loading
close
SON DAKİKALAR

Evdeki hesap çarşıya uymuyor

Şükran Soner
Tarih: 15.04.2025
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Yılların kayıpları, ezilmişliklerin deneyimleri, birikimleriyle, sil baştan yeniden gelişen toplumsal hak arama eylemlerinin, birbirinden yaratıcı ittifakları içinde, yürümeden geri dönüşün olmaması gerektiği bilincimizi, ittifaklarımızı güçlendirmeliyiz.

Zonguldak büyük madenci direnişinin eylem komitesi üyeleri, 50 günü bulan büyük direnişlerinin içinde kazandıkları deneyimlerle, her yeni gün için yaşanan gelişmeleri özetleyen sloganlar üretmede usta kesilmişlerdi. Dönem cumhurbaşkanının son bir şans denemesi ile, hakların verilmemesi yolunda attığı hamle üzerinden kamuya seslenişlerinde, halkı kendilerine söylenen yalan üzerinden uyarmak istediklerinde, noktayı koydukları sloganın içeriği unutulmadı: 

“Halkımız, başbakan yalan söylüyor, çarptık böldük hesap tutmuyor.” 

Günümüz cumhurbaşkanı ile günümüz Saray ittifakı, karar vericilerinin, geçmişten ders almak ya da almamak yolunda direnmeleri, kendi bilecekleri bir iş, kendi seçimleri. Uyarmak, yol göstermeye kalkışmak haddimiz olamaz. Olsa olsa kendi beklentilerimiz, yaşamlarımızın soluksuz karabasana çevrildiği adımlar, darbeler karşısında yüreğimizin yanması kaçınılmaz olduğuna göre ülkemizin yaşayanlarının, elbette kendi sevdiceklerimizin de geleceklerine dönük yaşamlarını durmadan karabasana çevirmeyi hedefleyen saldırıların soluksuz gündeme getirilişlerini görmezlikten gelme lüksümüz de yok. 

Sorumlulukla, seslerini duyurmak üzere, gençliğin kendi geleceklerini kurtarmaya dönük sokağa çıkmaları ile gelişen toplumsal duyarlılıkta, ağzı, aklı olan, sesini duyurabilmek, kendi gücüne göre seyirci olmamak, etkinliklere katılmak, kararlılığını göstermek yolunda, en azından imza vererek sokaklarda, sorumlulukla katılabildiği kadarı ile etkinliklerin içindeki yerlerini alıyorlar. 

***

Özetle, 1970’li yıllardan günümüze yaşanmışlıkların, toplumsal hak aramaların kazanım, kayıplarının bütünlüğü içinde, kirli, siyasal olayların acımasızlıklarının da tanıklığında, boşa atılıp tutulmayanların gerçekliklerini de yadsımadan, satır aralarını atlamadan doğru okumalar yapmak gibi bir ortak sorumluluğumuz söz konusu. Saray ittifakının kuşkusuz, evlerinden yaptıkları hesapların tutmadığını görmelerini ummak isteriz. 

Ne yazık ki, tek başına Gezi olayları deneyimlerimiz, üzerinden atılmış yalanlar, yazılmış kirli senaryolar üzerinden yaşanılan acılar, can kayıpları bile tek başına yeterince ders verici olumsuz örnekler, mantıksız, sınırsız haksız kafa işletilmesinin yansımaları olarak karşımızda sırıtıyorlar. Hâlâ o yalanların sayısız kanıtları ortalığa saçılmışken bile, üzerinden yalanlardan yola çıkılarak yeni suçlamaların geliştirilmesine dönük senaryolar gündeme sokuluveriyor. Olmuyor, evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Ortalığa saçılan, yazılan yeni senaryolarla, tutması istenmiş senaryolar, bir bir yeni tokatlar olarak geri tepiyorlar. 

Ballı, kaymaklı kurulu çıkar düzeninden vazgeçmek elbette kolay değil. Eskiden ucundan bir parmak bal tattırılmış olanların sayıları giderek azalmış olsa da azınlık bir yüksek oranlı paydaşların etkileri, güdülemeleri hâlâ ağır basmakta. Hâlâ sağduyulu uyarılar belki içeriden geliyorsa da etkili, sağlıklı doğru adımlar için cılız kaldıkları ortada. Gerçekliğimize dönersek akıl devşirilmesi umutlarını beklemekten vazgeçmeliyiz. Yılların kayıpları, ezilmişliklerin deneyimleri, birikimleriyle, sil baştan yeniden gelişen toplumsal hak arama eylemlerinin, birbirinden yaratıcı ittifakları içinde, yürümeden geri dönüşün olmaması gerektiği bilincimizi, ittifaklarımızı güçlendirmeliyiz.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları