Yaralar nasıl sarılacak?
Şükran Soner: Akıl tutulması yaratma seferberliğine karşı durmak zorlaştıkça, çaresiz, umutsuz insanların bulabildikleri kaçış yolları, giderek içini kapanmak, umutsuzluk, depresyonla.. sorunlarından kaçmakla sınırlı kalıyor
En yakın tarihlerle yaşadıklarımızdan birkaçını anımsamaya çalışalım mı? İşimiz gereği, başka işi olanlardan çok daha ayrıntılı, bazan bıkkınlık, öfke tepkilerimizi soğutmaya çabalayarak, elimizden geldiğince farklı kaynaklardan olup bitenleri anlamaya çabalarız.. Ülkemizde gerçekleri öğrenebilmek, giderek zor bir zanat oldu.. İnsanları güdülemede, sınırsız güç, kaynak kullanmada uzun soluklu iktidar erkinin kurduğu çarkların dişleri öylesine acımasız, işlevsel ki.. Akıl tutulması yaratma seferberliğine karşı durmak zorlaştıkça, çaresiz, umutsuz insanların bulabildikleri kaçış yolları, giderek içini kapanmak, umutsuzluk, depresyonla.. sorunlarından kaçmakla sınırlı kalıyor..
Neyse ki insanoğlunun yaşam refleksleri gün geliyor, bütün bu kurulu düzenin etkin çarklarının işlerliğini yok eden, yeniden hiç değilse kendi yakın çevresi ile birlikte en yaşamsal sorunları adına, kendi kendini uyandırma reflekslerine, sonrasında da hakları, çıkarları adına savaşım arayışlarına çok hızla yönlendirebiliyor.. Toplumsal uyanış, hakları adına patlama refleksleri, gücü işte tam da böyle, beklenmedik bir biçimde ortaya çıkıyor..
***
İster inanın, isterse inanmayın bence bireysel ailesel ölçeklerden başlayın aynı sorunlarla yüz yüze kalan binler, derken, on binler, yüz binler olarak yüz yüze kaldığımız felaketler üzerinden yaşadıklarımızın, her birinde, günümüzde siyasal erk, Tekadam rejimi adına en yetkin ağızların felaketlerin hepsinde birden gerçekten çok acil, çok başarılı koşturmacaları, “Yaraları sarmak” sloganlı işlerde başarılı adımlar atabilmek yolunda çırpınmaları da tam da bu kaçınılmaz gerçeklikten..
Şöyle bir anımsayabildiğiniz kadarı ile anımsamaya çalışın.. Son yılın vahşilikte yarışılan kadın cinayetlerinden yangınlarına, sokaklarda yaşanılan felaketlere, depremlere, sellere, çatışmalarda verilen şehitler haberlerine, kenodi kendine bile çöken binalar, ölüm kayıpları karşısında hızla enkaz temizleme, ev boşaltma koşturmacalarına bir bakın. Yaşanan felaketlerin “ben geliyorum” denen her adımında sınırsız suç oraktlığı yapılacak.. Kirli çıkar ortaklıklarına, çıkar bağlarının oluşturulmasında her tür hak-hukuk-adaletin işleyişlerinin önlerine takoz konulacak.. Bir tek yaşanan felaketin boyutlarına, şiddetine göre, ilk günlerinde “acıların sarılması” yolunda seferberlikte, gerçeğinde olmasa bile vitrininde kusursuz işler yapılacak..
Dünün görüntülü son sel felaketi canlı yayınlarında, çamur balçığında kurtarılabilecek bir şeyler bulmaya çalışan, gelecekleri kararmış insanlara nasıl içtenlikle yardım edildiğini, güvenli; bulabilirse çamur içindeki altınlarının bile kurtarılabileceği algısının sağlandığını gördük. İtfaiye ekiplerinin seferber, birisinin kendisini merdivenden tırmanmayı başararak, başaramayanı da özverili itfaiyecinin su çukuruna inerek kartarmasını izliyorduk. Hele övünmek gibi olmasın sele kapılmış ölenlerin, Van Gölü’nde boğulmuş kaçakların, cinayete kurban edilmiş kadınlarımızın ölü bedenlerinin bulunması adına yapılan gerçekten başarılı, çok da zor çabalara şapka çıkarmamak olası mı?
Yanan, yakılan ormanlarımızın yeniden yeşilleneceği, yıkılan binaların yerine yaşanabilir binalara taşınma sözlerinden hiç eksiklik yapıldı mı? Bu yılın aklınızda kalan son sayısız suçların, kirli çıkarlar ağı, haksızlık, hukuksuzluk, yağmaların ürünü büyük can kayıpları, mal kayıpları, felaketleri sonrasında, birinin olsun suçlularıyla anlamlı hesaplaşmaya ilişkin tanıklığımız oldu mu? Güneydoğu Batı fay hatları üzerinden kırımaların yeni büyük depremlerin habercileri oldukları gerçeği, yüz binler değil, milyonlarla insanımızın can güvenliği adına yaşamsal hızda yıkıma karşı, acil çürüklerin ayıklanması seferberliği üzerinden acil bir sorumluluk üstlenilmesi adımı duyabildik mi?
Çatlak-patlak binalarda paniğe kapılmış on binler, yüz binler yaşarken, uzatılan bir el var mı? Unutun gidin, Bakanların koşturmacalarının haber yapıldığı bir iki gün sonrası yaşamları kaymış insanlar, faleketzedeler üzerinden neler yapılıyor, bilgimiz var mı? Canlı yayınlarda en yakıcı savaş sorunlar tartışılırken bile, canlı yayın kesiliyor, saatlerle AA’dan Bakan’ın aynı gündemli pembe tablosunu dinlemek zorunlu oluyor. Yetmiyor 30 Ağustos kutlamaları için virüs engel, Erdoğan-Bahçeli ikilisi Malazgirt Zaferi’nin 940. yıldönümü kutlamalarında..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları