Kör karanlıkta gerçekleri görmek için çaba gerek..
Şükran Soner: Dün dünyadan gelen son sıcak haberde 17 dünya merkez bankasının politika faizlerini yükseltmek gereğini duyduklarının altı çizilmişti..
Yetmez, vicdanlı, onurlu, dik duruş yanında, kirli çıkarların güçlü çarklarının işleyişine karşı, kimi zamanlar ağır bedeller ödeyebilmeyi göze alacak yürek de gerek.. Birlikte, onurlu yaşamaya çalıştığımız topraklarda, ülkemiz, dünya ölçeğinde; eşitsizlik, haksızlıklarda, yaşam hakkımızla ters giden gelişmeler büyüdükçe.. İnsanoğlundan tüm canlılara, doğaya uzanan halkalarda çarpık gelişmeler dayanılmaz boyutlarda katlandıkça.. Gerçekleri görebilmekten başlayan, ödenmek zorunda kalınan bedellerin ağırlaşması da kaçınılmazdır..
“Hak, hukuk, adalet..” aramak ne kadar haklı, en naif yaşam hakkından yola çıkmış olmak gibi görünse de kirli ittifakların azgın, önlenemez yükselişi karşısında o kadar zorlu bir uzun yol yürüyüşüdür.. Tuzakların öngörülemez yolları, boyutları dudak uçuklatır.. Korkunun, yılgınlığın bedelleri bir o kadar ağır sonuçları üretebildiği gibi, dayanışmanın, haklar adına güçler ittifakının kolaylaştırıcılığı bir o kadar değerlidir. Yeter ki doğru çizgide, dik durduğunuzu sanırken aldanmaya görün. Daha kötüsü bireysel çıkış yolu gibi gözüken oyunların tuzağında kendi kendinizi bile aldatmaya kalkışmayın..
Böylesine geniş anlamlı, her yana çekilmesi kolay beylik sözler, girizgâhın ardından, dün önüme düşen en sıradan haberler üzerinden, sorgulayan akılların ürünü gibi gelen, kimi vurgulamalı soruları paylaşmak isterim. Belki ufuk açıcı olabilirler umuduyla elbette..
***
Hâlâ içeriği üzerinden en küçük bir ayrıntılı bilgiye ulaşamadığımız, Ege Bölgemizde yaşanmış bir maden patlamasında, çok sayıda işçimiz ağır yaralandı. Ölen olmamasına sevindik ancak en sıradan bir bilgilendirmenin esirgenmiş olması ile de kaygılıyız.. İçgüdüsel kirli kokular almamak olanaksız.. Düş gücüme gülebilirsiniz ancak kimi etkin medya organlarında, haklardan yana doğru sesler yükselişinin engellenmesiyle bağlantılı sonuçları varmış gibime de geliyor.
Az bir zaman dilimi içinde yandaşlık korosuna yönelik seslerin yeniden yükseltilmesinde payı var gibime geldi. Sanki Irak işgali sürecinde, İngiltere’den estirilmiş rüzgârların serin ürpertisini anımsattı. Kirli ittifaklar dengelerinde yeni senaryoların ülkemize dönük de gündeme girmesinde payı var mıdır? Sadece kanıtsız bir sorgulama tadında bırakmam gerek..
Dün de çok kaynaklı olarak “çok sayıda işçinin yaralandığı maden ocağındaki patlamanın sırrının sorgulandığı” açıklamalarının geldiğinin de altını çizmekle bugünlük nokta koyalım..
***
Dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan başta, Saray cephesinden yetkin ağızlardan ekonomimizin düze çıkmasını müjdeleyen haberlerin arkası hiç kesilmedi. Yaşamımız geriye gidişin hızında bir karabasana dönmüşken canı gönülden doğru çıkmalarını istemek, ummamak, beklememek olanaksız. Tarım üreticilerinden, üniversite öğrencilerimize, yaşamın her alanından gelen çaresizlik çığlıklarının karabasan haberleri ile içimiz öylesine karardı ki.. Düş görmek, umutlanmak en yaşamsal, insani hakkımız değil mi?
Gelin görün ki dün de yurtdışından gelen, kayıtlı araştırmalar sonuçlarına göre de Türkiye gelir dağılımında dünyanın en eşitsiz ülkelerinden biri olarak olumsuz sıralamadaki yerini korumaktaydı.
***
Dün dünyadan gelen son sıcak haberde 17 dünya merkez bankasının politika faizlerini yükseltmek gereğini duyduklarının altı çizilmişti.. Bizimkisinin tersine inadı ile alay edercesine mi?
Yine dünyadan gelen bizim zorlu durumumuzu sergileyen bir başka haberi paylaşmak gerek; “Doğrudan yabancı sermaye yatırımları, ülkemizde son altı yılda yüzde 50 azalmış..”
Hani ülkemizin ekonomisinin düzelmesinde olumlu katkılarının olacağına umut bağladığımız “Kur korumalı TL vadeli açıklamasının ardından dolarda yaşanan düşüş umutlarımızı yeşertti ya.. Kararın en sıcak saatlerinde yerli biri tarafından piyasaya sürülmüş 40 milyar dolar sorgulamasına gelmiş bir yanıt yok. Kim sorusu da yinelenip durulurken yetkili ağızlar suspus”..
***
Tam da yeni yıla giriş öncesi, içki fiyatlarının akıl almaz vergilendirme, yükseltilmesinin kaçınılmaz sonucu olarak sahte içki üretimindeki patlama ile doğru orantılı olarak, yine ölenlerin sayısı, ağırlığı karşısında vicdansızlık adına ezilip büzülüyoruz ya.. Kimi saygın beyinlerden gelen “Rakının değil insanın sahtesi öldürüyor” saptamasını çok sevdim. Sahi “Faizsiz faiz sistemi haram mı? Helal mi?” sorgulamasına Diyanetimiz ne zaman açıklık getirecek? İKD’nin İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline ilişkin kararına, yargıdan 2. kez ret kararı çıkmış. Saray’ın atamalı yargıçlarının hukuku yok saymaları sanki sürprizmiş gibi.. Not aldığım soruların yarısına bile gelemeden köşe doluverdi..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları