Liranın değeri alışverişe girerken ile çıkarken başka
Şükran Soner; Dünün en çarpıcı gelişmesi kuşkusuz, TÜİK’in resmi istatistiklerinin açıklanmış olduğu sabahın ilk saatlerinde, ana muhalefet partisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TÜİK Başkanı ile görüşme isteminin reddedilmesiydi.
Sadece dolar, Avro üzerinden de değil, Rusya, diğer güçlü ekonomilerin ülkelerinin paraları karşısında da alışverişe giriş ile çıkışta ödenen ücretler arasında farklılıkların yaşanabildiği bir gerçeklikle yüzleşilebiliyor. Dün sabah bir canlı yayına katılan, Saray’a yakın bir kamu kurumunun temsilcisi olarak görüş açıklamak üzere katılan bir isim Rusya’da alışveriş için girdiği bir mağazada Türk Lirası karşılığını gördüğü bir ürünün, çıkarken, ödeme noktasında Türk Lirası aleyhine değişmiş olarak ödenmek zorunda kalındığının altını çiziyor.
Dünün en çarpıcı gelişmesi kuşkusuz, TÜİK’in resmi istatistiklerinin açıklanmış olduğu sabahın ilk saatlerinde, ana muhalefet partisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun TÜİK Başkanı ile görüşme isteminin reddedilmesiydi. Yine de gideceğini duyurması üzerine kapı önünde, TÜİK istatistiklerinin gerçekleri açıklamaktan nasıl da uzak kaldığı verileri üzerinde yaptığı açıklamalardı.
Doğal olarak TÜİK’in kapısı önündeki Kılıçdaroğlu’nun, TÜİK istatistiklerinin gerçekleri açıklamaktan ne kadar uzakta olduğuna ilişkin veriler üzerinde açıklamalarının, çok fazlası ile kamuoyunun, sıradan vatandaşların dikkatlerinin çekilmesi, bilinçlerine kazınmasında etkili işlevi olacağının altı, gün boyu tartışmalarda çizilmiş oldu. TÜİK’in aylık artışın yüzde 3.1 olduğu açıklamasına karşılık, vatandaşlar için hissedilen, kendi alışverişleri üzerinden de yapmakta oldukları saptamalardan da görüleceği üzere yüzde 21-25 oranları arasında dolaşıyordu.
Üreticiler için ise önceki aylardan gelen fiyat artışları ile gelen maliyet artışları çok daha ürkütücü boyutlarda, yüzde 54.62’ye çıkmışken bugünden sonrasına tüketicinin günlük geçinme, beslenme en başta her türden gereksinimlerindeki maliyet artışlarına nasıl yansıyabileceği gerçeği, ürkütücü tabloların yaşanması kaygılarını yükseltiyordu. Tartışmacılar vatandaşlardan kendilerine ulaşan çok çarpıcı, bir o kadar uyarıcı verileri paylaşmaktan kaçınamıyorlardı.
***
Arka arkaya en çok tüketilen gıda ürünlerine gelmiş artışlar pek çok belediyenin satıcılara, “Fiyat zammını uygulamayın, biz farkını size ödeyelim” önerilerini getirmişti. Yaygınlaşabileceği sorgulanırken kayıtlı ulaştırma artışları aylık yüzde 6 olmuş, eğlence, kültür, lokantalardaki artışlar önlemlerin de etkisi ile yüzde 5-6 oranlarına çıkmıştı.
Saray’ın denetiminde memur, işçi, emekli asgari ücret artışlarının ne olabileceği tartışmaları kaçınılmaz çok daha önemli gündem maddelerini oluşturuyordu.
Muhalefet cephesinin sürekli altını çizdiği gibi, Saray’ın faizleri düşürme çabaları, inadı, yabancı paraların fiyatlarının önlenemez yükselişini getirmişken yurttaşların güncel yaşamındaki fiyat patlamaları, ailelerin geçinebilmelerinin çıtasını, yaşayabilme sınırlarını da önlenemez biçimde yükseklere çıkarıyordu. DİSK’in dün sabahki bilimsel asgari ücrete ilişkin veri hesaplamasından çıkan sonuçlara göre asgari ücretin 5200 liraya çıkarılmasını zorunlu kılıyordu.
Yine paramızın değerinin düşmesinin olumlu gibi yansıyan sonucu, AB ülkeleri ağırlıklı ihracat patlaması verileri son ayın istatistiklerine yansımışken bir siyasal inadın ürünü Kavala davası ile gelinen noktanın AB’ye yansıyacak boyutu da gündemimize girdi. AİHM’nin vermiş olduğu kararın kaçınılmaz bir sonucu olarak Türkiye’ye önümüzdeki aya kadar bir sonuç alınmazsa yaptırım uygulanacağı açıklandı. Türkiye’nin Avrupa Komisyonu’ndan çıkarılması gibi bir yaptırım hükmü gündemde. Benzer bir kararın Rusya için uygulanmamış olması Türkiye için kurtarıcı sayılabilir mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları