loading
close
SON DAKİKALAR

Gülsen Tuncer, Engin Ayça, iki sanatçımızın anılarından

Şükran Soner
Tarih: 02.01.2024
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Bir iki gün içinde izleyebilecğiniz renkli yayını izlemenizi öneririm. İki güçlü sanatçımızın, yürekli, içtenlikli, doğaçlama açıklamalarını çok seveceğinize inancım tam.

İki sanatçımızın, ilk akla gelebilen renkli anıları için çekime, yeni yıla girerken buluşmuş, görsel kanıtların eklemlenmesine dönük teknik çalışmanın yıl sonu bildiğiniz sıcak gündem yoğunluğunda, yayını yeni yıla bırakılmıştı. Bir iki gün içinde izleyebilecğiniz renkli yayını izlemenizi öneririm. İki güçlü sanatçımızın, yürekli, içtenlikli, doğaçlama açıklamalarını çok seveceğinize inancım tam...

Cumhuriyet değerlerine bağlılıkları tartışılamaz iki sanatçımızın, ülkemiz, dünya etkileşimleri içinde soldan, toplumsal buluşmalarında kimi komik gelişmeler, çelişkilerden kaynaklanan çok renkli, ancak sanatçı kimlikleri ile kaygı duymadan içtenlikle paylaşılan ayrıntılara belki gülecek, ancak ülkemizin gerçekleri, savrulmaları olarak bir o kadar da saygı duyabileceksiniz. Ne de olsa iki güçlü, onurlu sanatçının kendi yaşam gerçekleri üzerinden bile kimi çatışmacılıkları masaya yatırabilmeleri çok öğretici. Her ikisini de yıllar boyunca paylaştıkları sanat ürünlerini izlerken de pek çok benzerleriyle yüzleşmiştik...

Gülsen Tuncer, tiyatro, diziler, binlerle dersem abartı olamaz. Katıldığı etkinlikler, söyleşiler, sendikal çalışmalar, sol etkinliklerin sunumları.. sanki biraz daha fazla kamuoyunun gözü önünde oldu. Engin Ayça’nın çok birikimli, güçlü bir sanat birikimi olduğunu bilsem de geçmişinde yurtdışındaki eğitim birikiminden habersizmişim. Türkiye’ye döndükten sonra çok güçlü birikimin ürünü çalışmaların çoğunluğunun da çarpıcı vitrini olmadığı için Fransız (yabancı) kalmışım. Sonrası çok yoğun birlikteliklerimizde, konuşmayı, geçmişi ile övünmeyi aklının ucundan geçirmeyecek duruşu nedeniyle, söyleşilerde zorunlu olan kimi sorular gelmese paylaşmayı düşünmeyecek...

Her ikisi için geçmişte yaşanmış, saygıyla altı çizilen birer evlilik, derken ortak toplumsal beklentilerle gelen buluşmalar içinde çakışmalar söz konusu. Arka arkaya geçmişten bu güne gelişlerini sorgularken verdikleri yanıtlardan bilinçaltımda kolayca yollarının kaçınılmaz nasıl çakışıp, buluştuğunu da gözlemleyebiliyorum... Ortak değerlerle, ortak arayışlar sanki birlikteliklerinin de kaçınılmaz habercisi gibilerdi...

Giderek sıklaşan ortak paylaşımlar kaçınılmaz çok güçlü bir dostluk, paylaşım bağları ile birlikteliğin de ağlarını kuruyor. Engin, içtenlikle uzaktan çok sıkı dost olduğu Gülsen’i giderek yaşamının odağına taşıdığını doğaçlama açıklayıveriyor. Gülsen söylemde dost olduklarının altını çizse de Engin’in üzerindeki etkisini daha bir yoğun duyumsuyor, sonuç kaçınılmaz Engin, Gülsen’e evlenme teklif ediyor. İkisinin de anneleri bu birlikteliği sevinçle karşılıyorlar...

Gelin görün ki dönemin solunun yaşadığı gerçeklikler üzerinden kaçınılmaz bir engelle yüzleşiliyor. Gülsen, sayısız örgütlü katılımla yetinmeyip bir de dönemin etkin kadın örgütlenmesi, İKD’nin örgütlü üyesi olarak çalışmış. Engin yurtdışındaki sol örgütlenmelerden de esinlenmiş olarak, Çin’in, Mao’nun devrimciliğinin çekimine girmiş. Biri o günün sol kalıpları içinde Rusya’nın etkisinde, bildiğimiz o zamanki TKP, Marksist-Leninist, Diğeri Maocu.. Apaçık toplumun gözünde kan uyuşmazlığı gündemde. İkisinin gerçekte güncel toplumsal uyumsuzlukları söz konusu olmasa da dışarıdan aidiyetler üzerinde uçurum söz konusu.

Gülsen dış gerçeklik üzerinden panikliyor, İKD’li arkadaşlarının kendisini bağışlamayacaklarına inanıyor. Evlilik önerisine “Evet” yanıtı veremiyor. Yıllar uçup gidiyor... Derken 12 Eylül’ün dehşeti üzerinden Gülsen için açılan davada, tutuklama kaçınılmaz gibi bir gelişme yaşanıyor. Gülsen tutuklanırsa, ortada resmi nikâh olmadığı için görüşemeyecekleri gerçeği ile yüzleşiyor. Kaygılı el işareti ile, parmağına yüzük takmayı anımsatmaya çalışıyor. Sonunda derdini itiraf etmek zorunda kalıyor. Resmi nikâh 12 Eylül’ün gazabı gibi... Anneler çok mutlu... Her yerde, her eylemde birlikte fotoğraf kareleri kaçınılmaz giderek katlandıkça katlanıyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları