Mutluluğun resmine özlem
Şükran Soner; Amerika’nın, İsrail’in, İngiltere’nin, AB ülkelerinin içinden çıkan protesto eylemlerinin haberleri, görüntüleri, giderek etki yapan boyutları, şimdilik mutluluğa özlem ölçeğinde gibi görünseler de bir o kadar değerli ve anlamlı.
Körfez savaşının Iraklıların canlarını çok yaktığı günlerden gülümseten bir fotoğraf karesini anımsadım.. Mermilerin delemeden çukurlar açtığı kalın duvarlara yuva yapmış kuşların yaşam sevinçleri, kim bilir bu ödül almış fotoğrafı görmüş ne çok insanın yüreğini ısıtmıştır? Tiyatro sanatımızın ustalığı, yeteneği büyük sanatçıları arasında, sesi kadar her koşulda içi gülümseyen gözleri ile ışık saçan sevgili Işık Yenersu’nun, Körfez savaşının acılarını yansıtan Cumhuriyet gazetesinin Strateji Dergisi’nin kapağındaki bu fotoğrafa verdiği duyarlı tepki hâlâ kulaklarımda. Çok özlemişim..
Bayram günlerinde Filistin halkına, çocuklarına, kadınlarına biçilen acıların dehşeti sonrasında, insanların acıları üzerinden gülümsetebilecek fotoğraf karelerinde neler olabileceğinin düşünü kurmak istemiş olabilirim. İsrail bombardımanlarında ölenlerin cenazelerinin koşturularak toplu mezarlara götürülmelerinin fotoğraf kareleri, görüntüleri acıları ile yarışırcasına hızla gözlerimizin önünden kayıp giderken.. Yaşananlar kameralardan canlı yansıtılamasın hesaplı olsa gerek, gazetecilerin kaldıkları otelin yerle bir edilmesi kuşkusuz siyaseten hesaplanmış bir eylem.
İnsanların yaşam direnci ile sonradan çizilebilecek, bir küçücük mutluluk için şimdilik hiçbir kare düşünemedim.. Ama galiba dünya ölçeğinde, insanlığın gelişimi ile çok ters işleyen, çok kirli bir dünya, emperyal çıkarlar sarmalında, en çok da sarmalın içinde nefes alabilmek için çırpınan sıradan insanların, tepkilerinin aynası, en dipten, tabandan gelen tepkilerin yansıması eylemlerin haberlerinden ufaktan ufaktan umutlanmaya başladım..
***
Amerika’nın, İsrail’in, İngiltere’nin, AB ülkelerinin içinden çıkan protesto eylemlerinin haberleri, görüntüleri, giderek etki yapan boyutları, şimdilik mutluluğa özlem ölçeğinde gibi görünseler de bir o kadar değerli ve anlamlı.. En azından siyasal İslamın en güçlü siyasetlerinin iktidarları rollerinde başı çekenlerin, “Tavşana kaç tazıya tut diyen” ikiyüzlü oyunlarının yanında, tartışmasız bedeli olan haklılıktan yana çıkışların örnekleri olarak değerli. Benzeri travmalarda benzeri ülkelerde yaşanan alışılmış başını toprağa gömen duyarsız çoğunluğun varlığında değişen bir şeylerin de yaşanmakta olduğunun ilk habercileri..
En azından geçmişten tanıklık edilmiş bir dönemi anımsatıyor.. Hani Amerika’nın Vietnam’da acımasız kan akıttığı yılların sonrasında, bedel ödeyen Amerikalı askerlerin yaşadıklarının tepkilerinden beslenmiş bir akış, dönem, çıkarlara isyan süreci vardı ya..1968’in dünya ve ülkemizdeki gençlik direnişlerinin ardından, Londra’da bir dil kursunda AB ülkelerinden gelmiş gençlik olarak buluşmuştuk. Öğretmenlerimiz bizi Vietnam karşıtı mitinge taşımışlardı. Yüz binler meydanları doldurmuş, kiliselerdeki protesto ayinlerine katılmış, Amerikan elçiliği önünde soluksuz protesto gösterileri yapmışlardı..
Henüz o çaptan çok uzak ama hafta sonunun protesto gösterilerinin görüntüleri bir yeni başlangıcın habercileri olabilecek gibi..
***
Bizim iç dünyamızda yaşadıklarımız üzerinden de küçükten küçükten benzer yansımaların ardı arkası kesilmez oldu gibi. Hafta sonu Karadeniz’in en uç kıyılarından doğadan yana yükselen tepkilerin simgesi, kadınların fotoğraf kareleri çok çarpıcıydı. Direnişlerini kırmak üzere kullanılan etkin jandarma gücü karşısında yılmadan duran yaşlı, bir o kadar inatçı duruşlu güçlü kadınların fotoğrafları çok etkiliydi. Ağaçların üstüne bile tırmanmaktan çekinmez olmuşlardı. Dimdik duruşlarıyla inanılmaz etkiliydiler. Dün, direnenlere daha şiddetli baskının haberleri ulaştı..
Oysa Urfa’dan tarikat liderinin cenazesinde, virüs cenazelerinde kim olursa olsun genel kural aile yakınları dışında kimselere izin verilmemesi uygulaması zorunlu bir önlem adına geçerli olacakken.. Vali, milletvekilleri, belediye başkanı sarmalında elbette müritlerinin lebaleb kalabalık katılımlarıyla yapılan törenin fotoğrafı, siyasetin yürüdüğü yollarda değişen hiçbir şeyin olmadığı, olamayacağının meydan okumasının sayısız örneklerine bir yenisi katılmış oluyordu.
Çok merak ediyorum, önümüzdeki yakın günlerin gündeminde çalışanların, işçiler, emekçiler yanında çaresizlikte kilitlenip kalmış esnafın, çok sayıda örgütlenmenin, yaşamları adına seslerini duyurma çırpınışlarının eylemleri sıralanmış gibiler.. Birlikte bile değil, teke tek, en çaresiz durumları, sorunları adına ses duyurma çabasındalar. Üstüne üstük güvenlik önlemleri adına ne isteniyorsa yapmaya da hazırlar. Bu en yasal, en masum hak arayışlarına lütfedip izin verebilecekler mi? Hep yaptıkları gibi en haksız, en yasadışı şiddetle güç gösterisiyle susturmayı mı seçecekler?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları