loading
close
SON DAKİKALAR

Kadın haklarında bir ileri, hoop üç geri

Şükran Soner
Tarih: 05.03.2019
Kaynak: Cumhuriyet

Şükran Soner: Kadın hakları savaşımı çok kısa dönemde katettiği uzun yola bakıldı­ğında bir daha kazanımlarını kaybetme­yecek gibiydi.

Amerika’da işçi kadınların başkaldırı­ları, ölümüne savaşımları ile günde­me giren kadın haklarının gelişimine ilişkin sorgulamada, yakın tarihimizdeki uçuşumuzdan bugüne gelişle sınırlı bir sorgulamayı paylaşmak istedim.. 1980’li yıllar dünya-Türkiye gelişmelerinde, farklı gerekçelerle gibi görünse de çakışan, an­lamlı bir 2. milad...
İngiltere’de sol-sosyal devletin çökü­şü, Thatcher - Murdoch ittifakının, tüm çoğunluk emekçilerin çıkarlarının hedef alındığı yaşamın aşağıya çekilmesi odaklı, elbet medya güdülemesi ittifakındaki uy­gulamalarıyla tüm ezilenler için tartışma­sız kadınlar odaklı geriye püskürtme.
Türkiye’de, Türkiye’nin öznel koşulla­rında 1960’lar sonrası, özgürlükler odaklı bir anayasal, yasal düzenlemeler içinde, ülkemizde Cumhuriyetin aydınlanmacı, devrimci toplumsal birikimine, yaşamın her alanında gündeme giren sol-sosyal örgütlenmelerin katkısındaki sıçrama boyutlu gelişmelerden.. Dönemin tek ku­tuplu dünya ideolojisi odaklı dengelerinde duyulan kaygılarla, Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasal gelişiminde, demokrasi, sendikal haklar kazanımlarındaki sıçra­malarla, hak arayabilmenin toplumsal örgütlülük güçlerinde gelişmiş demokra­silerin evrensel ölçeklerini yakalamadaki yürüyüşüne fren işlevi için, “24 Ocak Ka­rarları yetmez, artı askeri darbe icraatları projesine gereksinim”...

***

İngiltere’de İşçi Partisi, örgütlülükte özdeşleştiği İngiliz işçi sendikalarının örgütlü güçleri, siyasal, toplumsal etkin­liklerinde diplerde. Madenler toptancı ka­patılırken, Güney Afrika’dan ucuz kömür ithali ile, iş güvenceleri olan dev bir kitle, işsizlikle birlikte aileleri, eşleri, çocukları, maden köyleri, evleriyle birlikte yok oluşla yüzleşmede. Evlerinden hiç çıkmamış madenci eşleri öngörülemeyen bir diren­me, örgütlenme gücüyle, İngiltere’nin bü­tün kadınlarını etkileyen, elbette feminist­lerle, İşçi Partisi, sendikal örgütlülükler ideolojisi kökenli kadınların kadın hakları savaşımı ateşini fitilliyorlar.
Aralarına her iki kaynaktan birden ışınlanmıştım. Murdoch’ın dev medya çalışanlarını işlerinden etme projelerinde, kaçak gizli grev kırıcılarının eğitilmesinde Yeni Asır’dan iki kızımız kullanıldığı için, TGS yönetiminden işçiler, çalışan gaze­teciler yanında bir kadın gazeteci kimli­ğimle, yazarı ile teknik çalışanına gaze­tecilerin buluştukları büyük gösterilerde, bizim yandaş savaşımımızla, gazetecilik ve sendikal örgütlülüklerimizle birlikte olduğumuzu anlatmaya çabalıyordum. Doğrusu onlar bizden doğal olarak çok ilerde, güçlü yol almışlardı.
Sendikalarda, sol siyasal örgütlenme­lerde kadınlar eşitlikçi kotalar da belirle­yici olarak, çok boyutlu çok etkin roller kapmışlardı. Kadın hakları savaşımı çok kısa dönemde katettiği uzun yola bakıldı­ğında bir daha kazanımlarını kaybetme­yecek gibiydi.

***

Türkiye’de, 12 Eylül askeri darbesi, emperyal dış odaklar desteğinin öte­sinde, içerde liberal sermaye, siyasal İslamcı kimlikli cemaat ittifakları da için­de, solu, sendikal yaşamın her alanına dönük toplumsal örgütlenmeler içinde, silindir gibi ezdiğinden, toplumsal ka­zanımları çok ağır bir geriye püskürtme gündemdeydi...
Uzatmadan on binler cezaevlerinde, sol toplumsal örgütlenmeler dağıtılmış olarak, cezaevleri kapılarında dik durmak, savaşlarda olduğu üzere kadınların sır­tına yüklenmişti.. Analar, bacılar, eşler, kardeşler insan hakları savaşımlarının kıvılcımlarını yakarken kadın hakları savaşımının da dinamiğini yükselttiler. Kendilerini siyaseten selendiremeyen ne kadar cephe varsa, kadın üzerinden siyaseti keşfetti.. “Senin yemenin boy­nunda, benimki başımda” diyen örtünme hareketlerini kıskanmış olmalılar, liberal cephenin “papatyalı kadınları” da öne çık­tı. Feminist hareket Osmanlı’dan kökleri olan dinamiği, birikimi ile sessiz kalamaz­dı.. Dünya çapında kadın hakları evrensel dinamizmi, kotalarla her yerde var oluşun patlaması.. Uçmuş gibiydik ama çok ça­buk yeniden dibe vurduk.. “Bir adım ileri, hoop üç adım geri”nin devamı, bir sonra­ki yazımda...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları