loading
close
SON DAKİKALAR

Demokrasi şehitlerimiz

Şükran Soner
Tarih: 21.01.2025
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Umutsuzluğa kapılma lüksümüz olabilir mi? Yaşamak, ülke çapında nefes alabilmek yolunda, ne kadar zorlanırsak zorlanalım, yaşayabilmek adına hesap sormak zorunda olduğumuz günleri, zamanları yaşıyoruz.

Kısa adı KİGEM olan Kamu İşletmelerini Geliştirme Merkezi’nin kurucu başkanı, ikinci sayfa yazarımız Prof. Dr. Mümtaz Soysal’dı. Genel sekreterliğini Petrol-İş Sendikası uzmanı olarak çalışan Ayla Yılmaz arkadaşımız yürütüyordu. Günümüze kadar işlenen cinayetlerin katillerinin, kimilerinin geçici olarak yakalandıkları yargılama kayıtlarının zabıtlarında yer almış olsa da hâlâ adaletin gereğinin yerine getirildiği tek bir dosyanın varlığından söz edilemiyor.

Gazetemizin dünkü başlığından 32. Adalet ve Demokrasi Haftası’na girdiğimizi öğreniyoruz. Cumhuriyet gazetesi içinde gazetecilik yapabilmiş olmanın şansına karşın, bilimsel, toplumsal sorumluluk duyguları ile hak savaşımından hiç vazgeçmemiş biribirinden değerli ne kadar çok bilim insanı, yazarımızın, birbirinden acımasız, bombalısından, arkasından silahla sırtından vurulmuş olarak yere düşürülmüş bedenleri ile yüz yüze kaldığımızın acı tanıklıklarının bir tanesinde bile yaralarımızın sarıldığını söyleyemiyoruz.

Demokrasi şehitlerimizin haklarının aranılması yolunda, demokrasi şehitleri etkinliklerinde, başı çekenler arasında Uğur Mumcu’nun katıldığı etkinlikleri anımsıyorum. Bahriye Üçok’lar, Prof. Dr. Muammer Aksoy’un haklarının aranması, demokrasi savaşımında direnilmesi uyarılarında, öncülük yapan demokrasi savaşımcılarımızın, sonraki yıllarda aynı acımasız türden katliamlarda öldürülmelerinin anlamını elbette çok doğru, bir o kadar da duyarlı okumak zorundayız.

Ülkemizin çekildiği günümüz karanlık yıllarına gelinebilmesinin sırrı, tetikçilerin kolayca beslenip katilamlarda kulanılmaları sonrasında kazara yakalanmış olsalar da adalete uzanan kirli ellerin katkılarıyla bir biçimde kurtarılmalarıyla yaşanmıyor mu?

***

Yeri gelmişken KİGEM’in, bir kamu işletmelerini geliştirme merkezi olarak sendikal yapılanmanın içine alındığının altını çimek gereğini duyuyorum. Ülkemizin demokratik örgütlenmesinin geliştirilmesi, yaşatılmasında, tüm örgütlenmeler ile birlikte, sendikal yapılanmanın da içinde olması zorunluluğunun da altı çiziliyor. Ülkemizin var olan tüm toplumsal, siyasal, sendikal, kültürel örgütlenmelerinin, ortak hak-hukuk-adalet arayışları içinde buluşabilmiş olmaları gerekiyor.

Dünkü gazetemizin manşet haberinde, bir kez daha “Sahte belgeciler yargılanacak mı” sorgulaması yapılmak zorunda kalınıyorsa. Tek adam rejimi düzeni içinde kurulmuş hak-hukuk-adalet işleyişlerinde, toplumsal duyarlılıkların giderek artıyor olmasına karşın, atılabilmiş anlamlı adımların örnekleri yaşanamıyor. Yakın tarihlerin birbirleriyle yarışırcasına yaşanan hak-hukuk işleyişleri üzerinden, kamu oyuna yansımaları önlenemeyen skandal tanıklıklardan da öğrenildiği gibi kirli çamaşırlar biriktikçe birikiyor.

Umutsuzluğa kapılma lüksümüz olabilir mi? Yaşamak, ülke çapında nefes alabilmek yolunda, ne kadar zorlanırsak zorlanalım, yaşayabilmek adına hesap sormak zorunda olduğumuz günleri, zamanları yaşıyoruz. Yaşamın her alanına dönük, yaşatılan kötülüklerin, vahşetin boyutları tırmandıkça, insanca yaşayabilmek için başkaca bir yol, çaremiz olabilir mi ki? Hastanelerde canlarımız, hastalırımız öldürülebilirken sokaklarda suç çetelerinin işledikleri cinayetler katlandıkça nereye kadar susabiliriz?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları