loading
close
SON DAKİKALAR

Bir işi de doğru yapsalar dişimi kıracağım

Şükran Soner
Tarih: 04.02.2025
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Pisi pisine, olmaması gereken bir yangında bile, ölen, hakları aranamayan sevgili can parçalarının sayıları istatistiklerde bile görülemiyor.

İktidar ittifakının ömrünün uzatılabimesi öylesine günbegün zorlaşmakta ki... Başkanlar çaktırmamak adına ellerinden geleni yapsalar da pratik zekâ alışkanlıklarıyla ülkenin en uzun ömürlü sivil iktidarını sürdürebilmiş olmanın güveniyle, akıllarına parlak görünen ilk çareyi çözüme çevirmekten vazgeçemiyorlar. Çözüm olarak atılan her adımın haksızlık hukuksuzluklarının altında kalmaktan kurtulamıyorlar. Altından çıkabilmek uğruna başvurulan her yeni çözümle de yeni yeni sorunların altında nasıl çark edebileceklerinin yolunu bulamaz oluyorlar.

Başından itiraf ediyorum, nasılsa asla ve de asla doğru bir iş yapmayı seçmeyecekleri, daha da doğrusu seçemeyeceklerinin gerçekçiliğinde, dişimi kırmak zorunda olacağım adımlar atılabileceğine inancım yok.

Günlük haber akışları içinde en güncellerinin izinden ne olup bittiğini anlama çabası içinde, zaman öylesine hızlı akıyor, gündem başlıklarında en günceli üzerlerinden o kadar çok değişiklikler yaşanıyor ki... Hepsinin de halı altına saklanmış haksızlık, hukuksuzlukları öylesine ağır, çok boyutlu ki... Sonuçta hepsi birden aylar yıllar geçtikçe, birbirinin kötü kopyası içerikleriyle kayıtlara giriyor. Yakın dönem tarihimizin bütününde iyi niyetli, temiz, ak işlerin örnekleri tükenmiş gibi...

Haklar üzerinde arayışlar içinde olanlar, haklarını savunmak üzere çabalayanların, her birinin üzerinde, cezalandırma, yargılamalar Demokles’in kılıcı gibi dolaştırılırken gündem konusu olan haksızlık, hukuksuzluklarının da dozu yükseltilmek zorunda kalınan icraatlar pıtrak gibi fışkırıyorlar. Çoğunluğu için artık en yandaş kadroların bile savunmalarını zorlaştıran çarpıcı gerçekler saklanamıyor, bir yerlerden ortalığa saçılıyor.

Hak aramakta direnenlerin hep cezalandırılmaları, bedel ödemeleri söz konusu olsa bile, utançtan arınmış giderek daha güçlü, birleşerek, dayanışarak direnme yolları keşfediliyor. Kakafoni seslerin yönetimindeki orkestra şefleri, geçmişten alabildikleri sonuçlarla ömrünü uzatabildikleri iktidarlarının içten içe kaygısını yaşamaktalar. Yoğurtlarının mayası öylesine bozuk ki tutturamıyorlar. Yapay gündemler yaratabilmek üzere kurulmuş sayısız senaryonun sonrasında, dün iyece ellerinde kalan haberlerin içeriklerine bakınca ne gördük?

Sahibi, sorumlusu hiç değillermiş gibi ortalıkta dolaşsalar da her yanlış işin, zamların birinci elden yaratıcı sorumuluları olduklarını içlerinden bilememeleri olanaksız. “Duymadım, görmedim, yapmadım” havalarında başlarını göklere çeviriyor olsalar da her gün yeni planlar, saptırmak için çırpındıkları farklı gündemler, zamlarla buharlaşıveriyor. Yeniden halkın gerçek tek gündemi, yaşayabilmek, aç kalmamak, ısınabilmek, nefes alabilmek oluyor.

Baksanıza akademisyenlerin araştırmalarının sonucunda, yurtdışına iş için gidenlerin derdi daha iyi bir yaşam koşulları değil, adaletmiş. En çıplak haliyle yaşamlarının tam alanlarına dönük olarak adaleti arayıp arayıp bulamadıkları için, ileri yaşlarda olanları bile, ailelerini de peşlerinden sürükleyerek göç yollarına çıkıyorlar. Nereye gidebilir, nerede bulabilirlerse, çaresizliği içinde. Her ailenin özel yaşamına girildiğinde, trafik kazasından, hastanelerdeki kirli işlere, sokaklarda, trafikte, kâr hırsının ürünü işletmeler, kayakta bile kaybedilen o kadar çok sevgili canlar söz konusu ki...

Pisi pisine, olmaması gereken bir yangında bile, ölen, hakları aranamayan sevgili can parçalarının sayıları istatistiklerde bile görülemiyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları