loading
close
SON DAKİKALAR

Bülent Eczacıbaşı iş yaşamının 50 yılını, deneyimlerini paylaşıyor

Şükran Soner
Tarih: 18.01.2025
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Bülent Eczacıbaşı o tarihte çiçeği burnunda kimliği ile ilk köşe yazısını yazmış olmakla kalmadı. İşveren cephesinden Cumhuriyet’e yazı vermeyi seçecek bilim insanlarının listesinin düzenlenmesi sorumluluğunu da üslendi.

“Biraz daha düşününce” başlığını verdiği, “Biraz daha düşününce hiçbir şeyin göründüğü kadar basit olmadığını anlarız” vurgusunu yaptığı kitabında biraz mizah, biraz sanat katarak renklendirdiği anılarında, birbirinden ilginç satır başları dikkat çekiyor. Araştırdıkça, öğrendikçe hiçbir şeyin korktuğumuz kadar karmaşık olmadığının altını çiziyor. SokratesGoethe’den alıntılarla “eskisinden daha akıllı olmanın becerilemeyeceği” gerçeği ile yüzleşmeyle noktalıyor.

Çağımızın en zengin, en başarılı olmuş iş insanlarına ilişkin bilinenlere ayrılmış bölümlerde “Liderliğin başı, sonu, tuzu biberi”, “Tutkunuz işiniz, işiniz tutkunuz olsun” uyarılarının ardından, “Tepede yalnızlık” vurgusu dikkat çekici. İş yaşamında en sevmediği yanına yönelik “sık sık pazarlık yapmak zorunda olmanın” itirafı geliyor. Aziz Nesin’in antika halı üzerinde iken yabancılara yüksek fiyatla satışını yaptığı, eşeğin üzerinden, halıyı çekmesi gülmecesiyle nokta koymayı seçiyor.

Bülent Eczacıbaşı’nın, “Değişimin hızı karşısında dehşete düştüğümüz de oluyor. Değişimin hiç farkına varmadığımız da” vurgusu dikkat çekici. Lenin’in “hiçbir şeyin olmadığı on yıllar ve on yılların yaşanmadığı haftalar” vurgusuyla, hiçbir şeyin değişmediği dönemler ile büyük değişimlerin kısa sürelerde yaşanması süreçlerinin anlamı üzerinden sorunlara geçiş yapıyor. Siyasilerimizin konuşmaları dinlendiğinde bazen yıllardır hiçbir şeyin değişmediği düşüncesine kapılmak zorunda kalmamızdan yakınıyor. Oysa değişimin her zaman var olduğunun, değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğunun altını çiziyor. Değişimin önüne konulan engellerin karşısında duruş sergilemek zorunluluğunun altını çiziyor.

***

Bülent Eczacıbaşı’nın, işveren örgütlülüğünde başa geldiği yıllar ile Cumhuriyet Vakfı’nın kuruluşuna geçiş süreci arasındaki bağların yaşandığı süreç arasındaki gelişmelerden de bilen ve de bilmeyen okurlarımız için bir şeyleri paylaşmak gereği olabilir. Nadir Nadi’nin aramızdan ayrılışının gecesinden söze girmekte yarar var. Cumhuriyet gazetesinin Yunus Nadi yönetimi ile başlayan, Cumhuriyet Devrimlerini, kazanımlarını ülkemizin yaşamında yaşatma sorumluluğu sürecinde kırılma noktasındaydık.

İflas masasına sürüklenmiş gazetenin yaşatılabilmesi adına, Berin Nadi, hem Yunus Nadi ailesi hem de babası Cemal Sahir ailesi adına duyduğu büyük sorumlulukla, İlhan Selçuk’u yanına alarak ellerini birlikte taşın altına koyma sorumluluğunda, Cumhuriyet Vakfı’nın kuruluş sürecine geçişi, Nadir Nadi’nin danışmanları içinde, yazarlarıyla paylaşmak istemişti. Geceyi yakın dostları Müşerref Hekimoğlu ile birlikte geçirdikten sonra, Nadir Nadi toprağa verilmeden Yeniköy’deki tabutunun karşısında toplanan yazarlar, danışmanlar, hep bir arada yapılan son değerlendirmede sonuna kadar yola devam kararı dışında bir çözümün söz konusu olamayacağı konusunda birleşti.

Cumhuriyet’in gelenekleri içinde kapılar elbette işveren sorumluluklarına da uzanıyordu. Bülent Eczacıbaşı o tarihte çiçeği burnunda kimliği ile ilk köşe yazısını yazmış olmakla kalmadı. İşveren cephesinden Cumhuriyet’in haftada bir ayrılması sürecek köşesinde, Cumhuriyet’e yazı vermeyi seçecek bilim insanlarının listesinin düzenlenmesi sorumluluğunu da üslendi. Amcası Şakir Eczacıbaşı o dönem Cumhuriyet Vakfı danışma kurulu üyeliğinde gönüllü görev aldı. 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları