Evrensel ölçeklerde araştırmacı, eğitimci yetişen aileden günümüze aydınlanma
Şükran Soner; Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimci yetiştirmedeki yokluklardan mucizeler yaratma tutkusunun sınırsızlığına ulaşılıyor. Ülkemiz için kendilerini yetiştirirlerken, gittikleri ülkelerin tarihlerine de ışık tutmuş oluyorlar.
Üç Kuşaktan Tanıklıklar’da izleyebileceğiniz yeni konuğumuz, büyükelçilikten ülkenin uluslararası örgütlenmelerde temsilciliğine, siyasete, geçiş yapmış Onur Öymen. Öncelikle kuzeni Altan Öymen ile birlikte ailenin üç kuşak gerisinden gelenleri kapsayan “Başöğretmenin Yolunda” kitabı üzerinden buluşmayı düşünmüştük. Geçtiğimiz hafta Suriye’de yaşananlar, Esad’ın ülkesinden kaçması ile bir kez daha altüst olan Ortadoğu dengelerinin sıcak gündemi de araya girince konuğumuz Onur Öymen’in uzun soluklu birikimleri, deneyimlerinden de bir şeyleri paylaşmak kaçınılmaz oldu.
Onur Öymen’i, Almanya’da büyükelçilik yıllarından, işçilerimizin paylaşımlarıyla görüşmeden, çok yakından tanıma şansını yakalamıştım. Hani, Almanya üretimine en güvenilir, sağlıklı katkılar için alındıklarında, Karaköy’deki İş ve İşçi Bulma Kurumu’muz binasında, Alman bir heyet tarafından diş sağlığı denetiminden geçirilmişlerdi. Alman Sosyal Demokrat Partisi, SPD, emekli olmuş işçilerimizin gönüllü, orada hak ettikleri emeklilik ödemelerini de alarak Türkiye’ye dönebilmeleri yolunda bir proje çalışmasının içindeydi.
Sendikal, toplumsal örgütlenmelerimizle bağlantılı sayısız Almanya etkinliğine katılmış olmama karşın, sağlıklı işçi, köylülerimiz, siyasal zorunlu kaçanlarımız üzerinde gerçeğinde ne kadar da ağır sorunlu, travmatik kitleler, uygar yaşam hakları gasp edilmiş, gettolar yaratılmış olduğuna şaşkınlık, burukluk içinde tanıklık etmek zorunda kalmıştım.
***
Altan Öymen ve Onur Öymen’in iki kuzen olarak öne çıkardıkları eğitimci dedelerine ilişkin kitaplarında yer alan belgelerden de görüleceği üzere, sadece Cumhuriyet kuşağı eğitimcilerimiz için değil, başka yabancı ülekeler için de bilinmeyen, birbirinden değerli uluslararası ölçekte çalışmaları üreten iki kuzen Hıfzırrahman Raşit Öymen ile Münir Raşit Öymen’in çalışmalarını bence uzmanları ortak kitaptan yola çıkarak uzunca araştırmalılar. Satır başları ile çizilmiş vurgulamalardan, Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimci yetiştirmedeki yokluklardan mucizeler yaratma tutkusunun sınırsızlığına ulaşılıyor. Ülkemiz için kendilerini yetiştirirlerken, gittikleri ülkelerin tarihlerine de ışık tutmuş oluyorlar.
Atlanmaması çok önemli ilk yaratıcı isim Trabzon’da yaşamış, kaçınılmaz Osmanlı medrese okulunda eğitim almış ailenin büyük dedesi Mehmet Raşit Bey ile eşi Mesrure Hanım olmalı. Eğitiminde hukuk bölümünü seçince altı çocuğuyla birlikte Trabzon’da hukukçu olarak göreve başlıyor. Daha sonra yedi yıllığına Midilli’de görev yapıyor. Onur Öymen’in dedesi Hıfzırrahman Raşit Öymen Trabzon’da doğduğunda, Osmanlı’nın “Hıfzırrahman” gemisinin rıhtımda olmasıyla bağlantılı adının verildiği öngörülüyor.
Büyük dede Mehmet Raşit’e Osmanlı İmparatorluğu yönetimindeki Malta’dan sonraki görevler, Diyarbakır’dan başlanara, Ergani, Elazığ olarak devam edince büyükbaba, eşi ile altı çocuğunu korumak üzere, uzun yolculuklarla Trabzon’a göndermeyi daha güvenli buluyor. Yanılmadığı, eşinin çok zorlu koşullarda çocuklarıyla birlikte yaşamak zorunda kalacağı, son görevinde yakalandığı bir bulaşıcı hastalık sonucu ölmesi ile kanıtlanmış oluyor.
***
Büyük Ortadoğu’nun, yakın tarihinin Irak krizi, hâlâ tek ülke gibi görünüyor olsa da paramparça olması gerçeği ile yüzleşmiş olmamızın ağırlığı, ülkemize bedellerini yaşamayı sürdürürken... Yeni büyük Ortadoğu projeleri arka arkaya üretilirken günümüze kadar yaşadıklarımız ortada. Elbette Suriye üzerinden yaşananlar, yaşatılanların da ardı arkası gelmiyor. Onur Öymen gibi bir uzmanı üç kuşak söyleşisi için yakalamış olmanın şansı, bölgemiz adına yaşananların büyük şanssızlıkları, kirli oyunları içinde oynananlar, olabilecekler üzerinden günceli de konuşmadan geçemezdik.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları