Yüzbinlerle işsizlere, katrilyonlu vaatler...
Şükran Soner: Otellere yerleştirilme, taşınma parası ödemelerine teşekkürün ardından, çevrede patlayan kiralardan yakınmalar ağır basıyor. Yine de kaçınılmaz ölümden kurtulmaya şükür sözcükleri, canlı, taze korku, paniğin sıcaklığını yansıtıyor.
Dün Başkan Erdoğan’ın televizyon yayın kanallarının tümünde birden canlı yayımlanan, çok kritik olduğu söylenen Bursa yerel seçimlerine, Cumhur İttifakı adaylarına destek içerikli konuşmasına takılıverdim.. Ayaz soğukta meydana toplanmış kalabalığa seslenişinde, çok uzun süreli trilyon ve katrilyonların geçtiği Bursa’ya yönelik hizmetlerinden kapı açmıştı.. Kimileri tamamlanmış, kimileri yarım kalmış, kimileri de çiçeği burnunda bir iktidarmışlar gibi gündeme yeni alınmış, yeni öncelikli projelerinden örnekler veriyordu..
Dinleyenlerden yanıt beklercesine, “Kaça patladı bilmiyor musunuz? Söyleyeyim öğrenin, bilmeyenlere siz anlatın..” içerikli cümleler kurduğu için dikkatimi çekmişti. Sosyal politikalar gündemli çok uzun soluklu gazetecilik yapmış olmama karşın, bol sıfırlı rakamları hiç ama hiç algılayamadığım, dudak uçuklatan yalan olanı ile gerçeğini asla tartamadığımdan olacak, bu kadar kapsamlı bir saydırmanın ısrarını kavrayamamıştım..
Soğukta, birkaç kuruşluk daha ucuza sebzeyi alabilmek uğruna, bir pazara, bir tanzim satış kuyruğuna, bir markete koşturan, kuruşları hâlâ milyonla açıklayan gariban vatandaşın neyi nasıl algılayabileceğinin şaşkınlığı ile dikkat kesildim.. Katrilyonlarla sayılan hizmetlerin örneğin karayollarına dönük Bursa’daki yatırımların yaşamlarındaki karşılığı ne olabilirdi? Sabah canlı yayını için dengelerin sallandığı söylenen Bursa’da hem Cumhur hem de Millet İttifakı’nın adaylarını eşit süreli arka arkaya çıkarmak üzere söz almış Fox’un yayınına takılmıştım..
Dudak uçuklatan bir hava kirliliği, trafik sıkışıklığı sorunu görüntülerine öncelikle tanıklık etmiştik. Söz verdiği halde sonradan Cumhur adayının katılmaktan vazgeçtiğini öğrendik. Belki de öğleden sonraki Erdoğan’ın mitingi için hazırlıklar ağır basmış, belki de bozulan dengeler içinde kıyaslanabilecek eşit ağırlıklı bir konuşmaya katılması sakıncalı görülmüştü.. Bilemeyeceğim ama göçmenlik bağları ile çok fazla yakınımın yaşadığı Bursa’da çok çarpık kentleşme, rant sorunları ile de bağlantılı, “Cennet Bursa” efsanesinin yıl yıl yıkılışının tanıkları içimi dağlıyor.. Geçen hafta varsıl sayılabilecek bir akrabam telefonda “Ne pişirebileceğimizi bilemez olduk. Her şey ateş pahası..” diye yakınıyordu.
***
Dünün gün boyu yüzde doksan beşi tam yandaş, güdümlü medyanın bile gündeminde öne almak zorunda kaldığı ana haberler içinde işsizlikteki patlama, piyasacıların en Saray’dan yana çıkarımlarla olumlu yorumlarını bile zorlamıştı. Kaçınılmaz bir-iki cümle içinde özetlenen CHP’nin değerlendirmesinde ise, “2009 krizinden bu yana en yüksek artışlar.. Dar kapsamlı verilere göre bile 706 bin yeni işsiz yüzde 12.3’lük artış söz konusu. Gerçek işsiz 7.5 milyonu buldu..” cümleleri dikkat çekiyordu.
DİSK’in TÜİK, İŞKUR, SGK, Aile Çalışma Bakanlığı verileri ile hazırlanan raporunda ise “İşsizlik depremi” saptaması var. İşsizlikte 700 bin artış ile birlikte istihdamda 1 milyon azalışın yaşandığının altı çiziliyor.
Ya depremsiz bina çöküşlerine dönük yok sayılamayan haberlerini nasıl okumalı? İstanbul’un başka başka semtlerinden gelenler yetmiyormuş gibi, Türkiye’nin başka kentlerinden gelen, kendi kendine çökmek üzere olan binalara ilişkin gelen yeni canlı yayın haberleri. Bilemem canlı canlı tanıklık edilen, ölüm korkusunu galebe çalan haberlerin etkisini ölçemem..
Mikrofona konuşan mağdurlar, evlerinin her harekette sallandığından, çatlaklardan aylaryıllardır zaten korku, çaresizlik içinde yaşamakta olduklarını anlatıyorlar. Belki de bu son dakika ihbarlarında katkıları bile olabilir. Çünkü bir kısmı uzun süredir yardım isteyip uyarı yaptıklarından yakınıyorlar. Kimselerin kulak asmadığından dertli, “Bir çare, çözüm, Devlet bizi kurtarsın..” söylemleri var.
Otellere yerleştirilme, taşınma parası ödemelerine teşekkürün ardından, çevrede patlayan kiralardan yakınmalar ağır basıyor. Yine de kaçınılmaz ölümden kurtulmaya şükür sözcükleri, canlı, taze korku, paniğin sıcaklığını yansıtıyor. Büyük depremin, büyük kayıplarının ardından, artçı depremlerde çadırlardan çılgınca kaçışların duygu hallerini anımsatıyor.. Pıtrak gibi ortaya çıkan, sallanan, açık çatlaklı, yaşam riskli binalardaki yıkımı acil kılan, acil boşaltılmak zorunda kalınılan örneklerle bu gidiş nereye?
Çok daha ürkütücü bir başka boyut.. Kartal’da bana göre hâlâ gerçek ölen sayısı ortaya çıkarılamamış binada, insanların canları ile katliamın gerçek sorumlularını, suçlularını saklama adına yapılan yapay yargılama operasyonları.. En kolayı ile günah keçisi seçmenin, asıl suçluları, toplumsal, siyasal sorumlulukları olanları saklama çabaları. Kaçak üç kat ile, en alt katın dengeleri yok edilerek üretim atölyesi yapılmasının, inşaat ruhsatlarının, rüşvetin, yandaş kirli çıkar ortaklıklarının asıl suçluları?..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları