loading
close
SON DAKİKALAR

Asgari ücreti tartışmaktan bıktık usandık

Şükran Soner
Tarih: 17.12.2024
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Dünyada bir benzeri olmayan bu emekçiyi acımasızca yakan tabloda, emekçi hakları için sil baştan yeni bir haklar savaşımı verilmesinin dışında bir çıkış yolu yok gibi...

Emekçi olanların tümü için geçerli olan bir saptamanın altını çizerken 1960’lı yıllardan günümüze en azından her yıl, bazılarından toplanma sayısı ile artıyor olarak birden çok kez, haftalar, aylar süren bir tartışmayı yaşıyoruz. Sonucu hiç değişmiyor, giderek artan oranlarla işçi sınıfımızın yaşam koşulları, daha büyük çoğunluğunu kapsar ölçeklerde geriye çekilmiş oluyor. 

Yasanın amacı gereği, işçinin emeği karşılığı ailesi ile birlikte insanca yaşayıp geçinebileceği bir ücrete kavuşabilmesi hak götüre. Günümüze kadar geriye çekilen koşullarda, giderek sadece sayısal değil, oransal olarak da katlanan ölçeklerde işçilerin yaşam koşullarının geriye çekilmekte olduğu bir süreç yaşanmakta. Aile bireyleri, daha çok sayılarla çalışır olabilseler, artısıyla ek iş yapma koşullarını yaratabiliyor olsalar bile, insanca yaşam koşullarını unutun, karınlarını doyurabilecek gelire ulaşmalarının olanaksız olduğu sonuçlarla yüz yüze kalıyoruz. 

Bu yılın görüşmeleri öncesinden başlayan tartışmalarda, kimi işverenlerin komisyon kararının CEO denilen en üst düzey yöneticilerini bile ücretlerini etkiliyeceğinin altını çizmeleri trajedisini unutalım. Üç kuşak öncesinin gündemde olduğu yıllardaki tartışmalarda sendikal hareketin, liderlerinin, asgari ücret komisyonunun oluşturulmasına bile gerek olmaması gerektiği günleri anımsayalım. 

Dünya ölçeğinde asgari ücretle çalışma kavramının sadece kayıtlı, ancak sendikalı işçilerin az olduğu ülkeler için gündemde olduğu gerçeğinin altının çizildiğinden yola çıkılarak, ülkemizde de ortadan kalkması gerektiği tartışmaları ülkemizde de yaşanmıştı. 1960’lı yıllarda sadece sayısal değil, oransal olarak da toplusözleşmeler kapsamı dışında kalan işçi çalıştırma sayıları hızla düşüyordu. Türk-İş ile DİSK’in sözleşme kapsamları içinde çalışan işçi oranlarının hızla yükselmesi gerçeğinde, Çalışma Bakanlığı’na bağlı bir komisyon aracılığı ile asgari ücretin belirlenmesi uygulamasının gereksizliği gündeme girmişti. Demokrasilerde imzalanmış sözleşmelerdeki genel artış oranlarının tüm çalışanlara yansıtılması ilkesi geçerliydi... 

***

1970’lerde gündeme giren sendikal yasaklara, 1980’lerde gelen kazanılmış sendikal hakların gaspı düzenlemeleri sonrası ülkemizde yaşanan gerçekler, hızlı değişimle, hakların tepetaklak geriye alınmakta olacağı bir düzene geçildi. 2002’ler sonrası gelişmelerle ise uçurum dudak uçuklatan bir hızla emekçilerin haklarının her yandan birden gasp edilmesi sonuçlarının hızla geliştirilmesi yollarının üretilmesini getirdi. Türk-İş’in ağırlıklı kamuda, DİSK’in özel sektörde savaşımla kazanıp yükselttikleri sendikal haklar, Özalizm ile ciddi eritilme yoluna geçişi sağlamıştı. 

Erdoğanizim süreçleri, en uzun ve kayırmacı, haksız-hukuksuz boyutlar da eklemlenmiş olarak, kamudaki Cumhuriyetin yarattığı dev üretimli işletmelerin bir bir özel sektöre devri adı altında, çoğunlukla kapatılıp değerlerinin yağmalanmaları, yaratılan arsalar rantlarıyla yapılaşmaya açılmaları sonuçlarını getirmekle kalmadı. Yandaş sendikacılık ile her tür kirliliğin kapatılması kolaylığı seçildi. Dünyada bir benzeri olmayan bu emekçiyi acımasızca yakan tabloda, emekçi hakları için sil baştan yeni bir haklar savaşımı verilmesinin dışında bir çıkış yolu yok gibi...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları