‘Ya Rabb.. hep bana, hep bana’
Şükran Soner; Dünün en öngörülür küresel ısınma kıyametine ilişkin bilimsel rapor, dört yıldan iki yıla indirgenmiş hızın sonucu, milyonlarla dünyalının önü alınamaz can ve mal kayıpları olarak karşımıza çıkıyor. Rapora ne gerek var?
Dünya çapında emperyal çıkarlar adına, kirli siyaset savaşlarında, bilimsel teknolojik devrimlerle ters orantılı olarak, demokrasi, hukuk devleti düzenleri, insan hakları ile yaşanan tersine gelişmeler, “otoriter diktatörlükler ile terör kıskacında”, milyarların insanlık dışı yaşam koşullarına sürüklenmeleri yetmezmiş gibi, kıyameti koparacak çarpıklıkta küresel ısınma tehditli gelişmelerde gerçekten bu kadar çaresizlik ne menem bir çelişkidir.
Dünün en öngörülür küresel ısınma kıyametine ilişkin bilimsel rapor, dört yıldan iki yıla indirgenmiş hızın sonucu, milyonlarla dünyalının önü alınamaz can ve mal kayıpları olarak karşımıza çıkıyor. Rapora ne gerek var? Ülkemizin kış havalarında küresel ısınmanın yansımaları haberlerinde ülkemizin bir köşesinde açılmak zorunda kalınan baraj kapakları nedeniyle üç günde bir yıllık yağmurun sonucu, seralar, tarlalar, köyler, ovalar sular altında kalırken. Başka köşelerinde çiğ, heyelan, toprak kaymaları ile ortaya çıkan yıkımların hepimizin yaşamlarına uzanan bedelleri var..
Canımızı daha çok yakan, siyasi gelişmeler, Türkiye’nin, Irak bataklığından ders alınmamış olarak, Suriye bataklığına da çekilmesi ataklarında, Amerika başrolde, çok kutuplu emperyal çıkar paylaşımları tuzaklarında gerçekleri okuyabilme, Cumhuriyet kazanımları, ülke bütünlüğümüzü, sınırlarımızı koruyabilme sorunlarımız var..
***
Dünyanın enerji yatakları üzerinde en verimli bölgede, Ortadoğu’da Osmanlı’nın parçalanması sonrası yaşanan acılar, bitmeyen savaşlar, akıtılan kanlardan bölge halklarının kendilerini koruyabilme adına hâlâ ders çıkaramamış olmalarını nasıl okuyacağız? Bizim açımızdan en büyük tehdit boyutu ise, kurtuluş, kuruluş savaşları destanlarının yazılması, Atatürk devrimleri, laik Cumhuriyet kazanımları ile, aydınlanmayı yakalamış birikimlerimiz, ortak değerlerimizle ayakta kalmayı nasıl başaracağız?
***
Petrolün en zengini Suudiler, en hovardaca paralarını, neden Amerikan askerinin kendi iktidarlarını koruması kutsal anlaşmalarına teslim etmekten vazgeçemiyorlar?
Yakın tarihin 8 yıllık Irak-İran savaşlarından da ders alınmamış olarak, bu kez Saddam diktörlüğünün kırılmasında gerekçe yapılan, Suudileri tehdit etme gerekçeli Irak işgali sonrası yaşananlardan da dersler alınamadı mı? Irak petrol yataklarının en verimlileri ile doğru orantılı olarak üç bölgede ayrı devletlere parçalanmış olarak, Amlerikan-İngiliz uluslararası şirketlerin işletmelerine ne de kolay teslim edilmişti?
Sonrasında paylaşım hesapları tutmayınca, Afganistan, Irak işgallerinde üretilmiş terörist şeriatçı kimlikli, aşiretler yapılanmalarıyla uyumlu, bölgelere göre ırk kimliklerinin de etkin kulanıldığı terör örgütleri patlamasında kolay işgaller bölge halkları için çok pahallı bedeller getirdi. Sovyetler’in diktatör kimliği de olsa eşitlikçi, Marksist kimliğinin yanında, Mao’nun devrimi yaşanmış Çin toprakları üzerindeki kırılmanın güvencesinde, kapitalist düzenin emekten yana kazanılmış sendikal hak ve örgütlülükler, demokratik düzenlerine gereksinim duyulmayan bir gelişim evresine geçildi.
Irak, Afganistan işgalleri Evangelizm ağırlıklı, Amerikan Hıristiyanlığın yeni yorumu sentezinde, İslam dünyasına dönük olarak da “ılımlı İslam” yorumunu üretmişti. Siyasal İslam kimliğinde Gülen Cemaati ortaklığı ile “ılımlı İslam” projesine geçiş yapan, işgallere “evet” diyen bir cephe ittifakı yorumu, gerçeği ile, Erdoğan liderliğindeki AK Parti kurucu kadroları, Saadet’le yollarını ayırmışlardı. Gülen Cemaatinin Amerika merkezli 170 ülkeye, İslam dünyasına dönük “ılımlı İslam” projesinin, tıpkı Banker Soroz simge demokrasi fonları ile başka dinlerden ülkelere dönük bütçeden destekli devrim aşılamalarında kardeş kardeş, dayanışma içinde olmaları yoka sayılmıştı.
Günümüzde emperyal çıkarlar paylaşım savaşlarında gerçek ittifaklar ile siyasal İslam şeriat yorumları, başka dinler, şeriatlar yorumları arasındaki ilişkiler bir yanı ile daha karmaşık, bir yanı ile daha da kirli.. Sonuç olarak siyasal İslama dönük, başka Hıristiyan dinler, Yahudiliğe dönük “Ya Rab.. hep bana, hep bana..” diye kalkarken, insan hakları, demokrasi, sınıf hakları, dünyanın geleceğini yok etme katliamında sınır yok..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları