Pancarı da kara gömdüler...
Şükran Soner: Kandırılmanın, kanmanın günahlarının kimlere yazılacağının bir anlamı, değeri var mı?
Saray rejimi icraatlarında, dünyanın en antidemokratik, tek adamı hem başkan hem de parti başkanı yapmış diktatoryal metinle yetinilmeyerek, açıklar, yetki boşlukları üzerinden, hak-hukuk ihlalleri dayatmalarında sınır tanımazlık, izansızlıklarda dur durak yok.. Dün sabah yüzde doksan beş üstü ele geçirilmiş güdümlü medya haberlerinde sansürlenen, sonuç olarak halkın çoğunluğunun bihaber kaldığı fotoğraf kareleri, görüntülü haberlerinden birinde, binbir zorlukla ürettiği pancarı kara gömülmüş üreticinin çaresizlik içinde, kar altından tek tek pancar toplama çırpınışları vardı.. Saray’ın bir umut, pancarının kar altında çürümesine seyirci kalan özelleştirilmiş şeker fabrikalarını alan yandaş yeni patronlarını uyarması, söz verildiği üzere zaten zararına üretilebilmiş pancarlarının toptan çürümeye terk edilmemesi için son yakarışlar yapılıyordu..
Sevgili Mümtaz Soysal Hoca’nın sağlığı, yıllarını verdiği özelleştirmeler kıyamına karşı savaşımda gelinen vahşetin boyutlarını algılamaya, acı çekmeye elverişli değil. Türkel Minibaş Hocamız da aramızda değil. Sendikal örgütlülüğün bilinçli, güçlü savaşımda, ideolojik saldırılara, en çok da siyasal İslamcı siyasetlere teslim olarak kaçınılmaz yenilgisi sonrası, 2002 AK Parti iktidarları sonrasında örgütlü emek gücü eylemleri, direnişleri ile çekilebilen setler çöktü. Özelleştirmeler, sonrasında, yüz binlerce işçi, sadece aileleri ile birlikte işçilerin kuralsız düzende yoksulluk, yoksunluğa, işsizliğe mahkûm edilmelerinden öte sonuçları ile, ülkemizin tüm yaşayanlarını beslenmede açlığa sürükleyen tarımın da çöküşünü getirdi.
***
Unutmuş olamazsınız, Saray’ın seçim kampanyalarına da kamu kaynaklarının haksız hukuksuz sınırsız aktarılması süreçlerinde, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, seçim süreci havasından olacak bir umut kamuoyu tartışma gündemlerine, işçi direnişlerine sil baştan ivme kazandırmıştı. Bir gayret tarım, sağlıklı şeker üretiminin, pancar üreticisinin de kurtarılabilmesi uğruna, muhalefetin de desteğinden güç alan işçi, sendikal direnişler yaşanmıştı. Seçim ortamında, Saray cephesi, üreticinin zarar görmeyeceği, özelleştirilen şeker fabrikalarının kapanmaması yolunda güvenceler alındığı sözleriyle yemin billah etmişlerdi.
Özelleştirmeler vurgunlarının geçmişinden deneyli siyaset, işçi, üretici, emek cephesi geçmişin işçiden başlayarak üreticiye, köylüye uzanan kırımlarından çarpıcı örneklerle, “Hani Sümerbank’lar, hani Et Balık Kurumları, hani SEKA’lar, hani Orman İşletmeleri, Tarım Üretim Çiftlikleri?.. Köylünün üretim yaptığı, halkın beslenmesi, insanca yaşamı, iş sahibi, ucuza ayakkabı, elbise alıp karnını doyurabilmesini sağlayan kurumları?..” çırpınışlarına, “pancarda öyle olmayacak” sözlerinin ömrü bir yılı, bir kışı bile deviremedi.
Bu yılın pancar üretimi çok verimli yaşanmışken, bir yıl öncesinde kasım ayı yarılanmadan üreticinin elinde kalmayan pancarı, değerinin altında, zararına, bekletilerek alınmasının ötesinde, toprak altından sökülemeden, karın altına bile gömülüverdi. Karları açarak, zorlu pancar sökme çırpınışında üretici, çürüyecek ürününün derdinde, gelecek yıla çaresiz pancar dikme şansının kalmadığının sesini duyurmak için çırpınırken, kendinden önce fabrikaların üretimleri düşürülerek işten çıkarılmış işçilerin sesleri solukları bile çıkamıyor. Bilmem ayrımında mısınız ama, özelleştirme mağduru işçiler ile pancar üreticilerinin çoğunluğu özelleştirmeye karşı en güçlü başkaldırı içinde oldukları günlerin içindeki seçimlerde bile, siyasal İslamcı seçim kampanyalarına teslim olmuş olarak çoğunlukla oylarını Saray’dan yana kullanmışlardı. Kandırılmanın, kanmanın günahlarının kimlere yazılacağının bir anlamı, değeri var mı?
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin vurgunundan, kimlerin, hangi payları aldıkları gerçeğinin kafalara vurula vurula görülebilmesinden hangi dersler çıkarılacak? Yılın devrilmesini bile beklemeden, kısa günün en haksız, en izansız vurgunları, kısa gün kârları ile gözleri dönmüşlerin, Saray’ı bile, yeni yerel seçimlere giderken zor durumda bırakabilecek işçi kıyımları, pancar üreticisini açlığa mahkûm eden icraatlarından, kimi göz boyama dozunda olsun, geri dönüşler olabilir mi? Sadaka düzeninde, yandaş kayırmacılığında siyasal İslamcı cemaatler, başı çeken Diyanet kadroları, militanlaştırılmış eğitim, kamu yönetimleri seferberliğinde bir seçim daha atlatılabilir mi? Hak-hukuk-demokrasi arayışında, bir kez daha ağır kazıklanmış pancar üreticileri, şeker fabrikaları işçileri, bölge halkı üzerinden sandığa yansımaları izleyeceğiz...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları