapması önerisi ulaştırılmış. Projenin içeriğinde, ilk kez sendika kurulacak ülkelerin ancak ilgisini çekebilecek, merkez açılacak, görev alacaklar için telefon, daktilo ilk sendikal çalışmalara ilişkin sunum yapılacak.. türünden bizim ülkemizde geçerli olan sendikal hakların gaspı süreci ile çelişen, basit gelen öneriler var.
IFJ yönetimi her başımız dara girdiğinde olduğu üzere, sorunlarımıza destek veren ayrıntılı bir raporla karşımızdalar. Medya patronlarını yeni yasaklama heveslerine karşı şiddetle kınayan ziyaretlerini esirgemiyorlar. Bizim İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) bile yanımızda. İşverenler olarak işçilere ilişkin iş güvencesine karşı çıkarlarken gazetecilerin kapsam dışı bırakılmasına karşı olduklarını açıklıyorlar. Düşünce özgürlüğünün kutsalı algısı ağır basıyor. Türkilere dönük renkli darbelerin beklendiği sendikal önderlik projesinde IFJ’nin öneri getirmesine ise Soros’un dünyaya dönük Macaristan doğumlu, komünist sempatizanı olduğu yolundaki açıklamalarına karşın da elbette aklımız basmıyor.
Bir gün sonra ünlü Amerikalı banker Soros’un organizasyonu bağlantılı İstanbul’daki merkezden “Soldan sevdiğiniz dostlarınız bizimle çalışıyorlar” sitemi içinde bir telefon, ardından yapılmış çalışmalarının tümünü anlatan bir kitap ulaşıyor. Meclis’te tüm partilerden gazeteci milletvekillerinin dayanışması içinde, Ecevit’in sağlık sorunlarına karşılık gece yarısının çok sonrası saatlere kadar nöbeti sayesinde, 212’nin sağladığı güvencenin katledilmesinden kurtulmuş olmasına duyarlılığımız ortada. Medya patronlarımızın hokus pokuslarıyla, yasal komisyonlardan geçirilmiş metinlerin bile Meclis çatısı altında birkaç aşamalı çalınmasına tanıklık etmişiz.. Erdoğan liderliğinde yeni bir iktidara bu çerçevede yapılmış bir centilmenlik anlaşmasıyla verildiği söylentileri ile yüzleşmişiz..
Evet, Ukrayna’da bugünlere gelişin dönemeç taşlarında bu iki fotoğrafın anlamını dosdoğru okumak, paylaşmak gerek. Cumhuriyet gazetesinin Ankara’da hazırlanan, İstanbul’da basılması zorunluluğu olan Strateji dergisinin sayfalarının bağlanması çalışmalarına katkıda bulunuyor, ilgili ajanslardan bulduğum fotoğrafları kullanıyordum. Ukrayna’nın Turuncu darbesini başarmış ünlü lideri Yuşçenko ile Soros’un bir otel odasında çekilmiş fotoğraflarının tarihi 1 Haziran. 7 Haziran’da Ankara’yı ziyaret ederek Erdoğan ile buluşmuş. İstanbul’da Fener Rum Patriği’ni ziyaret tarihi ise bir gün sonra, 8 Haziran. İlki 6 Haziran tarihli Strateji dergisinde, ikinci 27 Haziran tarihlisinde yayımlanmış.
Okurla bu iki fotoğrafın kanıt değerlerini paylaşmaya geçersek, birincisi Amerika’nın Ukrayna’ya kuruluş sürecinden başlayan parasal desteğinin, sıkı işbirliğinin içtenlikli kanıtı. İkincisi ise AB ülkelerinin Erdoğan yönetiminin üyelik ilişkilerinde de çok ısrarcı oldukları Fener Rum Patrikhanesi’ne ekümeniklik verilmesi takıntılarının doğrudan gerekçesi. Elbette Türkiye’nin vermemesi doğru, demokratik değil. Ancak bu ısrarcılığın anlamını sonraki yıllarda yakın çevremden bile doğrudan öğrenmiş oldum.
Ukrayna, Kazakistan doğumlu insanların evlerine, adreslerine bir bir ulaştırılan mektuplarla, Ortodoks inancı olanların Moskova’daki merkez bağlantısından ayrılıp İstanbul’a bağlanmaları gerektiği önerisi yapılıyor. Moskova merkezi Sovyetler bağlarının kanıtı sayılırken, İstanbul, Amerika cephesine geçeceklere dönük merkez olarak kabul edilmiş bulunuyor. Bugün Ukrayna üzerinden yaşanan acılara da yeterince açıklık getirici, uyarıcı değiller mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları