Yüzsüzlüğün son perdesi..
Şükran Soner: Türkiye’nin olumsuzluklarda sürüklenmesinde miladı, yaşanmış son büyük deprem felaketinin yıldönümü için uzmanlık meslek örgütleri, başta inşaat ilgili mühendislikler, bilim insanları, yeni yaşamsal tehditleri gözeterek, çok sıkı araştırmalarıyla hazırlanmış olarak karşımıza çıktılar.
Geçen salı günkü yazımda okulların açılmasının, siyaseten güncel getirisi ağır basmadığı için açılışları geleceğimiz adına en yaşamsal değerde olduğu halde, en sorumsuzca geciktirilmesinin yeğlendiğini anlatmaya çabalamıştım.. “Okulları açmanın güncel getirisi yok ki..” başlıklı yazım, çocuğunun eğitim sorunları üzerinden kaygılı bir genç annenin ilgisini çekmiş.
İçtenlikle düştüğü notlardan başarılı bir iş insanı olduğunu, çok yoğun çalışma zorunluluğu ile çocuğuna güvenilir eğitim koşulları yaratamayan bir annenin kaygıları arasında sıkışıp kaldığını anlıyorum. Sonuç olarak okulu açılamamış çocuğu için uzaktan eğitim sorumluluğunu üstlenmiş bir paralı yuva, ya da ilköğrenim koşullarını üstlenmiş bir kurum seçmiş. Bulaş için ne kadarı ile sağlıklı koşulların yaratılmış olabileceğinden de güvenli olamadan, uzaktan eğitim güvenceli iddialarından kaygılı..Besbelli başkaca bir çözüm şansı da yok gibi.
Elbette okulları açma koşullarının yaratılamaması gerekçesi ile kapalı tutarken, eğitimin en yaşamsal basamaklarındaki çocukların geleceği adına çok daha olumsuz koşullarda bir yerlerde sıkıştırılmalarına göz yuman siyasal iktidarın, eğitimsizlik politikalarındaki çifte standardı, sorumsuzluğunu, kastı olsa da olmasa da içine düştüğü çözümsüzlüğün öfkesi ile sorguluyor..
Yanılmıyorsam bizim gibi mesleki deformasyon ya da sorumluluk duygusu içinde, güncel gündemler üzerinden ülkemizde ve dünyada yaşananlar, olupbitenler üzerinden kafa patlatacak zamanı da yok.. Çünkü sadece haberlere göz gezdirdiğini, kendisinin sorunu ile ilgili yazı başlığıma takılıp ilk kez bir yorum okuduğunu, tanış olamadığımızı, bana göre de haklı olarak çok şeyi bir yazıya sıkıştırmak takıntım yüzünden uzun cümlelerle, uzun yazımdaki pek çok paragrafı da anlamadığını aynı içtenlikle paylaşıyor..
Büyük olasılıkla okulların açılmamasına ilişkin eğitimcilerin çok yaşamsal uyarılarını da okuyamamış, kişisel eğitim, algı, annelik kapasitesi ile yürekten algılamıştır. Onun çocuğunun benim torunlarımın çağındaki çocuklarımız, siyasal sorumsuzluk, çıkar öncelikleri böylesine tersine işletildikçe, bir başka gerçeklerin yüzü ile de ekonomi bu kadar duvara toslatılmışken.. Tek adam rejiminin yürümekte direndiği yollarda, öncelik para kaynaklarını kıpırdatacak, siyaseten seçilmiş iktidar erki yürüyüşünde önlerini açacak önceliklerde.. Bulaş üzerinden öncelikler de hep böyle çarpık kalacak; insanı kurtarma, çocukların yaşamsal öncelikleri yolunda asla olamayacak..
Bakanın çarpıcı eğitim gerçekleri, güçlü, haklı, belgeli eleştiriler karşısında yaptığı son açıklamaların satır aralarını okuduğumuzda da eğitime dönük çok az ve çok geç gıdım gıdım işlerin yapılmakta olduğunu da çok çıplak görebiliyoruz.. Ertelenmiş tarihe en iyi hazırlıklarla yetişebilseler bile bulaş ile ilgili ürkütücü patlamada en iyimser önlemler alınabilirse bile gerçek eğitimin koşullarının çok uzaklarında kalınacak..
***
Türkiye’nin olumsuzluklarda sürüklenmesinde miladı, yaşanmış son büyük deprem felaketinin yıldönümü için uzmanlık meslek örgütleri, başta inşaat ilgili mühendislikler, bilim insanları, yeni yaşamsal tehditleri gözeterek, çok sıkı araştırmalarıyla hazırlanmış olarak karşımıza çıktılar. Ülkemizdeki yaklaşan yüz binler, milyonlar için felaketimiz olabilecek çürük yapılar yıkımından bilgili, bilinçli, en çok sorumlu siyasal erki, ülkemizin 80 milyonu aşan nüfusu adına kamuoyunu uyarma sorumlulukları da var.
Ülkemizin içinde bulunduğu yapılaşma stoku felaketini, boş kâbus değil, bir şeyler yapılması adına uyarma, uyandırma umuduyla, en anlaşılır gerçekçi verilerle kamuoyunun karşısına çıktılar. Bilmem dikkatinizi çekti mi, yakın tarihlerde bile arta arda gelen uyarı depremleri, depremi unutun dökülen yapı stokları nedeniyle kendiliğinden yaşanan çökmeler, ölümlü habersiz gün geçmiyor gibi.. Tek adam rejimi, çok övünülen gücü adına dişe dokunur tek bir müjdeli yanıt, açıklama, gerçekçi olmasa dahi umut aşılayacak projelerden kapı açılamadı.
Çünkü umutlu projeler için de sorumluluk üstlenmesi kaçınılmaz kurumlar adına devasa sorunlar, yapılacaklar, veriler listeleri zorunluğu var. Kaynak aktarılması zorunluluklarının en küçüklerinin hesaplarından bile dudak uçuklatan bol sıfırlı aktarımların zorunlu olduğu noktalara kadar gerilere düştük. Hangi kurum adına el uzatılsa, el büyük bir taşın altında kalacak.. Eğitim gibi bugünler için çekici getirisi de olmayınca..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları