Kadın üzerinden siyasetle dibe çekilme
Şükran Soner; Bizde, İslam dünyası içinde çok daha baskın yaşanan erkek egemen kültürde, kadınların geriye püskürtülmelerinin örnekleri giderek çoğalıyordu.. Ülkemizde, İslam dünyasında, otoriterleşmenin günümüzde yaşanan patlamasının sonuçları cabası..
Dün kadın cinayetlerinde yaşanan patlamanın bunalımında, görüşüne başvurulan bir uzmanın isyanını, çaresizliği dillendirebilmek için, iyi işler yapma adına söz alıp, ortalığı daha da bulandıranlara da tepkisini koymak üzere, “Erkekler kadın üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçsinler” cümlesini kullandı.
Aklıma, ülkemizdeki “Kadın üzerinden siyaset”in yaşanmışlıklarını konu alan, 22 Eylül 2006’da “Kadın üzerinden..” başlığı altında başlayan, 3 Ekim’e kadar süren, kadın hareketimizin tanıklıklarının derlendiği, Cumhuriyet okurları ile sayfalarımızda içinde paylaştığım yazı dizisini getirdi. 1980’li yılların kadın hakları üzerinden dünya çapında, ülkemizde de çok güçlü yaşanmış örgütlü toplumsal, siyasal, hareketlerin bütünü içindeki umutlu yıllarının ardından, çok olumlu sonuçlar, kazanımlar gündemde iken beklenen sonuçların alınamayacağı gerçeğinin ortaya çıkmakta olduğu yıllara uzanan gelişmeleri, nedenleriyle sorgulamalar amaçlanmıştı..
Çarpıcı ilk tanıklığım, ülkemizde 12 Eylül’ün yasaklı düzeninde yaşanan ağır yargılamalar, ödetilen bedellerin ardından gelen evrensel sendikal hareketlerin ülkemizle dayanışmaları kapsamında gelen, İngiltere’den dönemin en güçlü uluslararası sendikal hareketleri içinde yeri olan kısa adı ile TUC’den aldığım davet üzerineydi.
***
Evet, İngiltere’de Thatcher iktidarının acımasız icraatları, Madenci ve Murdoch grevleri gündemdeydi, ama aynı zamanda “kadın” öncelikli bir gündemin çok etkin yaşanmakta olduğunun ayrımında değildim. Somut neden-sonuç ilişkileri içinde evlerinden hiç çıkmamış maden bölgelerinin madenci işçi eşlerinin, grevlerle evleri, çocukları, yaşamları, geleceklerinin tehdit altına girmiş olmasının sonucu başlattıkları güçlü direniş ile feminist hareketler, İşçi Partisi’nin, işçi konfederasyonları, TUC’nin güçlü etkilenmelerinden çıkan sonuçlardan habersizdim..
Kadın işçilerin ağırlıkta olduğu sendikalarda yönetimde de ağırlık kazanılması için kotalı tüzükler getirilmiş, İşçi Partisi yönetim kadrolarında Lord milletvekili yerine, kadın zenci adayı getirmiş olmaktan övünülür sürece geçilmişti.
Arkası Almanya’da SPD’nin kadın kotasını yasallaştırma eyleminin ardından yapılan dünya kadın hakları kongresinde, dünya çapında savaşımlarla başarılanların, atılan adımların evrensel kadın örgütlenmeleri dayanışmaları içinde tartışılmasına gelmişti.. Bizdeki sıçramalarda, 8 Mart ile Atatürk’ün kazandırdığı seçme seçilme hakkı üzerinden yoğunlaşmış etkinliklerde örgütlü koşturmacanın, kadın katılımlarının patlaması süreci yıllarla gelişim geçirdi.
Birleşmiş Milletler’in kadın ayırımcılığına karşı öne çıkan sözleşmesinin Meclis’te yasal geçerlilik kazanmasında, kadın hakları örgütlenmelerinin çok geniş bir yelpaze içinde işbirliklerinin sonuçları yadsınamaz. Çok sayıda feministten insan haklarının her rengine, siyasete uzanan sol ağırlıklı kadın örgütlenmelerinin kadın odaklı eylemleri etkinlikleri güçlendikçe, Özal döneminin liberal çizgide papatyalar örgütlenmesi ile sağdan siyasal kimliklerle türban özgürlüğünden, siyasal İslam hareketlerine uzanan pek çok yine kadın odaklı örgütlenmelerin yaygınlık güç kazanmaları sürpriz değildi. Gerçeği aranırsa kadınlar aidiyetleri hangi yelpazede olursa olsun, toplumsal yaşama, siyasal örgütlenmelere yerleşebilmeleri oranında haklar kazanımlarında da yol almakta olduklarının duygusunu paylaşmaktaydılar.
Süreç üzerinde atlanan erkek egemen kültürle kadın üzerinden siyasetin yapılmasının sonuçlarıydı. Gerçeğini ararsak farklı boyutlarıyla dünya örneklerinde de yaşandığı üzere ekonomik, sosyal, siyasal sonuçlar üzerinden yaşananların içeriklerindeki erkek egemen kültürün etkisi oranında olumsuzlukların yaşanması kaçınılmazdı. İlk yakınmaları dünya sendikal hareketlerinin içinden duyar olmuştuk. Amerika’da, Avrupa’da sistemin ekonomik krizlerinin derinleşmesi üzerinden, geçmiş insanlık tarihlerinde büyük savaşlarda yaşananların benzeri sonuçlar da etkin görülür olmuştu. Savaşlar süreçlerinde kadınlar üretime taşınmışken, savaşlar sonrası “Buyurun kadınlar evinize” denmesinin benzeri tablolar, günümüzde ekonomik krizlerle bağlantılı etkisini gösteriyordu. Krizlerle evlerine gönderilenler de işini kaybedenler de ağırlıklı kadınlardı.
Bizde, İslam dünyası içinde çok daha baskın yaşanan erkek egemen kültürde, kadınların geriye püskürtülmelerinin örnekleri giderek çoğalıyordu.. Ülkemizde, İslam dünyasında, otoriterleşmenin günümüzde yaşanan patlamasının sonuçları cabası..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları