Cumhuriyet Vakfı’nın kuruluş süreci
Şükran Soner; Okurlar göreceli en pahalı gazeteyi alabilme gayretinde, daha çok sattırabilme seferberliğinde. Gazete olanaklarını zorlayarak yabancı, Türk klasikleri de içlerinde kitap yayınları ile katkıda bulunabilmenin derdinde.
Cumhuriyet gazetesinin yaşaması için her dönem ellerinden gelen desteklerle, elbette en çok Cumhuriyet gazetesini okumak, okutmakta kararlı okurlarımızın yaşı tutanlarının unutmadıkları kritik süreçlerden biriydi. İflas masası süreci yaklaşık bir altı aylık süreç için birbirimizden kopmamızı getirmişti. Nadir Nadi’yi son yolculuğuna uğurlayışımızın ardından Berin Nadi, İlhan Selçuk’un da elini taşın altına koymasıyla Cumhuriyet’in yazarları ile okurlarını yeniden bir araya getirecek, Cumhuriyet Vakfı’nın kuruluşuna öncülük yapmıştı.
Özveride, Cumhuriyet’in geçmişinde olduğu gibi sonrasında da hep yaşanacak zorlu günlerde ise bir kez daha okurları ile yazarları, tüm emekçi çalışanları ellerinden geleni yapmada yarışma iradelerini göstereceklerdi. Nadir Nadi’nin her zaman arkasında durmuş alanlarının uzmanları ünlü danışmanları ömürlerinin yettiği süreçler içinde arkamızda duracaklardı. Ali Sirmen, Vedat Günyol, Uğur Mumcu, Prof. Cavit Orhan Tütengil, ayrımsız baştacımız çizerlerimiz, arkamızda TTB’den başlayarak tüm meslek örgütlerimiz... 2. sayfa yazarlarımız Oktay Akbal, Dr. Erdal Atabek içlerinde.
Okurlar göreceli en pahalı gazeteyi alabilme gayretinde, daha çok sattırabilme seferberliğinde. Gazete olanaklarını zorlayarak yabancı, Türk klasikleri de içlerinde kitap yayınları ile katkıda bulunabilmenin derdinde.
***
Teknik bazı satır başlarını, hem iflas masasına sürükleniş hem de Cumhuriyet Vakfı çatısı altında yeniden yayın yaşamında güçlenme süreçlerinin kimilerini ben de Av. Bahri Belen’in aktarımlarıyla öğrendim. Kuşkusuz İlhan Selçuk başta yazarlarımızın içinde pek çok hukukçunun olmasının da katkıları, vakıf senedimizi hazırlamış büyük usta Prof. Aydın Aybay’ın Osmanlı vakıflarını örnek almış senedinin değeri paha biçilemez. Günün çok kullanılan uyduruk vakıflarından farklı olarak, dışarıdan bağış yoluyla vakıf yönetiminin ele geçirilebilmesi olanaksız.
Elbette yeri geldiği noktada sözü söyleşi konuğumuz Av. Bahri Bayram Belen’e vermek gerekiyor. Gün belirlemede azıcık zorlandık. Hukukçu kimliği ile, Cumhuriyet’ten ayrıldıktan sonra da elinin uzanabildiği her hak aranabilen kuruma uzanmayı seçerek o günlerden bugülere 50 yılı aşan bir sürecin içine girmiş. Mısır Çarşısı önündeki tüp gazı patlaması gerçeğini, çok kısa süreçte Emniyet bile teslim etmişken akıl almaz bir haksızlık, hukuksuzluk içinde her tür işkenceye de hedef olmuş sosyolog Pınar Selek’in hâlâ yurtdışında sürgünde yaşadığını unuttunuz mu?
İşkence ile suç itirafında bulunmuş tüm sanıkları artık özgür. Pınar Selek siyasal bir inatla hâlâ ülkesine dönemiyor. Üst yargıda bir sunum nedeni ile grupta gönüllü görev alanlar arasında olan Av. Bahri Belen, baba Alp Selek’in grup çalışmasına katılabilme ile uyumlu tarih değişikliği gereksinimi duymuştu. Geçen uzun yıllar içinde Metin Göktepe ailesinden Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfı’na, Hrant Dink ailesinin avukatlığına, İstanbul Barosu çatısının içinde tüm görev verilen komisyonlarda görev almaya. Uzanabildiği her yerde olmayı, hak hukuk arayışlarında, kişisel siyasal yapısının içinde olup olmamasına bakmaksızın yer almak isteyenler arasında olduğunu özenle çizmeyi seçiyor.
Söyleşimizi, Cumhuriyet YouTube’den bu akşamdan geçerli olmak üzere izleyebilirsiniz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları