Nokta konulmayan çevre yağması emek sömürüsü
Şükran Soner; MHP’nin yerel siyasal yönetiminde yapılmış olması çok güçlü hesapların kokusu çok ağır basıyor. Kesinlikle İçişleri Bakanlığı bu kokuyu duymalı, yangına ilişkin sağlıklı sorgulamayı yapmama suçunu işlememeli.
Bugün bayram, bayramınızı kutlayarak söze girmeliydim. Gelin görün ki bayrama giriş koşullarımız, bizi olsa olsa küçük sevinçler bulma çabası içine sürüklüyor. Çevremdeki gencecik, içleri kıpır kıpır, üstelik işleri olduğu için şanslılar arasında sayılan, çok dilli, çok kültürlü güzelim insanları dinliyorum. Tatil düşlerinin en parlak projeleri arasında İstanbul içinde ailecek, arkadaşlarla bir şeyler yapabilmek var.
Daha şanslıları bir tatil yöresinde olanakları olan aile büyükleri, arkadaşlarına sığınıverecekler. Çok varsıl, yüksek gelirli grupların dışındakiler için ötesi yok. Sonrasında en ucuzu gözetilerek yapılmış bayramın yolculuk, ağırlama, armağan harcamalarının, bütçelerde bıraktığı açıkların hesaplaşılması, programlı kapatma formüllerini bulmak sıraya girecek. Bütün bu gerçekler biline biline yürekler kıpır kıpır. Ne de olsa insancıl güzellikler paylaşılacak... Bayramınız en içten duygularla kutlu olsun, en çok çocukları, olabildiğince büyükleri sevindirsin...
***
Gelelim siyasetin bizleri sevindirme adına iddialı sözlerle yapılan açıklamalarına, günü kurtarma siyaseti ile de olsa bayram üzerinden atılmış adımlara. Birkaç günümüzü kurtarmanın ötesinde, yaşamımızdaki karabasan gidişi hafifletmeye yönelik ufukta görünen gerçekçi bir şeyler ne yazık ki gözlemlenemiyor. Eski tas, eski hamam, nokta konulmayan çevre yağması, emek sömürüsü, sağlık sorunları, sağlıkçılara yönelik şiddetin dozundaki tırmanışı, kadına, çocuklara yönelik ağırlaşan saldırıların sonunun gelemeyişi... Olumsuz gerilere çekiliş örnekleri, saymakla bitecek gibi değil.
İsterseniz bütün duyu organlarımla tanıklık ettiğim karabasan doğa katliamı, çevre yağmasından söze gireyim. Bugün ben gidemeyeceğim ama, Cumhuriyet okurları ile çalışanlarının buluştuğu Çantaköy’deki Cumhuriyet Mahallemizde, İlhan Selçuk Kültür Evi’nde bugün bayramlaşma toplantımız var. Koop-C’nin (kültür koperatifimiz) yönetim kurulu üyesi olduğum halde ben katılamayacağım. Nadir Nadi’den sayısız kez tanıklık ettiğim üzere, sonraki Berrin Nadi girişimi ile kurulmuş Cumhuriyet Vakfı yönetimi süreçlerinde, Berrin Nadi ile İlhan Selçuk’a emanet edilmiş geleneklerimizin, bayram günleri gazetede nöbete kalan arkadaşların yalnız bırakılmamalarının, koşullar uygunsa gereği yapılmalı.
Katılamayacağım bayramlaşmamızın gündemini özetlersem, Cumhuriyet Mahallesi sakinleri, gerçek bir bütünleşme içinde son yaşadıkları travmaya karşı haklarını nasıl arayacaklarının görüşmelerini, değerlendirmesini yapacaklar. Şakası yok yangından bir önceki cumartesi günü, hâlâ bir tanesini bile paylaşamadıkları Malatya kayısısını da kaçırmış olarak kalan birkaç avuçluk vişneyi, çok lezzetli eriği daha çok, torunlarıma tattırmak üzere komşularımla bahçede idim. Özenerek önümdeki Silivri’nin galiba en büyük parsel üzerinde kurtarılmış büyüyen buğday tanelerinin irileşmelerini onurla, keyifle, benimmişçesine seyretmiştim. Her tarafı büyükşehrin içinde, karayolları ile çevrili kurtarılmış en büyük, en güzel, en değerli tek parsele örnekti.
***
MHP’nin yerel siyasal yönetiminde yapılmış olması çok güçlü hesapların kokusu çok ağır basıyor. Kesinlikle İçişleri Bakanlığı bu kokuyu duymalı, yangına ilişkin sağlıklı sorgulamayı yapmama suçunu işlememeli. Büyükşehir çoğunluk yangınların ardından gerçekleştirilen iğrenç betonlaşma, zenginleşme yağmasına izin vermemeli, sorumluluklarını iğne oyası titizliğiyle izlemeli.
Sağ olsun Cumhuriyet Mahallelilerin dayanışması, benimki de içinde bizim yangına bitişik tüm evlerimizin hortumları ile saatlerle yangının mahallemize de sıçramamasının gereklerini yerine getirmişler. Yoksa Cumhuriyet gazetesi, internet gazeteciliğimizin tüm kadrolarının seferberliğinde yayımlanmış haber ve açıklamalardan görüldüğü üzere, beton yığınlaşmasının tipik örneği bitişik henüz kullanıma açılmamış inşaat ile yanındaki yemyeşil bahçem arasındaki fark çok çıplak sırıtmakta. Hangisini seçeceğimiz bizim elimizde.
Bu arada sakın başlığımdaki emek sömürüsü konusunu atladığım gibi bir izlenim almayasınız. Girişte çizdiğim tablonun durumumuzu çok çıplak anlattığına, Cumhuriyet okurlarının bilinçlerine kazılı olduğuna inancım tam...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları