Ya hukuk devleti ya da yüz bin yıl geriye sürükleniş..
Şükran Soner: Dünyanın en ucube modeli partili başkanlık rejiminin sınır tanımaz avantajları da işe yaramıyor. Giderek daha ağır boyutlarda demokrasi, hakhukuk ihlalleri, Tekadam rejiminin keyfi icraatları ile yetinilemiyor..
Hâlâ tiraj, izlenirlik kalmamış olsa da yüzde doksanın çok üstünde yandaş medya işe yarayamaz oldu.. Tekadam rejiminin en çok sevdiği sosyal medya operasyonunu da kapsayacak biçimde, barolar operasyonu, Ayasofya atakları dizisinde siyasal İslamcılığı sonuna kadar sömürebilme operasyonları da pek bir işe yaramayacak gibi.. Siyaseten en çok destek vermiş seçmenlerin önlenemez yoksullaşması, yoksunlaşması, çaresizliği karşısında, erken, baskın seçimlerin işe yarayabileceği umutları tükeniyor..
Türkçesi bugünlere kadar gelinen baskın seçimler taktiklerinin, en işe yarar yöntemlerinin tekmilinin birden uygulanabilirliği şansı yakalanabilse bile artık kayıplar son yerel seçimleri ile sınırlı kalmayacak. Dünyanın en ucube modeli partili başkanlık rejiminin sınır tanımaz avantajları da işe yaramıyor. Giderek daha ağır boyutlarda demokrasi, hakhukuk ihlalleri, Tekadam rejiminin keyfi icraatları ile yetinilemiyor.. Haksızlık, hukuksuzlukları, tehdit ve baskıları katlamak yolunda, yeni formüller arayışlarında dur durak, izansızlıkta sınır konulamıyor..
Sonrasında yaratılmış yeni çatışmacılık alanları üzerinden, katlanmış yeni hak-hukuk ihlali yolları üretilmiş olarak, öncelikle muhalefet cephesinden etkin olabilecek hangi siyasal partiler, toplumsal örgütlenmeler söz konusu ise.. Yetmez, çaresizlikten isyan edebilecek, sokaklara çıkabilecek mağdurların başları ezilerek, sindirilerek ağızlarını açamamaları, hak arayamamaları yolunda yapılacak ne varsa, hukuksuz otoriterleşme hakmış, devletin gerçek âli çıkarlarının savunulabilmesi adına yapılabilecek başka bir şey yokmuş gibi baskı, sindirme araçlarının kullanılmasında şeytana pabucunu ters giydirecek ölçeklerde yeni yollar üretiliyor..
***
Elbette gerçekler çok çarpıcı boyutları ile ortaya çıktığında, mağduriyetler yaşandığında kimi zorunlu çark edişler, düzeltmeler de çaresiz gündeme gelebiliyor.. Son sıcak gündem ve tartışmalardan, hani güncel gündem adına en son tartışmaların üzerinden sözde eşit tarafların temsil edildiği oturumlar yapılıyor ya.. Çok azında taraflar adına vicdanlı tartışmacılar ucundan da olsa gerçeklerin ortaya çıkarılmasında kaçınılmaz işe yarıyor.
Yine Türkçesi ipin ucu kaçırılmış haksızlık, hukuksuzluk, insan hakları, hak, hukuka aykırı suç ihlallerinden en acıtıcılarında, kamuoyunu acıtacak boyutlarda gerçekler ortaya konabilmiş, kamu vicdanını çok çarpıcı, “yetti gayrı” dedirtecek boyutlarda yaralayabilmişse kimi ufacık düzeltmeler kaçınılmaz oluyor. Hiç kuşkunuz olmasın, Diyanet İşleri Başkanı’nın dudak uçuklatan, geçerli anayasal düzenimizle çatışan, Mustafa Kemal’e sevgisizliğinin ötesinde, kılıçlı beddua okuma eylemi çıplak gerçeklik olarak ortada olması bir yana. Özür olmayan, özrü kabahatinden büyük düzeltme üzerine yeni zincirleme kurgular içinde işin içinden kolay kolay çıkılamayacak bir kaos ortada..
Bakanın düzeltmesi, Saray sözcüsünün yumuşak dil ile yaraları sarmak olanaksız. Başkan Erdoğan’ın dişe dokunur bir çözüm üretilmesi yolunda iradesinin kullanılması zorunluluğu noktasına çoktan gelinmiş gibi bir sonuç tablo ortada.. Barolar yasası dayatması ile güç gösterisinin ardından en azından güncel deve sorunların yaşandığı bir süreçte, daha bir pervasız atakların gelmemesi en azından akılcı gibi geliyordu. Dünkü baro başkanına dönük polis operasyonu tuz biber ekti. Yetmedi İçişleri Bakanlığı sorumluluğunda bal gibi de yasal sınırların kullanılmasında hukuksuzluk boyutlarını tırmandıran o kadar akıldışı bir destek açıklaması eklemlendi.
İnadına inadına önceki gece yine baştan sona Meclis iradesini, hak, hukuku yok sayan dayatma metinle, uluslararası hukukta, dünyanın çözüm üretmekte çok zorlandığı en karmaşık konular üzerinden, dayatma sosyal medya yasasıyla, hastalıklı bir çocuğumuz daha oldu. Sabahın köründe dün en yandaş hukukçu yorumcuları bile uygulanmasında ipin ucunun kaçırılması halinde, en çok Tekadam rejiminin dayandığı çarkların, çıkarların felç olabileceği uyarılarını yapıyorlardı..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları