Soluksuz, iğneyle kuyu kazılmış araştırmalarıyla Prof. Dr. Suat Gezgin
Şükran Soner; Suat Gezgin’in emeklilik sonrası önce Galatasaray, sonrasında Yeditepe üniversitelerine geçiş yaptığından haberliydim.
“Bilim insanı, hele de araştırmacı gazetecilik eğitimciliği üzerinden yapılıyorsa, öğrenci yetiştirebilme, hele de doktora çalışmalarında yol göstericiliğin işlevsel olabilmesinin başkaca bir yolu da olamayacağına göre, doğal bir durum değil mi?” der gibi söyleniyor olabilirsiniz.
Günümüzde çoğunluğun profesörlük unvanlarının, dipnotlarla doldurulmuş, alıntılarla donatılmış “araştırmalarıyla” doktora sınavlarını kazanarak bilimsel kariyer unvanlarını yükseltmekte oldukları gerçeğinin bilincinde olarak... Üniversitelerimizin giderek derinleşen çok boyutlu sorunlar yumağında, eğitimsiz diplomalı gençleri toplumun içinde yaşam savaşımına attıklarının sonuçlarını, sorunlarını yaşıyor, bedellerini hep birlikte ödüyorken...
Prof. Dr. Metin Kutal’ın öğrencisi olarak, önce İLO’nun kuruluşunu sağladığı enstitünün mezunu olarak benim gazeteciliğe başlamam sonrası hiç kopamadığım, basın yayın fakültesinden sadece iki değerli, hayranlıkla izlediğim Kutal’dan sonra ikinci kişi Prof. Dr. Suat Gezgin olmuştu. İLO’nun zengin katkıları üzerine, ikisinin birden arka arkaya gelen çabaları ile araştırma, öğrenci, bilim insanı yetiştirme donanımındaki gelişmelerin boyutlarını her gittiğimde hayranlıkla izliyordum.
Bizim hocaların daktilo üzerinden gazete çıkarabilmemiz için kullanmamıza verdikleri dönemlerden sonrasında, öğrencilerin yetiştirilmesi olanaklarında, teknoloji devrimi niteliğinde yapılanlar ile araştırma olanakları sunumunda yok yoktu. Yakın tarihlerde övgüye değer çalışma duyamadığımız gibi, sağlanmış olanakların uçup gittiğini gerçekleriyle de yüzleşiyoruz.
***
Suat Gezgin’in emeklilik sonrası önce Galatasaray, sonrasında Yeditepe üniversitelerine geçiş yaptığından haberliydim. Son iki koca cilt, Osmanlı dönemi ile Cumhuriyet dönemi İstanbul basınının saymaktan yorulduğum akla gelebilecek her yönlerine ilişkin profesörlerden başlayan her kademeden doktoralı uzmanın çalışmalarını, İBB yayımlamayı üstlenince, Cumhuriyet Kitap sayfasında paylaşmayı gönüllü görev bilmiştim. Cumhuriyet YouTube yayınında konuğumuz olurken elbette, geçmişten de parça parça bildiğim yurtiçi, uluslararası araştırmaları, bilimsel çalışmalarını bir kez daha bütünlük içinde paylaşma olanağını bulduk.
Elbette gazetecilik tarihimiz, onurlu araştırmacı gazetecilikte örnek işler, kişiler ile utanılası sahibinin sesi, kirli çıkar ilişkilerinin pazarlamacıları arasında gelgitlerin arasında gibi. Osmanlı döneminde sadece kalmış, padişahların gazabı olarak yaşansaydı anlamak kolaydı. Ne yazık ki Cumhuriyet, Atatürk devrimlerinin sonrasında, kimileri askeri darbelerin ürünü, ne yazık ki çoğunluğu sivil darbeci iktidarların her tür kirliliği pazarlama tutkuları kapsamında yaşananlar... Yaşatılanlar, ülkemiz insanlarının günümüzdeki büyük çoğunluğunun yaşadıkları insanlık dışı kayıplarının yaratıcısı, sivil düzenin sınır tanımaz kirli otoriter ittifaklarının aynası gibiler.
En çok milletvekilliğin kaymaklı nimetlerinden yararlanan gazeteciler de ezilenlerin yanında hak arayışında direndikleri için yaşamlarını yitiren, öldürülen, cezaevlerinde süründülen gazeteciler de bizden... Suat Hoca, bilimsel kariyerlerini ağırlıklı yurtdışında yapmış, ülkemiz basın özgürlüğü sorununun değerini ikili birikimleriyle zenginleştirmiş olarak, uzun soluklu araştırmalara da doyamamış kimliği ile masaya yatırıyor. Seslenişlerine, uyarılarına kulak vermek gerek.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları