Yıllarla “iki sarhoş” karalamasıyla sürdürülen, siyasal İslamcı ittifaklarla beslenen, Cumhuriyetin değerlerine saldırı kampanyalarının üzerine, 15 Temmuz yarım kalan FETÖ’cü darbe sonrası değişen iktidar ittifakları cephesinde, ittifak odaklarının merkezlerinin mezheplerine göre çeşitlenen renker üzerinden söylemlerde de, aidiyetlerinin saptanması bile zor renk, ton farklılıkları ile yüzleştik.
Hedef tahtasına, dünyada bir örneği olmayan, siyasi parti başkanlık kimliği öne çıkmış, başkanlık rejimlerinin olmazsa olmaz güçler ayrılığı ilkelerinin de katledildiği en diktatoryal Tekadam, Saray rejimine karşı çıkmada etkin rol oynayan bugünün CHP’si oturtulmuş gibiydi. Saray rejimine geçerli hukuksallık kazandırılmış olması yetmemiş, Meclis’te Cumhur İttifakı parmak oylarıyla, yasama yetkisinin Meclis’te kullandırılmamasıyla, Saray’ın icraat gücünün katlanmasında sınır tanımazlık alıp başını gitmişti.
Dünyanın en güdümlü medya gücünü yakalamış olmak, Diyanet’i Saray’a bir tür fetva yetiştiren kimliğe dönüştürmek yetmedi. Kamunun en yaşamsalları adalet, güvenlik, ekonominin can damarları, yönetim organlarında.. kamu yararı, insan, hak odaklı, liyakata bağlı hukuksal işleyiş toptancı ayaklar altına alınmış olarak, sil baştan sadakat, yandaşlık üzerinden, son kararı Tekadamın vereceği sistemin işleyişine bağlandı.
Yerel yönetim seçimleri ajandaya uydurulamadığından, göreceli sandığa bağlı seçimlerinde de, Erdoğan liderliği, karizması üzerinden “beka” tehdidiyle sindirme, cepheleştirmeyle yola çıkıldı..
***
Evdeki hesap çarşıya uymadı.. Atatürk devrimleriyle laik Cumhuriyetin kurulması süreçleriyle katlanan değerlerinden çıkılarak yürünecek yolla, yürünmeye çalışılan 16 yıllık iktidarlarının ürettiği, yaptıklarıyla, doğrudan sorumlu olduğu sorunlar yumağındaki çelişkiler, gerçekleriyle çatışıyordu. Kirli çamaşırlar ne kadar başarılı olursa olsun saklanamıyordu.
17 Aralık, 15 Temmuz gerçekleriyle yüzleşmeden, siyasal sorumluluklarıyla hesaplaşmayı unutun.. Bu yaratılmış en otoriter hukuk düzenini de yoka sayarak, önüne çıkan en savunmasız hak-hukuk arayışlarını şiddetle sindirmeyi seçerek, aynı yollardan sonsuza dek yürünemiyordu. Yandaşlık üzerinden saadet, sadakat zincirinin kırılmasına ilişkin, liberalizmin acımasız, geçerli kuralları vardı ki..
Atatürk devrimleri, laik Cumhuriyet değerlerini yıkma projelerinin suçunu FETÖ’cü darbenin taraflarına yıkarak “Gazi Meclis, Gazi Mustafa Kemal”in, AKP, Saray sözcülerinin, Meclis konuşmalarında sık sık kullanılmasıyla aklanmak yetmiyordu. Sonunda Başkan Erdoğan, önceki gece açtığı son söyleminde, Gazi Meclis, Gazi Mustafa Kemal yakınlaşması, “O da bugünkü yorumlarıyla gerçek bir Başkanlık rejimiydi...’ dedi.
Ne yapılıp edilip, gelecek dönemde Tekadam, Saray rejiminin rahatı, güvenliği için olmazsa olmaz, çok belediye başkanlığı kapmak hesaplarına gelince; Cumhur İttifakı başkan adayları için izlenecek siyaset stratejisi, baştan Saray, Erdoğan Liderliği, arkalarındaki tepeden dünyanın en etkin destek kadrolarıyla yürütülen siyasetin tam tersine olarak kurgulanmış, kamuoyuna çaktırılmamıştı.
Hâlâ hak-hukuk-demosrasi yandaşı pek çok seçmen de içinde, deneyimli, birikimli aydınlar, örneğin eski Meclis Başkanı, şimdiki İstanbul belediye başkanı adayının “Beka sorunu yok, geçim sorunu var” çıkışını cesaret olarak yorumluyorlar. Özünde kilit, deneyimli Saray’dan yana kazanmaları istenen adayların kampanyalarına yerleştirilmiş, “Siz Cumhur cephesi adaylarını toplama işlevini Lider Erdoğan odaklı kampanyalara bırakın, karşı cepheden, iç çelişkilerinden yararlanarak oy toplamaya, birbirlerini kırdırmaya dönük, gerçek belediye başkanı adayı gibi bir kampanya yürütün..” taktiklerini atlıyorlar.
Bana inanmıyorsanız, yerel yönetim adaylarının seçim broşürlerinden, bir şeyler dağıttıkları torbaların üzerine yazılmış sloganla hele bir bakın. Sevdaları aday oldukları belediyelere dönük, seçmenleri kucaklayan çerçevede söylemlerle sınırlanmış.. Aynı aday aynı gün yandaş seçmenden oy toplamayı üstüne almış kampanyayı, toptancı kamu gücü kaynaklarıyla sınırsız, pervasız yürüten Saray odaklı siyasetin dışında, yerel seçmene kucak açmış bir taktik izlerken, konu tapu isteyenlere gelince, “Tapularınızı başkan olacağım seçimden bir gün sonra size dağıtmaya hazırım” sözünü veriyor. Parası alınmış imar affı, seçmen oyuna kıyacak değil ya.. Seçim taktikleri tutmayıp çuvallamanın son günlerinde yeni sürprizleri bekleyin..